Kişilerin, toplumların, şirketlerin tabii, fıtri bir ömürleri vardır. Hayat-ı Bakiyeyi netice veren Ömr-ü Dünyevi; safiyeti, duruluğu, berraklığı ölçüsünde fıtri seyrinde tamamlanması gibi, kurumlar da rafine bir çizgide devam ettikleri sürece yükseliş trendlerini kozadan kelebeğe, çekirdekten ağaca, yumurtadan tavusa dönüşerek taçlandırırlar. Aksi takdirde bozulma, çürüme ve tefessüh yok oluşun en belirgin emareleri sayıldığından aldırmazlık acı faturalar ödetebilir. Tarihin çöplüğü çığlıklara kulak tıkayacak kadar acımasızdır.

Evrensel değerler, insani kriterler, uluslararası normlar tarihin imbiklerinden süzülerek modern dünyanın şekillenmesinde potaları oluşturmuştur. Günümüzde teknolojik açıdan şahikalaşmış bir konfor insan hayatına her yeni günde fevkalade fırsatlar sunarken, ruh dünyasının ihmali de terör, uyuşturucu, katliam, ayrılıklar, intiharlar, kanser.. gibi acı faturaları ürkütücü bir hızla, artan bir oranda bütün dünyayı kabus gibi sararak, toplumları içten içe çökertmektedir.

Demokrasi havarileri, insan hakları bezirganları, sosyal adalet çığırtkanları nasıl ki içi boş, payandalarla ayakta durmaya çalışan Batı felsefesinin hızla çöküşe doğru gitmesine engel olamıyorlarsa, Allah(cc) ahlakıyla, Sünnet-i Seniyye çizgisinde yaşanmayan bir hayatın Rıza-i İlahiye mazhariyeti düşünülemez. Adam kayırma, rüşvet, sefih tabloların medya yoluyla teşhiri ve yaygınlaştırılması, bencillik, çelme takma, umumi bir yozlaşma tedbir alınıp engellenemezse kısa zamanda dökülen cilalar, boyalar; yara alan, batan bir geminin güvertesinde direkleri yeniden onarmaya çalışmaktan öteye gidemeyecektir. Danışılmayan danışmanlar, iş yapmayan ama kaymağın ballı kısmını alan baronlar, yapılan işlere engel olarak kaprislerini tatmin eden bir kısım bürokratlar her dönemde iktidarların sonunu hazırlamışlardır. Adam sendecilik, ülkeleri geri bırakan en büyük amil olduğu gibi; organize, köklü, inovatif çalışmaların göz ardı edilerek desteklenmeyişi de her zaman sıçrama hamlelerinin güdük kalmasına sebep olmuştur.

Ağır komalar, acil müdahaleler ister. Narkozsuz bir ameliyatın çığlığı gibi yükselen feryatlar, en sağır kulakların zarlarını bile çatlatacak hale gelmiştir. Toplumumuzun yarısı kanser olmadan gıdamızı, yarısından çoğu boşanmadan aile ocağımızı, büyük bir kısmı çıldırmadan ruh sağlığımızı acilen kontrol altına almamız gerekmektedir.

Sevgi, strateji ve sinerji gerektiren gelecek kurgusu genç, dinamik nüfusun, tabii kaynakların, birikmiş sermayenin, teknolojik altyapının geliştirilip bereketlenmesinin en önemli vesilesidir. Toplum mühendisliği zor zamanlarda hata kabul etmez. Faturalar bazen geleceğimizin ipotek altında kalmasına, rehin alınmasına sebep olabilir. İstişare, güç birliği, dayanışma her zamankinden daha önemli hale gelebilir. Bala-pervazane çıkışlar, dost saflarındaki çatlaklar çöküş gözleyen kamplardan sevinç naralarının yükselmesine sebep olur.

Yaşlı çınarlar, ilkbaharda gövdelerinden bir dal çıkarır. İhtimamla büyümesine fırsat verilirse bu fidan yeniden dirilişin sırrını ruhunda saklar. Osmanlı da tarihe malolurken böyle bir fidanı da Anadolu topraklarına ekmişti. Belki yeniden diriliş bu fidanla olur. Unutmayalım uçurumlar, engeller, tek hamlede aşılır. İkinci adımı atmaya fırsat bulamadan kapaklanmak da mukadder.