Mihraplardaki zaaf...

Kiliselerin Pazar ayinleri gibi bizim camilerimiz de artık yalnızca haftada bir gün, Cuma günleri doluyor, Cuma namazından önce vaaz veriliyor...

Yüzbine yakın camimiz var.. Her Cuma bu camilerde vaaz veriliyor, hutbe okunuyor. Lâkin bir fayda sağlanamıyor!.. Aksini iddia edenler büyük bir gaflet, dalâlet hattâ ihanet içinde olanlardır...

Eğer bir fayda hasıl olsaydı bugün Türkiye insanlarının dindarlığı çok yüksek seviyede olur, ahlâkımız Endonezya Müslümanları kadar olsun bir seviye kazanmış olurdu...

Kimse kendini kandırmasın. Cuma vaazları hattâ hutbeleri heba ediliyor, halkın faydasına bir şey yapılmadığı gibi, kimi imamlar tarafından bozuk itikad telkin edildiği bile oluyor!.

Zira mihraptakiler yetersiz, onlara hutbe gönderen Diyanet, Ehl-i Sünnet itikad ve inancından inhiraf etmiş, kendini geliştirmek, takvalı olmak yerine; İslâmı güncellemekle meşgul!..

Hasılı kelâm mihraptaki zaaf Müslümanları bugünkü vaziyete getirmekte neredeyse başat roldedir... Gayem kimseyi kırmak, rencide etmek değil. Yalnızca kahrolanlardan biriyim.

Mihraptaki zaafın sebepleri:

1) Mihraptakiler yetersiz, vasıfsız.. İmam Hatip Liselerinin hal-i pür melâli malûm. Öğrencilerin çoğu beş vakit namazlarını kılmıyor! Ders zamanında giren vakitlerde cemaatle namaz kılınmıyor, talebelerin çoğu basit ilmihal bilgilerini bile hakkıyla öğrenemiyor!.

2) Mihraptakileri kontrol etmesi gereken müftülükler konuya gereken ehemmiyeti vermiyor, camiler belki teftiş ediliyor lâkin teftişler boya badana işinden öteye geçmiyor, imam-hatiplerin vaziyeti araştırılmıyor...

3) Camilerde muhitine göre cemaat olur... Kadıköy’deki bir camide vazife yapmak, Ümraniye’deki bir camide imamlık yapmak kadar kolay değildir. Zaten dine hayli mesafeli bu kişiler vasıfsız imamlardan bir şey öğrenemiyor, bir süre sonra baskı ile onları ezik imamlar yapıyorlar..

4) Camilere musallat olmuş mütevelli heyetleri halktan sürekli para topluyor, makbuz verilmiyor, birçok şaiya çıkıyor ve halk camilerden soğuyor... Camilerde para toplamak yıkıcı bir faaliyettir. Kur’ân kursu ve camiler ihtiyaçlarını vakıflardan temin etmeli, camilerin masrafları azaltılmalıdır. Hepi topu on dakika namaz kılınacak onbinlerce liralık kalorifer ve elektirik masrafı yapıyorlar. Dinen günah, aklen yıkıcı bir israf.

5) Mihraptakiler sorumluluklarının farkında değil. Cemaatlerine kral yahut başkanları gibi, tepeden bakmakta kimi vasıflı, muttaki insanların yaptığı olumlu uyarılara kulaklarını tıkamakta, hattâ tersleyebilmektedirler..

Bir vakitler muhafazakâr partiler için “İmam Hatipler bunların arka bahçesi” derdi hainler... Yere batsın böyle arka bahçe...

Eğer İslâm dininin yücelmesi için bir hayrı olmuyor, parti holiganlığı yapılıyorsa, Cehennemi boylar o imam...

Allah için gayretli ve vasıflı bir imamın tek derdi daha ahlâklı, daha doğru ve temiz itikada sahip ve daha fazla ibadet eden bir cemaattir..

İmamlar bunu sağlayabiliyorlarsa, ve eğer sen de gerçekten İslâma hadîm bir parti olduğun iddiasındaysan zaten o dindarlar seni seçecektir.

Yok eğer palavradan müslümanlık taslıyor, dini siyasete álet ediyorsan belânı bulacaksın demektir.

Din siyasete álet edilemez, siyaset dine álet edilir, yani hizmet ettirilir.