Romatolojik Ağrılarınızı Yönetebilirsiniz

Günlük yaşam aktivitelerinizi olumsuz yönde etkileyen romatizmal hastalıkların sebep olduğu ağrıları nasıl yönetebilir, yaşam kalitenizi nasıl koruyabilirsiniz? Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü ve Romatolojik Rehabilitasyon Ünitesi Sorumlu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Edibe Ünal ile bu konuyu ele aldık.
Romatizmal hastalıklar bilindiği gibi ağrı, hareket kısıtlığı, ısı artışı, kızarıklık, şişlik ve yorgunluk gibi şikayetlerle seyrediyor ve kişinin yaşam kalitesi ve duygu-durumunu olumsuz yönde etkiliyor. Ankilozan spondilit, romatoid artrtit, osteoartrit, osteoproz, lupus, fibromiyalji başlıca örnekleri olarak görülüyor. Halk arasında iltihaplı romatizma, kireçlenme gibi isimlerle biliniyorlar.

Fizyoterapi Desteği

Bu hastalıklar kronik hastalıklar olduğundan tedavileri de ömür boyu sürüyor. Prof. Dr. Ünal, düzenli ilaç kullanımı ve egzersizin tedavinin ana hatları olduğunu vurguluyor. Günümüzde gelişen ilaçlar sayesinde romatologlar, hastalığın olumsuz etkileri kalıcı hale gelmeden hastalığı baskılayabiliyor ve yaşam kalitesinin korunmasını sağlayabiliyor. Romatizmal hastalıklarda temel noktanın düzenli ilaç kullanımı ve doktor kontrolleri olduğunu belirten Prof. Dr. Ünal, “Bunun yanı sıra fizyoterapi takipleri de ilaç tedavilerinin başlıca destekleyicisi olmaktadır” diyor.
Fizyoterapi, kişinin ağrı ile baş etme becerisini geliştirmeyi ve hastalığın doğası sonucu oluşturduğu eklem hareketindeki kısıtlanmaları gidermeyi ve önlemeyi amaçlayarak, günlük yaşam fonksiyonlarını iyileştirmeyi hedefliyor. Ayrıca egzersiz, kişideki iyilik halinin artmasını sağlayarak duygu-durumda da rahatlama sağlayabiliyor.
Romatizmal hastalıkların kronik ağrının fizyolojisi nedeniyle depresyon eğilimini artırdığını bildiren Prof. Dr. Ünal, “Bu nedenle ilaç ve egzersiz yanında pozitif düşünceyi destekleyecek yaklaşımlara ihtiyaç duymaktadır. Kişi kendini hareket etmeye, sosyalleşmeye isteksiz hisseder ve dikkatini ağrıda toplayarak hayattan geri çekilebilir. Dolayısıyla diğer tedavilerin yanı sıra kişi psikososyal olarak da ele alınmalı ve bir bütün olarak görülmelidir” diyor.
Prof. Dr. Ünal, 13 yıllık klinik tecrübe sonucu ortaya çıkan, biyopsikososyal modele uygun bir yöntem olan Bilişsel Egzersiz Terapi Yaklaşımını (BETY) kullandığına dikkat çekerek, ağrı yönetimi, duygu-durum bilgi yönetimi ve akıl-beden bilgi yönetiminin bir seansın içinde bütünleştirildiğini açıklıyor.
BETY tekniğinde klinik pilates egzersizleri ana egzersiz modeli olarak kullanılıyor. Dans terapi, sağladığı otantik hareket ile duygu-durum, ağrı ve spazmın kısır döngüsünü kırmak için seansa ilave ediliyor ve duygusal farkındalığa yönelik drama egzersizlerinden oluşuyor. Böylece kas spazmı giderilerek duygusal gevşeme de sağlanıyor. Hastaların geri bildirimleri ile oluşan iyileşme tanımlarına bakıldığında, ‘Ağrı kesici kullanımını azalttım’, ‘Kaslarımı, eklemlerimi kullanmayı öğrendim’, ‘Ağrım olduğunda yaptığım işi bırakabilmeyi öğrendim’, ‘Kendime değer veriyorum’ en dikkat çekici ifadeler olduğu görülüyor.
Sağlıkla kalın.