FETÖ’nün yabancı devletler ve istihbarat servisleri ile ilişkisi 3

Bazı gizli servisler de bu örgüt üzerinde çalışma yapmıştır.

Örgüt içerisinde geçmiş dönemde yönetici konumunda faaliyet gösteren ve bizzat Fetullah Gülen tarafından örgütten uzaklaştırılan Ahmet Keleş, Selim Çoraklı, Latif Erdoğan, Nurettin Veren ve Kemalettin Özdemir gibi isimler Fetullah Gülen’in gizli istihbarat servisleri ile irtibatları hakkında beyanlarda bulunmuşlardır.

1-) Eski FBI çalışanı tercüman Sibel Deniz Edmonds internette yayınlanan röportajında;

Fetullah Gülen’in ABD desteğini de arkasına alarak Türk Silahlı Kuvvetleri ile polis içerisine adam yetiştirmek suretiyle sızdığını, medya üzerinde de bir ağ kurarak etki alanlarını genişletmiştir.

Fetullah Gülen’in ABD’ye gittikten sonra daha da güçlendiğini, Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail çıkışından sonra kendisine bir özgüven geldiğini ve Fetullah Gülen’e boyun eğmediğini, Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail politikasını Gülen’in eleştirdiğini ve kınamaktadır.

ABD’de CIA'den sonra en büyük destekçisinin İsrail lobisi olduğunu, İslami bir mollanın, bir imamın arkasında İsrail lobisinin olmasının insanlar tarafından kuşkuyla karşılanmaktadır.

İstanbul’da “Gezi Olayları” olarak bilinen ve çevrecilerin ağaçlar ile ilgili başlattığı protesto eylemlerinde de onun parmağı olduğunu, bunu fırsata dönüştürerek kendi taraftarlarını bu protesto eylemlerine dâhil ettiğini, bu eylemlerin CIA destekli olarak Gülen grubuna yaptırıldığını, eylemlerden sonra ABD ve İngiltere medyasının Recep Tayyip Erdoğan hakkında diktatör tanımlaması yaptıklarını anlatmıştır. (Deliller-25 Kls 2 Nolu Delil)

2-) ABD’de gazeteci, araştırmacı yazar William Engdahl’ın internet üzerinde de yayınlanan Ulusal TV kanalı tarafından gerçekleştirilen röportajında;

Fetullah Gülen ismini ilk defa konferans için geldiği İstanbul’da arkadaşlarından duyduğunu, konu ile ilgili olarak bazı araştırmalar ve incelemeler yaptığını, yaptığı bu çalışmalar sonucunda Fetullah Gülen’in CIA ve Pentagon bağlantılı yapılan bir stratejinin parçası olduğunu düşünmüştür.

Gülen’in ABD’ye yerleşmesinde CIA’nın aktif olarak uğraş gösterdiğini ve CIA tarafından kullanılan bir unsur olduğunu, CIA ve Pentagon’un İslamcı aşırılık ve cihadı siyasi bir silah olarak, tüm dünyadaki rakiplere karşı kullanması ve dünya çapında kaos yaratılması politikasının mimarı olan CIA mensubu Graham Fuller’in bizzat Fetullah Gülen’in ABD’ye yerleşmesi konusunda yardımcı olmuştur.

Fetullah Gülen’in CIA’nın araya girmesiyle oturma izni aldığını, bunun karşılığında da Orta Asya’da bulunan Gülen okullarına CIA’nın sızdığını, bu okullarda bulunan İngilizce öğretmenlerinin CIA ajanı olduğunu ilgili ülkenin istihbarat raporlarında mevcuttur.

Burada asıl amacın Çin’e kadar uzanan bölgeyi istikrarsızlaştırmak olduğunu, Recep Tayyip Erdoğan ve Fetullah Gülen arasındaki kavgada CIA’nın Fetullah Gülen’den yana tavır aldığını anlatmaktadır. (Deliller-25 Kls 1 Nolu Delil)

3-) Yönetmen Serkan Koç tarafından Fetullah Gülen’in hayatını anlatan “Bir Gladyo Projesi The GULEN“ isimli kitap ile bu kitabın ekindeki CD’deki röportajlar;

a-) Paul L. Williams Eski FBI Danışmanı:

Fetullah Gülen’in 2007 yılında sürekli oturma izni için mahkemeye başvurduğunu, 2007 Kasım ayı içerisinde bu başvurusunun ABD Vatandaşlık ve Göçmen İşleri Bürosu tarafından “Gülen’in CIA ile hem mali hem de siyasi ilişkide olması kuşkusu“ ile reddedilmiştir.

Sonraki süreçte FBI tarafından “Bu adam tehlikeli, bu adamı ülkede tutamayız, geri göndermemiz gerekiyor“ şeklinde mahkemeye bilgi verilmiştir.

Ancak Graham Fuller isimli CIA görevlisinin duruşmanın hâkimine “Bu adamın ABD’yi terk etmesine izin veremeyiz, çünkü çok önemli bir varlık“ şeklinde beyanda bulunduğunu ve bu sayede oturma izni alabildiğini, kendisinin bu duruma çok şaşırdığını, üçüncü sınıf bir eğitimi olan adamın CIA tarafından korunmasına anlam verememiştir.

Bir ara eski istihbarat müdürlerinden Osman Nuri Gündeş ile Fetullah Gülen hakkında sohbet ederken kendisine hitaben;

“Orta Asya’daki her Gülen okulunda bir CIA ajanının bulunduğunu, Fetullah Gülen’in bugünkü elli Milyara sahip olmasını CIA’nın sağladığını, bu paranın ise Afganistan’dan elde edilen uyuşturucu ticaretinden karşılandığından“ bahsetmektedir.

CIA’nın dünya çapında bankalar kurduğunu, uyuşturucudan elde edilen gelirlerin bu banka aracılığı ile sisteme sokulduğunu, bu konunun ABD kongresinde de konuşulduğunu, aynı şekilde Türkiye’de uyuşturucuyu kontrol eden mafya ile CIA, Gladyo ve Fetullah Gülen arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu anlatmıştır.

b-) Wayne Madsen, Gazeteci-Araştırmacı Yazar:

Kendisine 11 Eylül saldırısından sonra ABD istihbaratında rol oynamış veya oynayan ve Gülen operasyonlarına aşina olan bazı insanlar tarafından Fetullah Gülen’in Kosova ve Bosna savaşlarında CIA’ya çok faydalı olduğundan bahsetmektedirler.

CIA’nın Yugoslavya’daki iç savaş sırasında Kosova Kurtuluş Ordusu’na ve Rusya’ya karşı savaşan Çeçen gerillalarına silah kaçırmak için İslami şebekeleri kullandığını öğrendiğini, buradan da CIA’nın organize ettiği silah kaçakçılığı ağının ortaya çıkmıştır.

Fetullah Gülen’in ABD oturma izni alabilmesi için CIA’nın Türkiye Masası şefi Graham Fuller, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abromowitz ve CIA Analiz Bölümü Direktörü George Fidas’ın kefil olduklarını belirtmiştir.

Sonuçta yargıçların Fetullah Gülen’in faaliyetlerinin ABD’ye faydalı olduğu gerekçesi ile 2008 yılında oturma izni aldığını, ancak Adalet Bakanlığının Fetullah Gülen’in CIA sayesinde ABD’de olduğundan emin olduğunu, ellerinde Fetullah Gülen’i istenmeyen yabancı statüsüne sokacak bilgiler olduğunu beyan etmektedir.

c-) Prof. Dr. Aleksandr Dugın Uluslararası Avrasya Hareketi Başkanı, Rusya:

Fetullah Gülen okullarının NATO’nun jeopolitik lobisinin planlarına hizmet eden bir iletişim ağı olduğunu, Rusya’nın bu durumu fark etmesi üzerine bu okulları yasaklamıştır.

Bu okulların bulundukları bölgelerde yabancı casuslar gibi görev yaptıklarını, din, kültür, dil öğretilen düzgün kurumlar olacağı yerde NATO’nun düşünce şeklinin aşılandığını, Rusya gizli servisi KGB’nin elinde Gülen okulları ile ilgili olarak mutlaka bilgi ve belgeler bulunmaktadır.

Aksi takdirde kanıt olmadan bu okulların kapatılamayacağını, bu kararın cumhurbaşkanlığı ve ulusal güvenlikten yetkililerinin bulunduğu gizli bir siyasi toplantıda görüşüldüğünü anlatmıştır.

d-) Dr. Leonid Savin Moskova Üniversitesi:

Nurcu tarikatların kendine özgü faaliyetlerinin Ukrayna’da fark edilmediğini, Kırım’da benzer bir örgütlenmeye gittiklerini, şu anda aktif olduklarını ve çeşitli Türk yapılanmalarla ve uluslararası İslamcı örgütlerle etkileşim içinde oldukları istihbarat örgütleri tarafından bilinmektedir.

Kırım’da etnik ve dini gerginliğe yol açtıklarını, Kırım Tatarlarının, Kırım bölgesinde kendi devletlerini kurmaya çalıştıklarını, ABD’nin bu operasyonlarda Fetullah Gülen’i kullandığını beyan etmektedir.

e-) Prof. Dr. Asghar Fardi, Tahran Üniversitesi:

Gittiği her yerde Fetullah Gülen grubundan birini gördüğünü, bu şahısları, devlet başkanlarının, başbakanların, istihbarat servislerinin, bakanların yanında gördüğünü makalelerinde ve kitabında da yazmaktadır.

ABD’nin bunları İslami hareketin Orta Asya’daki alternatifi olarak karşılarına koyduğunu, ABD’nin Kafkaslar da, Orta Asya’da kendilerine karşı bu grubu kullandıklarını ve hala kullanmaya devam ettiğini belirtmektedir.

Bu çalışmaları ile iki tür İslam’ın olduğunu yaymaya çalıştığını, birinci İslam’ın İran modeli olduğunu, bu modelin atom bombası peşinden koşan, İsrail’in dünyadan silinmesini istediğini, ikinci İslam modelinin liderinin ABD’de yaşadığını, birlikte Ortadoğu Projesini yürüttüğünü belirtmektedir.

İkinci modelin birinci modele karşı kullanıldığını, böylelikle birinci modelin halklara ulaşmasının önünün kesilmesi amaçlandığını, gerçek İslam modelinin Orta Asya’da olduğu imajının yaratılmaya çalışıldığını söylemektedir.

Fetullah Gülen grubunun kullandığı isimlerin hepsinin egzotik ve en ulaşılamayacak isimler olduğunu, semavi isimleri içerdiğini, böyle isimlerle insanın küçük, hakir, eli ulaşmayacak, mazlum, zayıf kalacağı bir oluşumun canlandırılmaya çalışıldığı bilinmektedir.

Mesela dağ, toprak, kaya gibi isimlerin olmadığı, ışık, samanyolu, ay, gök, feza gibi isimlerin tercih edildiğini, tüm bunların kesinlikle tesadüf olduğunu düşünmediğini anlatmıştır. (Deliller-16 Kls Kitaplar 6 Delili)