Ey Genç Kardeşim! Kararlı ve cesur ol. Kararlı ve cesur olmak sizi başarıya götürür. Bilinen bir söz vardır: “En kötü karar, karasızlıktan iyidir.” Kararsızlık ve tereddüt içerisinde olan bir kişi hiçbir işte başarılı olamaz.

Ey Genç Kardeşim! Kararlı ve cesur ol. Kararlı ve cesur olmak sizi başarıya götürür. Bilinen bir söz vardır: 'En kötü karar, karasızlıktan iyidir.' Kararsızlık ve tereddüt içerisinde olan bir kişi hiçbir işte başarılı olamaz. Her türlü araştırma, planlama ve hedef belirlemeden önce, kişi kararlı mı ve kendisinden emin mi? İşte bu soruların cevapları önemlidir. Kişi tam karar verecek ve kendisinden emin olacak ve böylece 'ya bismillah' diyerek yolunda ilerleyecektir.

Bir de sabır gereklidir. Hangi işte olursa olsun, önemli olan sabır ve sebat göstermektir. Sabır ve sebat gösterilmezse başarı sağlanamaz.

Sabır dirençtir. Sebat sürekliliktir.

'Taşı Delen Suyun Kuvveti Değil, Damlaların Sürekliliğidir.' Çok bilinen bir sözdür ve hakikatin kendisidir.

Ey Genç Kardeşim! Hedefe ulaşmak, başarıyı elde etmek için sabır ve süreklilik şarttır.

Belki bazen küçük adım atarsınız, bazen bir adım değil bir zıplama yaparsınız hedefinize giderken, ancak pes etmek ve geri dönmek asla yoktur.

Ey Genç kardeşim! Doğru, hayırlı ve tutarlı bir hedefiniz varsa, asla geriye dönmeyin ve istikametten şaşmayın.

Size vesvese veren ya da yolunuzdan döndürmek isteyenler olacaktır. Ancak onların hiçbir tesiri yoktur. Çünkü, güç ve kuvvet sizde, azim ve irade size aittir. Size karamsarlık ve umutsuzluk verenlerin sözleri, sizde tereddüt değil, inanç ve kararlılık sağlamalıdır.

'Unutmayın, hedefine gidenlerin üzerinde vesvesecilerin ve karamsarların hiçbir tesiri yoktur.'

Başarı yolculuğundaki her insan, hem çevresi, hem de düşmanları tarafından sürekli takip edilir. Bu ikisi, her başarıya giden insana musallat edilmiştir.

Bu musallatların mevcut olması görünüşte bizim aleyhimizedir. Ancak asıl olan öyle değildir. Bu ikisi bizim kabiliyetlerimizin gelişmesine hizmet ediyor.

Başarı yolcusu bu ikisiyle mücadele ettikçe kararlılık ve kuvvet kazanır. Nasıl mı? Aç kalan bir insan nasıl dayanıklılık ve zindelik konusunda imtihandan geçip vücudu daha da sıhhatli olursa, aynı onun gibi, çevresindeki olumsuz kişilerin ve düşmanlarının hilelerine inanmayan ve onlarla mücadele eden her insan ruhen kararlılık ve kuvvet kazanır.

Bazen şer görünen şeylerde hayır, hayır görünen şeylerde de şer vardır. Başınıza gelen ve size o anda zor gelen sıkıntılara olumlu ve sabır cihetiyle bakın. Her işte bir hikmet arayın.

Sorun, düşman ve sıkıntılar sizi geliştirir.

Bu gerçekten hareketle insan, rakiplerini ve kendisine musallat olan düşmanlarını bir mihnet (sıkıntı, dert) değil, belki de nimet olarak görmelidir. Üstad Bediüzzaman der ki; 'serçe kuşuna musallat olan atmaca o serçe kuşunun kabiliyetlerinin gelişmesine hizmet eder.' Atmaca, serçe kuşuna saldırmasa ve onu yemeye kalkmasa, serçe kuşu miskin miskin bir ağaç dalında yaşayacak ve çeviklik ve hareketlilik kazanamayacaktı. Aynı bunun gibi, düşmanların, rakiplerin ve çevremizdeki uyuşukların sözlerine ve hilelerine uymayıp devamlı suretle kendimizi yenilersek ve planlarımızı yerine getirirsek mücadeleden güçlenerek çıkacağız. Hayatta başarılı olmak ve içsel yolculukta da gerçeklere ulaşmak için; 'tefekkür ve düşünce, sabır ve sebat ile çalışmak ve azimli olmak şarttır.' Yolunuzu ve hedefinizi belirlemiş iseniz, sizi bu yoldan sizden geri çeviremez, ancak siz vazgeçerseniz, kaybeden olursunuz.

Ey Genç Kardeşim! Şunu asla unutma. Hedefinden vazgeçenler hep kaybedenlerdir. Sen vazgeçme! Vur kazmayı Ferhat gibi. Ferhat, Şirin'in aşkıyla dağları delmedi mi? Sen de hedefin için, dağları delecek irade ve azme sahip olmalısın. 'Bunun için düşün, başla ve başarıya ulaş.'

Kur'an-ı Kerim'de geçen Peygamber Kıssalarını okuduğumuzda, her Peygamberin nice nice imtihandan ve mücadeleden geçirildiğini görmekteyiz.

Her Peygamberin hayatında çile, sabır, şükür, akılcılık, metanet ve hikmetli davranışların ana mihveri oluşturduğunu müşahede etmekteyiz. Ve bu mihverden sonra varılan hedef, değerlidir ve dillere destandır.

Çile, emek, zorluklar, sabır ve mücadele sonrasında Mısır'ın en yüksek mevkisine ulaşan Yusuf mu daha değerli ve saygın, yoksa, Kuyu'dan, Zindan'dan, Gurbet'ten ve büsbütün Çile'den geçmeden Mısır'ın tahtına çıkan ve Mısır'a Sultan olan bir Yusuf mu daha değerli ve saygındır? Elbette birinci seçenekte anlatılan Yusuf, kalplerde ve zihinlerde daha büyük bir değere ve dillere destan bir konuma sahiptir.

Aynı durum Eyyub (as), Musa (as), İsa (as) ve çileyle, mücadeleyle ve sabırla zafere erişen tüm Peygamber kıssalarında da mevcuttur.

Allah'ın Son Resulü Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) kainatın gözbebeği ve yaratılmışların en mükemmeli olduğu halde, nice çileden, nice işkence ve ezadan geçip de Mekke'yi fethedi mi? Yurdundan sürgün edildiğinde yanında Hz. Ebu Bekir (ra) Efendimiz vardı. Hicret yolculuğunda Medine cihetine doğru giderlerken bir mağaraya sığınmışlardı. Mekkeli müşrikler tarafından takip için gönderilen o adam mağaradan içeriye bir adım atsa, Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) ile Hz. Eb Bekir (ra) Efendimiz'i görecekti. Hz. Bekir (ra) o anda tereddüt içinde biraz irkilince, Sevgili Peygamberimiz (asm) 'üzülme Allah bizimle beraberdir' diye buyurmuştur. Bu durum, Tevbe Suresi 40. ayette şöyle beyan edilmektedir: 'Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu önemli değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kafirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kafir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir.' İnsanlar kendilerine emek ve mücadele konusunda azim ve kararlılık önderleri arıyorlarsa, Peygamberleri örnek almalıdırlar. Peygamberlerin yolundan giderek emek ve mücadele içerisinde olmalıdırlar ve tefekkür ederek emek ve mücadelenin değerli ve kutsal olduğunun farkına varmalıdırlar.

Ey Genç Kardeşim! Meselelerden değil, meselesizlikten korkun.

Feriduddin Attar Pendname isimli kitabında şöyle seslenir: ''Dostum pazara git kendine bir dert satın al. Bulamazsan gel benden ödünç al.' Burada kastedilen şudur: rahatlık ve konfor, esasında bir bataklıktır. Ve iyi bir şey değildir.

Mücadeleden değil, mücadele etmemekten korkun. Meseleler ve mücadeleler insanın ufkunu açar ve ufuk ötesine yol aralar. Sorunlar da Dünya'nın bir gereğidir. Sorunsuz bir Dünya olmaz. Ey Genç Kardeşim! 'Sorunsuz bir Dünya olursa, orası Cennet'tir.' Cennet'i bu Dünya'da aramak abestir. Bu Dünya'da sorunsuz olan atalete ve uyuşukluğa düşer ve Dünya mücadele ile güzeldir. 'Hiçbir zafere çiçekli yollardan gidilmez.' Meşhur bir sözdür bu. Bütün başarılar çile, mücadele ve kararlılıkla elde edilir.

Ey Genç Kardeşim! Haydi sen de bu anlattıklarıma ve bu sözlerime kulak ver ve candan dinle. Kararlı, sabırlı ve mücadeleci ol. Başarıya ulaş. Vesselam.