Nihayet Meclis, Anayasa değişikliği teklifi üzerindeki çalışmalarına başladı.

Nihayet Meclis, Anayasa değişikliği teklifi üzerindeki çalışmalarına başladı.

TBMM Anayasa Komisyonu’nun ilk toplantısında ilk iki madde kabul edildi.

Müzakereler 15 saati aşınca yeterlik önergesi ile oylamaya geçilebilmiş.

Özellikle CHP milletvekilleri, Anayasa değişikliğini engellemek için her yöntemi kullanıyorlar.

Zaten Genel Başkan Kılıçdaroğlu da bunu daha önce açıklamış, “Komisyonda tarihi bir mücadele vereceğiz” demişti.

Genel başkanlarının talimatının gereğini ilk toplantıda yerine getirdi CHP’liler.

Ancak sayısal güçleri yetmediği için ilk iki maddenin kabulüne engel olamadılar.

Böylece teklifin ilk maddesine göre Anayasanın 9. Maddesindeki yargının bağımsızlığı ile ilgili hükme “tarafsızlık” vurgusu da eklenmiş olacak.

İkinci madde ile de TBMM üye sayısını 550’den 600’e çıkaran Anayasa’nın 75. Maddesinde yapılan değişiklik kabul edilmiş oldu.

Bu yazının hazırlandığı sırada dün yeniden toplanması planlanan Anayasa Komisyonu 3 ve daha sonraki maddelerle ilgili müzakerelere henüz başlamamıştı.

Ancak özellikle milletvekili seçilme yaşını 25’ten 18’e düşüren üçüncü maddede yoğun tartışmalar bekleniyor.

Zira bazı Ak Partili bazı milletvekilleri de bu madde ile ilgili çekincelerini dile getirmişlerdi.

Değişiklik teklifinin üçüncü maddesi ile milletvekili adayı olamayacaklar için 76. Maddede öngörülen “askerlik hizmetini yapmamış olanlar” ibaresi kaldırılarak “Askerlikle ilişiği olanlar” ibaresi ekleniyor.

Yani milletvekili seçilme yaşını 18’e indiriyorsunuz ama, 20 yaşında askerliğe çağrılan bir kişi aday olamayacak. Ya da yükseköğrenimini tamamlayan bir kişi askerlikle ilişkili bir durumda olacağı için milletvekili adayı olamayacak.

Yaşı 18’e düşüreceksiniz ama uygulanması zor bir durum…

18 yaşındaki bir kişinin milletvekili seçildiğini varsayalım.

TBMM’nin görev süresi anayasa değişiklik tekliğinin dördüncü maddesine göre 5 yıla çıkarıldığına göre, milletvekilliğinin ikinci yılından itibaren askerlikle ilişkili bir kişi durumuna düşecek. Eğer herhangi bir yükseköğretim kurumunda öğrenci değilse Milletvekilliğinin son 3 senesi itibariyle ister istemez askerlikle ilişkili bir kişi durumunda olacak.

Hadi öğrenciler gibi bunu da tecil gerekçesi yaptık diyelim.

Bu durumda TBMM, sanki askerliği tecil ettirme yeri haline getirilmeyecek mi?

Bir başka sorun da bir yükseköğretim kurumunda öğrenci olanlarla ilgili.

Bir kişi hem öğrenciliği, hem TBMM üyeliğini nasıl devam ettirecek?

Hele bu kişi Tıp gibi devam gerektiren bir yerde öğrenci ise?..

Başlangıçta gençlerin yolunu açan çok demokratik bir atılım gibi görünen ama uygulamada sorunlara da yol açması muhtemel olan bu teklifin Anayasa değişikliğinin oylanması sırasında gençlerin desteğini almak için metne girdiği düşünülüyor.

Zira yapılan kamuoyu yoklamalarında 25 yaşın altındaki kesimde cumhurbaşkanlığı sistemini öngören anayasa değişiklik teklifine hayır oyu vereceğini ifade edenlerin evet oyu vermeyi düşünenlerden daha fazla olduğu görülüyor.

Milletvekili seçilme yaşını 18’e düşürerek bu dengeyi tersine çevirmenin amaçlandığı anlaşılıyor.

Milletvekili seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı seçimini senkronize eden dördüncü madde ile yedek milletvekilliği sistemi getiren beşinci madde üzerinde de yoğun tartışmalar bekleniyor.

Ancak AK Partili milletvekillerinin bazılarının içlerine sinmese de sunulan teklifin komisyondan aynen geçmesi bekleniyor.

Zira MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, varılan mutabakat çerçevesinde hazırlanıp sunulan teklifte değişikliğe karşı çıkıyor.

Ak Parti de MHP desteğini kaybetmemek için Bahçeli’nin istekleri dışına çıkamıyor.

CHP de bu hassas durumdan yararlanma hesapları yapıyor.

Ak Parti ve MHP mutabakatını çatlatabilmek için çabalıyor.

AK Parti’den çok özellikle MHP’nin üstüne üstüne gidiyor.

CHP Anayasa değişiklik teklifini geçirtmemek için körü körüne bir mücadele yerine ikili mutabakatı üçlü mutabakata dönüştürecek yapıcı önerilerle gelse belki kamuoyunda daha fazla destek görebilir, daha sorumlu ve yapıcı davranış sergileyebilirdi.

Ama CHP ısrarla karşı cephede yer almayı tercih etti.

Kılıçdaroğlu’nun “tarihi mücadele vereceğiz” derken bunu “Türkiye’de akan kanı” durdurmak için yaptığını söylemesi ister istemez kafaları karıştırıyor.

Uzmanlar, yorumcular, terörle başkanlık sistemi arasında tespitlerde bulunabilirler.

Ama Anamuhalefet partisinin başkanı “Terörü durdurmanın yolu Başkanlığa dur demekten” geçer derse durum farklılaşır.

Terör örgütlerinin eylemlerini haklı gösterecek bir duruma düşülürse bunun adı tespit değil, tahrik olur.

Daha da ilerisini söylemeye dilim varmıyor.