KAYIRMACILIKVE LİYAKATSİZLİK

Sevgili takipçilerim Türkiye’de etik kültür yozlaşmasının, akraba, eş dost, hemşeri ve yandaş kayırmacılığının zirve yaptığı bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’de her hangi bir kamu kurumunda veya özel sektörde bir işimiz olsa hemen tanıdık eş dost aramaya başlıyoruz.

Kamu ihalesine girerken dahi ihaleye çıkaran kurum kendi tanıdık ve yandaşlarının o işi alma kriterlerine uygun şartnameler hazırlanarak ihaleler verildiği söylentileri toplumda yaygın olarak kanıksanmıştır.

Toplum olarak atalarımızdan aldığımız manevi miras terbiyemizi kaybettik.

Son zamanlarda kamu yönetiminde etik dışı faaliyetler, vatandaşların devlete olan güvenini sarsmıştır. İşte bu yüzdendir ki, mahkemelerde iş yükü artmakta, icra dairelerinde arşivler dosyaları konacak yer bulunmamakta ve ceza evleri kapasitenin üzerinde sanık veya hükümlülerle dolup taşmakladır.

Bu toplumsal ve kültürel yozlaşmanın önüne geçilebilmesi için, en önemli unsur hiç kuşkusuz, kamu yönetiminde etik standartların belirlenmesi ve etkin biçimde uygulanmasından geçmektedir.

Devlet kurumlarına etik kültürünü yerleştirmek, kamu görevlilerinin görevlerini yürütürken uymaları gereken etik davranış ilkelerini belirlemek ve görevlerin yerine getirilmesinde adalet, dürüstlük, saydamlık ve tarafsızlık ilkelerine zarar veren ve toplumda güvensizlik yaratan bu denli çirkin olayları ortadan kaldırmak suretiyle yeniden kamu yönetimine salt halkın güveni sağlanmalıdır.

Son 20 yıldan beri daha fazla belirgin hale gelen akraba, eş, dost ve partizan kayırmacılığı toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. En temelde adalet duygusunu izale eden bu sosyal davranış bozukluğu, hem bireysel ve hem de kamusal ahlakı erozyona sebep olmaktadır.

Bu kayırmacılık tutkusu kamu personeli alımından, kamusal ihalelerde, akademi alanında, vs. kamunun diğer bütün kurum ve kuruluşlarında da görülmektedir.

Liyakat ilkesi layık olma, ehliyet sahibi olma, yaraşır olma gibi pozitif değerleri ihtiva eden liyakat ilkesi berhava edilmekte olup, adil olmayan ayrımcılıklara yol açmaktadır.

Bu toplumsal ve kültürel yozlaşmanın önüne geçilebilmesinde en önemli unsur hiç kuşkusuz, kamu yönetiminde etik standartların belirlenmesi ve etkin biçimde uygulanmasından geçmektedir.

Bu bağlamda 2000 yılında Fransa / Nice zirvesinde ilan edilen,” Avrupa Birliği Temel Haklar Şartında ‘iyi yönetilme hakkının kapsamını tayin edici nitelikteki 27 maddelik ‘Avrupa İyi İdari Davranış Kurallarını’ işaret edebiliriz.

Bunlardan adalet, nezaket, orantısallık, tarafsızlık ve bağımsızlık, objektif olma, güvenilirlik ve öngörülebilirlik gibi ilkelerin içselleştirildiği kamu yönetimi düzeni ancak, liyakat erdemini temin edecek iklimle var olacaktır.

Türkiye toplumunun hükümetten beklentileri şunlardır!

Günümüzde genel olarak kabul gören etik davranış ilkeleri tarafsızlık, hukukilik, dürüstlük, bütünlük, liyakat, nesnellik, liderlik, saydamlık, hesap verebilirlik, profesyonellik, eşitlik, süreklilik, saygınlık ve güven gibi olgular her vatandaşın beklentisidir.

Sevgilerimle ALLAHA emanet olunuz.