İt ürür kervan yürür

Burada “it'' ben ve benim gibi düşünenler oluyor…

Yani kimse hiçbir terör örgütü üzerine alınıp bana dava açmaya kalkmasın.

FETÖ'sü, PKK'sı ve bunların her türlü uzantısı kripto militanların bana ve benim gibi düşünenlere “it ürür kervan yürür” diyor.

Çünkü bütün çabalarımız boş çıkıyor.

Bütün örgüt militanları çaycı ve çorbacıdır.

Söz konusu örgüt, sanırsın Türkiye ve yüz bilmem kaç küsur ülkeye değil de Çaycılar ve Çorbacılar Derneğine talip olmuştur.

Çaycılar ve çorbacılar sakın ola alınmasın. Bu Sayın Bahçeli'nin bir tabiri; burada kastedilen ne kendileridir ne de meslekleri…

Şimdi Türkiye'yi ve yüz bilmem kaç ülkeyi ele geçirmek isteyen bir militan yapı var ve kripto militan yapının başındaki adam da kendisini Kâinat Güzeli ilan etmiş; ama bu militan yapı gelin görün ki, bazı ilçelerinin Belediyelerini ve kaymakamlıkları ele geçirmekten başka hiçbir girişimde bulunmamış…

Tenezzül bile etmemiş…

Böylesi bir yapının koca koca Valilikleri, koca koca Büyükşehir Belediyelerini, bakanlıkları, ele geçirmek; oradaki büyük paraya çökmek gibi bir amacı olmamış.

Devleti ele geçiren, bu kurumları örgüt militanlarının hizmetine sokan siyasiler yok mudur?

Demek ki yoktur.

TSK'nın yüzde yetmişi, sekseni onların örgüt militanlarının eline geçmiş…

Emniyet Teşkilatından elli binden fazla örgüt militanı çıkmış…

TİB diye bir kurum kurulmuş ve bu kurum yine örgüt militanlarından temizlenemeyeceği için kökten kapatılmış…

HSYK Başkanlığı'nın üçte biri örgüt militan. Atılmış…

İç İşleri Eski Bakanı Efkan Ala demişti ki MİT'in içinde “yedi bin kişisinden altı bin beş yüzü örgüt militandır.” Olan Efkan'a olmuş, görevinden alınmış…

Bunları ve çok daha fazlasını hep çaycılar ve çorbacılar demek ki yapmış.

Ya da hikâye herhalde şöyledir:

Bu FETÖ militanları, bir gün sokakta elleri ceplerinde dolaşırken çok önemli bir devlet kurumunun ya da bakanlığın kapısını açık gördüler.

Sonra da kendi aralarında konuşup “Ne dersiniz; içeri girip bu kuruma yerleşelim mi?” diye konuştular.

Kendi aralarında anlaşmaya varınca ayaklarının uçlarına basarak kapıdan sessizce içeriye girdiler.

Sonrasında da odalara dağılıp boş gördükleri masalara birer birer oturdular.

Evet, inandık…

Biz müfteriyiz…

Biz alçağız…

Siz haklısınız…

Hepinizden teker teker özür dileriz…

Kervanınız yoluna güle güle devam etsin…

Oğlum Hüseyin, sen de çok konuşma; tuvalet temizlemeye devam et…