İstanbul 29 Mayıs 1453 yılında büyük emekler ve şanlı bir mücadeleden sonra fethedildi. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel asker hadisine mazhar bir şehir.

İstanbul 29 Mayıs 1453 yılında büyük emekler ve şanlı bir mücadeleden sonra fethedildi. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel asker hadisine mazhar bir şehir... Kendisine sevdalı olan Mehmed'i, Fatih yapar bu şehir. Kedisine aşık olan Recep Tayyip Erdoğan'ı, Reis-i cumhur yapar bu şehir. Kendisine hizmet eden erleri bey, beyleri paşa yapar bu şehr-i İstanbul, bu der saadet ocağı. Nice aşıklara ilham, nice aşklara konu olmuş bu kadim şehir şimdilerde ne hallerde..

İstanbul'da belediyecilik tarihine şöyle bir uzanalım isterseniz.

İstanbul'da ilk belediyecilik teşkilatlanması diyebileceğimiz hizmet ağı Sultan II. Mahmud zamanında şehremini adıyla 13 Temmuz 1855 de kurulmuştur. Şehremini şehremanetinin başıdır. Şehremaniler; şehrin tamir, onarım, yapım ve diğer işleriyle ilgilenirlerdi. Evliya Çelebi, şehreminiler için; 'Gökte uçan ve yerdegezen ve deryada yüzen cümle bu şehremini masarifiyle olur' der. İşte Şehremini'ler bu kadar geniş yetkilere sahiptiler. Osmanlının İlk şehremini'si (Belediye başkanı) pepe salih paşadır.

25 Haziran 1855 den 13 Nisan 1923 e kadar 51 tane şehremini (belediye başkanı) görev yaptı şehri İstanbul'da. 14 Ekim 1930 yerel seçimlerine kadar şehremini tabiri kullanılıyordu. Ancak yerel seçimlerle yeni açılan İstanbul umumi meclis kararıyla bu tabir kalktı. Rahmetli Adnan Menderes döneminde 1 Mart 1956 yılında valiler ve belediye başkanları görevleri ayrıldı.

İstanbul'a halkın doğrudan oyunla seçilen ilk belediye başkanı da 17 Kasım 1963 de yapılan yerel seçimle Haşim İŞCAN oldu.

Haşim işcan'dan, sonra bugüne kadar Şehri İstanbul'a 13 kişi daha belediye başkanlığı yaptı. Büyükşehir Belediye başkanı olarak da Bedrettin dalan, Nurettin Sözen, Recep Tayyip Erdoğan, rahmetli Kadir topbaş ve en son Mevlut Uysal göre yaptı. Ve en 23 Haziran 2019 seçimiyle Ekrem İmamoğlu İstanbul'a Büyükşehir Belediye başkanı olarak seçildi.

İmamoğlu Cumhuriyet halk partisinin ve birçok sol fraksiyonlu cenahın son kalesi son umudu idi. Seçimler yoğun ve yorucu geçti ama Ekrem bey bizim enerjimiz yüksek, gençliğimiz var diye kendi taraftarlarının beklentilerini iyice artırdı. Elazığ depreminde depremzedelere şöyle bir uğrayıp soluğu palandökende kayak merkezinde almıştı Ekrem Bey.

Oysa biz millet olarak Elazığ'la birlikte yandık, üşüdük ve yaşamdan soğuduk. Elbet tatilde yapılır ama acının üstüne tatil yapılır mı halkın takdirine bırakalım bu olayı..

Derken çetin bir kış yaşadı memleket ve tabi İstanbul. Bizim Tekman belediye başkanını aramıştım dedi ki ben tüm İstanbul'a yağan kar kadar kar'ı tek başıma atıyorum. Sizin haliniz harap. Ama gelin görün İBB o gün sınıfta kalmadı sadece. Herkes gibi oda yollarda da kaldı. Vatandaş belediye arabalarını itelemekten harap-bitap düştü. Mesele buda değildi, mesele Sayın İmamoğlu'nun yemeğini kesmemesi, yemekte olması ve sadece bir kar küreme aracını kendisi yoluna tahsis etmesinden daha büyüktü. İmamoğlu göreve geldiği günden bu yana temel atmama, yol yapmama, asfalt atmama vb. gibi olumsuzluk eki olan ma-me eklerini baya tanıttı halka. Kendisini tanıyan birçok kişinin ortak fikri hep şu olmuştur. Ekrem Bey İBB'yi de Beylikdüzü belediyesi gibi başka bir yere sıçrama aracı olarak görüyor. Amacı hizmet değil sadece kendini merkezde tutma çabasıdır. Tabi biz Ekrem beyden bir İstanbullu seçmen olarak hizmet beklemekten baka bir gaye gütmüyoruz ama kendisine umut bağlayan onlarca kişinin yaşadığı hayal kırıklığını görmüyor ve üzülmüyor değiliz.

En son kurban bayramının 2. gününe açılan gecede AFAD ve Meteorolojinin yoğun yağış durumu dediği Esenyurt ve civarında beklenen yağını ciddiye almayıp, tatilini bozmayışını saymıyoruz bile. Ki o gece Esenyurt'a sabahladım ve gerçekten çok ciddi bir yağış düştü. Halk neden yağdı demiyor dikkatinizi çekerim, belediye başkanlarımız neden burada yok diyor. İçişleri bakanımız Sayın Süleyman soylu Hac ziyaretini bunun için ertelediğini düşünürsek olayın ve beklenen yağışın şiddetini siz hayal edin artık. Ama gelin görün ki Ekrem Bey yine laf-u güzaf edip benim tatil yapma hakkım yok mu diyor.
Evet var!
İstanbullu kendine efendi seçmedi sizi.

Hizmetkar seçti talip misiniz?

Hizmetkar olmaya mı talip siniz. Efendi olmaya mı?

Pepe paşa duysa bu yaptığını mezarında rahat uyumaz Ekrem Bey. Kemikleri sızlar belediyeyi kimlere bırakmışız diye..

Tabi ilk defa tüm taraflardan ciddi şekilde eleştiri aldı. Tabii bunda cumhurbaşkanı adayı olmak istediğini duyan ve kendisinin gizli adaylığını ifşa etmekten sakınan Ana muhalefet lideri Sayın Kemal kılıçtaroğlu'nun da payı büyüktür mutlaka. Ama sonuç ne olursa olsun İstanbul kendisine hazmet etmeyen adamı sevmez. Kendisini karşılıksız sevmeyen adama değil surundan bir gedik, kapısında donsan sana yarım pencere açmaz.

İstanbul çok yara aldı, ne lazım diye soracak olursanız.

Yeniden bir 94 ruhu lazım... yeni Recep Tayyip Erdoğan'lar lazım..

Halktan uzaklaşan, halkla iletişimi kesen İstanbul teşkilatlarının içinde gizlenenlere de diyelim bu sözü… arabasının arakasında bir çift çizme taşıyan bir adam lazım.. tatil yapan değil, hizmet eden adam lazım..

Selam ve dua ile