Akıl büyük nimet. İnsan çok zeki olabilir, ilim sahasında profesörlüğe kadar çıkabilir ama yine de hata, hattâ büyük hatalar yapabilir. Hem akıl ve zekâ ayrı şeylerdir.

Akıl büyük nimet. İnsan çok zeki olabilir, ilim sahasında profesörlüğe kadar çıkabilir ama yine de hata, hatta büyük hatalar yapabilir.

Hem akıl ve zeka ayrı şeylerdir.

Hatırlarsınız, kendilerini polis-savcı olarak tanıtan birileri, şu sofralarımıza müdahalesi ile şöhret Prof. Canan Karatay hocamıza bankadan 50 bin dolar ve 10 bin lirasını çektirmiş bir güzel dolandırmışlardı...

Polis suçluları yakaladı, hanımefendinin parasını kurtardı. Lakin koskoca bir profesörün dolandırılabilmesi sosyal medyada epey tiye alındıydı...

Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu... Gerçekten de akıllı bir ilim adamı. Hem zeki hem akıllı. Lakin o da dolandırıldı... Gelecek gelemeyecek... çektikleri, dile dolanması ile kalacak...

Arkadaş söyler misin yàni dolandırılmamak, ayakta uyutulmamak için akıl ve zekadan başka daha neye ihtiyacımız olsun ki?

Bu sual mantıklı değil... Aaaa bak ayol, bir de mantık çıktı…

Durun bitmedi... Akıl, zeka ve mantığı alıp gitmiyorsunuz, yanında bir de irfan var... Nedir irfan?

Cemil Meriç üstada göre Batı'da yüzlerce tanımı yapılmış «kültür»ün bizdeki karşılığı... Halk arasındaki yeri ise, bilmek, anlayış, tecrübe ve zekadan ileri gelen zihnî kemàl...

Durun gitmeyin, bitmedi... Bunların yanında benzerleri gibi görülen ama herkesin ihtiyacı olan başkaları da var, onları da mutlaka edinip öyle gidin:

İrfanı olanın bir de sarsılmaz imanı ve bu iman sayesinde kazandığı fehm (anlayış, kavrayış) basîret (doğru görüş, gönül gözü de açık olmak suretiyle hakikati sezip görebilmek, uyanıklık.) ve feraset (sezgi, keskin ve çabuk anlama kaabiliyeti) de olmalı...

Ne usta bir işportacıyım ama... Bakın akıl ve zeka ile başladım, tam yedi kalem daha saydım...

Muhterem okurlarım şaka bir yana... Bunlar bir insanda yok veya hakkıyla mevcut değilse, koskoca bir profesörken (eski deyişle dersiamm iken), ani bir düşüşle bir anda fasafisör oluverir...

Bu fasafösör kelimesi biz fakire aittir. O nedenle yeri gelmişken biraz izah edelim de mesele tam olarak vüzuha kavuşsun:

Önce fasafisöre kaynaklık eden kelimeye bakalım: fasa fiso...

Arapça fasafis kelimesinden gelir. fasafis, haşerat (Ar fisfisat) demek olup, haşere, böcek, özellikle tahta kurusu için kullanılır Araplarda.

Bizde de bu yüzden böcek gibi küçümsemesinin değişik bir şekli olarak fasafiso olmuştur kelime. Misali de bu yazımızda var zaten...

Yine de adet yerini bulsun örnekleyelim. Hem yazımıza da katkısı olur:

'Mevcut siyasi denge içinde yeni bir parti kurulması iktidar partisi için fasafiso olarak görülecektir. Lakin elbette bir küçük haşere adamı öldürmese de ısırması ile hayli rahatsızlık verir.. Hele alerjiniz varsa muhafazallah öldürebilir de...'

Ahmet Davutoğlu için, kıldığı namazlar hürmetine henüz fasafisör demiyorum ama korkarım böyle devam ederse bu akıbete duçar olması da kaçınılmazdır…

Cenab-ı Hak, nusretiyle hepimizi basîret, feraset sahibi kılsın, imanımız kavi, irfanımız baqî olsun ki, aklımız, zekamız, mantığımız da hakkıyla sağlam, fehmimiz tam olsun. Amin diyenlere selam olsun. 19.12.2019