Koparılan dil - 2

"Bir gün, istiklâl ve cumhûriyeti müdâfaa mecbûriyetine düşersen, vazîfeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsâit bir mâhiyette tezâhür edebilir...”

Son devletimizi kuran Mustafa Kemal Atatürk böyle diyor...

Cumhûriyet Halk Fırkası'nın -o zamanlar TDK'mız yoktu ve "fırka" yerine henüz "parti" kelimesini öz Türkçe (!) diye sunmamıştı- Ankara'da toplanan ikinci kurultayında, Atatürk tarafından 15-20 Teşrînievvel 1927 târihlerinde, 6 günde (36,5 saatte) okunan ve sonradan “Nutuk” adı verilen meşhur hitâbenin son kısmı...

Peki, "Atatürk'ün Gençliğe Hitâbesi" diye bilinen ve mekteplerde okutulup ezberletilen bu metin hangi dilden?

Yâni “Nutuk” hangi lisanla okundu?

Türkçe mi?

Değilse nece?

***

Herhangi bir yolda durun, önünüze gelen vatandaşa bu suâli sorun:

"Atatürk, Nutuk'unu hangi dilde söylemişti?"

Alacağınız cevaplar belli: Ya "Osmanlıca" diyeceklerdir yâhut "Eski Türkçe..." (Üçüncü bir ihtimal var: "Arapça" diyen de çıkacaktır. Hiç unutmuyorum, on yıl kadar önce bir gazete, kupon karşılığında Nutuk'u vermişti. Onu alan bir muallim arkadaşım "Yaa!" demişti hayretle. "Ben de Türkçesini verecek sanmıştım, meğerse Arapçasıymış..."

"Türkler önceleri Arapça konuşuyordu; sonradan Atatürk çıktı da Türkçeyi getirdi. Yaşasın!" diye nutuk çeken cim karnında bir noktalar böyle adamların talebeleridir...)

***

Çok değil, henüz 90 yılını bile doldurmamış olan bu hitâbe yeni nesil için eski[til]miş bir Türkçedir: Mîâdı dol[durul]muş, müzelik ol[durul]muş ve benzi sol[durul]muş bir dil...

170 kelimeden -bu 170 kelimenin 15'i de tekrarlayan "ve"ler- ibâret olan hitâbede geçen birçok kelimeye bizzat TDK tarafından "eskimiş" damgası vuruldu.

Atatürk'ün Gençliğe Hitâbesi’nde geçen şu kelimeler Güncel Türkçe Sözlük'te "eskimiş" kaydı ile yer almaktadır: hitâbe (söylev diye karşılık verilmiş), mevcûdiyet, bedhah, şerâit, nâmüsâit, tezâhür, cebren, elîm, dalâlet, müstevlî, fakr u zarûret, bîtap...

Birkaç kelime ise "eskimiş" damgasını yemekten kurtulmuş; fakat yine TDK tarafından onların yerlerine başka kelimeler ikaame edilmiştir: gaalibiyet (yengi) gaflet (aymazlık) şahsî (kişisel) menfaat (çıkar).

***

Türkiye'de vatandaşlar bu metni internet arama motorlarında hangi anahtar kelimeler (keywords) ile arıyorlar, merâk ediyor musunuz?

Buyrun:

"Gençliğe Hitâbe anlamı"

"Gençliğe Hitâbe'nin anlamı"

"Gençliğe Hitâbe Türkçe anlamı"

"Gençliğe Hitâbe Türkçe açıklaması"

"Gençliğe Hitâbe'nin günümüz Türkçesi"

Gençliğe Hitâbe Türkçe sâdeleştirilmiş hâli"

"Atatürk'ün Gençliğe Hitâbe'si Türkçe anlamı"

"Gençliğe Hitâbe anlamı ve bilinmeyen kelimeler..."

" ***

Bütün bunlar ne demek oluyor?

Gaayet basit: T. C. vatandaşları kendi devletlerini kuran ve kaderlerine damga vuran insanın dilini anlamıyor... O Türkçenin "Türkçe mânâsı, sâdeleştirilmiş hâli, Türkçe îzâhı" filân lâzım ki vatandaş okuyup anlasın...

Türkçenin Türkçesi...”

Suyun suyu” gibi bir şey...

Türkiye’de yeni yazılan kitapların çoğunun ve medyanın dili...

Akıl akıl, gel çengele takıl...

Anlamakalememekliyorganimetaformülazımba...