Bağışıklığımızın Şifreleri Mikrobiyotada

Bugüne kadar stresli dönemlerimizde mide veya karın ağrısı, gaz, şişkinlikle birlikte bazen ishal ataklarının olduğu durumlar yaşadığımız oluyor. Bu şikayetleri genellikle içinde bulunduğumuz strese bağlıyoruz. Peki öyle mi? Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarkan Karakan ile stres, mikrobiyota, barsak- beyin ilişkisini konuştuk.
Prof. Dr. Karakan, bunun tersinin de doğru olduğunun son çalışmalarla ortaya konduğunu açıklıyor. Yani barsak floramız (bakterilerimiz) bozulunca beynimiz de etkileniyor. Panik atak, kaygı bozukluğu, dikkat eksikliği, depresyon, öğrenme ve hafıza bozuklukları görülebiliyor. İrritabl Barsak Sendromunun toplumda çok sık görülen bir sindirim bozukluğu olduğunu bildiren Prof. Dr. Karakan, bu hastalığın nedeninin tam olarak bilinmediğini, ömür boyu süren, hayat kalitesini bozan bir hastalık olduğunu anlatıyor. Bu hastaların genellikle karında sancılanma benzeri ağrı, ishal veya kabızlık, gaz, şişkinlik yaşadıklarını ifade eden Prof. Karakan, “Bu şikayetleri stresli dönemlerde artar. İlginç olan bu hastalarda depresyon, panik atak gibi hastalıkların daha fazla görülmesidir. Dolayısıyla beynimiz mi barsakları etkiliyor yoksa barsaklarımız mı beynimizi etkiliyor sorusunun cevabı, her ikisinin de birbirini etkilediği görülüyor” açıklamasında bulunuyor. Bilim adamları barsak florasını düzelterek sadece barsak şikayetlerini değil, psikolojik hastalıkları da kısmi düzelttiklerini ortaya koydu.

Vücudumuzun Onda Dokuzu Bakteri
Prof. Dr. Karakan, insan hücrelerinin toplam sayısının 100 trilyon olduğunu, barsaklarımızda yaşayan bakteri sayısının ise bunun 10 katı olduğunu belirtiyor. Yani bir insanın onda dokuzu bakteri, onda biri ise insan hücrelerinden oluşuyor. Bu kadar büyük bir canlı organizmanın insan vücudu ile etkileşiminin geçtiğimiz yüzyılda ihmal edildiğini ifade eden Prof. Dr. Karakan, “Bugün gelişen teknoloji sayesinde bu bakterileri ölçebilme becerisine ulaştık. Moleküler mikrobiyolojik testler sayesinde insan bakteri yapısı (mikrobiyom) ortaya konmaya başlandı. Özellikle ABD ve Avrupa Birliği başta olmak üzere, Çin ve diğer gelişmiş devletlerde insan mikrobiyom projeleri adı altında yüz milyonlarca dolarlık çalışmalar devam ediyor” diyor.
Barsak mikrobiyotamız ile bağışıklık sistemimizin yakından ilişkili olduğuna ve immün sistemin yapısını belirlediğine dikkat çeken Prof. Dr. Karakan, barsak mikrobiyotasındaki bozuklukların birçok hastalıkla yakından ilişkili olduğunu vurguluyor. Bu hastalıklar arasında allerjik hastalıklar, çölyak hastalığı, Tip1 ve 2 diyabet, obezite, metabolik sendrom, inflamatuvar barsak hastalığı, irritabl barsak sendromu, otizm, depresyon, ruhsal bozukluklar, romatoid artrit gibi otoimmün hastalıklar sayılabilir. Son yıllarda en önemli ölüm nedenlerinin başında gelen kanser ve kalp hastalıkları ile barsak mikrobiyotası arasında da çok ciddi ilişki bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Karakan, özellikle kolon kanserinde kanserojen bir bakteri yapısının hakim olduğunu açıklıyor.