Türkiye, kamuoyunda “İstanbul Sözleşmesi” adıyla bilinen aslında eşcinselliği meşrulaştırıp aileyi yok eden Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nden Resmi Gazete'de yayımlanan 3718 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile ayrıldı.

Türkiye, kamuoyunda 'İstanbul Sözleşmesi' adıyla bilinen aslında eşcinselliği meşrulaştırıp aileyi yok eden Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nden Resmi Gazete'de yayımlanan 3718 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile ayrıldı.

Milletimizin bu konudaki şikayetlerini dinleyip geç de olsa bu sapkınlık sözleşmesine son veren Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a teşekkür etmeyi bir borç biliyorum. Bu konuda yazmış olduğum yazılar ile neden karşı çıktığımı ifade etmiştim. Çok sayıda soru ile karşı karşıya kaldığım için tekrar yazmam gerekiyor.

Özellikle İstanbul'da bir Anadolu lisesinde okuyan 11. sınıf öğrencisinin sormuş olduğu soru çok ilgimi çekti. Bu yaşata bu kadar güzel cümle kurup siyasi konularda merakla cevap bekleyen bir okuyucumu elbette cevapsız bırakamazdım.

Bu yaşta siyasetle ilgilenmesinin nedenini de yazan okuyucum şöyle diyor:

'Gelecek seçimlerde oy vereceğimden dolayı, şimdiden elimdeki imkanlarla siyasi partilerin geçmişte ve günümüzde gerçekleştirdiği eylemler ile ilgili fikir edinmeye çalışıyorum. Malum, son zamanlarda gündemi en çok işgal eden konu da İstanbul Sözleşmesi ve bu sözleşmenin feshi. Sözleşme ile ilgili sosyal medya mecralarında çok fazla yorum var fakat neredeyse hiç bilgi yok. Sözleşmeyi okuduktan sonra destekleyen ve karşı çıkan siyasetçi ve toplum bilimcilerinin de görüşlerini göz önünde bulundurarak bir yargıya varmak istedim, sonuçta içinde yaşadığım toplumu ilgilendiren bir konu beni de ilgilendirmeli.

Temmuz 2019'da Akit'te yayımlanan yazınızda, İstanbul Sözleşmesi'nin aile bilincini yok ettiğinden ve dolayısıyla toplumu da parçaladığından bahsetmişsiniz. Aile toplumun yapıtaşıdır ve bu kavram parçalanırsa toplum da birlik olamaz bu konuda size katılıyorum. Ancak sözleşme maddelerinde sağlıklı bir aile yapısının bozulmasına sebep verecek bir gerekçe göremedim. Bu konuda beni aydınlatır mısınız?'

Elbette böyle güzel bir soru cevapsız kalmamalıdır. Bu değerli okuyucuma cevap verdiğim takdirde bir çok insan da bundan istifade edecektir. Bu nedenle Sözleşme maddelerine dikkatlice baktığımızda nasıl bir sapkınlık planlandığı ortaya çıkacaktır. Bunu anlamak için çok zeki olmaya gerek yoktur.

Eğer sözleşmeden çıkılmayacak ise mutlaka değiştirilmesini istediğim maddeleri daha önceki yazılarımda yazmıştım. Allah'a şükürler olsun ki derin mahfillerde hazırlanıp aileyi yok etmek için kotarılmış bu sözleşmeyi yırtıp attık. İşte sözleşmenin arasına sokulmuş eşcinselliği ve sapkınlığı meşrulaştıran maddeler şu şekildedir:

  1. 3/b Madde ve fıkrası, eş yanına bir de 'partner' deyimini eklemiş ki, bu deyimle 'eşcinsellik ve homoseksüellik' yasal alt yapıya kavuşturulmuştur. Sapıklık; partner ifadesi ile ev arkadaşlığı adı altında meşrulaştırılmaya çalışılmıştır.

  2. 4/3 Madde ve fıkrası, 'cinsel yönelim' adı altında sapıklık temel haklar arasına alınmıştır. Bu sayede eşcinsellik, homoseksüellik ve lezbiyenliği de cinsel hürriyet adı altında kabullendirmek için, yasal alt yapı oluşturulmuştur.

  3. 4/4 madde ve fıkrasıyla, kadınlar lehine alınacak hiç bir karar ayrımcılık sayılmayacak, denilmektedir. Kısaca kadınları korumak adına tek taraflı ayırımcılık yapılarak aile feda edilmektedir. Hazreti Yusuf Aleyhisselama karşı 2500 yıl önce yapılan ayrımcılık hortlatılmaya çalışılmıştır.

  4. 4. Maddede 'aile' olarak tercüme edilen kelime asıl metinde, 'domestik' olarak geçmektedir. Domestik, ortak ev arkadaşlığı olup, aile deyimi kalkıyor ve eşcinsel ilişkilerle ilgili oluşturulacak ikametleri de kapsamaktadır.

  5. 7. Maddeye göre, devletin alacağı tedbirler (ki, aşağıda bu tedbirler gelecek), tüm sivil toplum örgütlerini de kapsayacaktır.

  6. 9. Maddeye göre, devlet (LGBTİ gibi) sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına itibar edecek ve onlarla bu konuda her türlü birlikteliği sağlayacak, teşvik edecek ve sapkınlığa güç verecektir.

  7. 12/1. Madde ve fıkrasıyla, aile içinde bulunan din, örf ve adetlerimizdeki esasa göre, karı-koca görev ve sorumlulukları kalkmaktadır. Eşler ve çocuklar, birbirlerine karşı bağımsız ve sorumsuz oluyor. Yani aile içinde bir düzen ve disiplin kalmıyor, otel gibi herkes başına buyruk ve istediği gibi, girip çıkabilecek, istediği gibi davranabilecektir.

  8. 12/1. Madde ve ilgili asıl fıkrada, 'ortadan kaldırma' olarak yapılan tercümenin asıl metindeki, kelimenin karşılığı, 'kökünden kazıma' olup, böyle tercüme edilmesinden korkulmuş ve yumuşak mana verilmiş. Kısaca örf ve adetlerin getirdiği kurallar, kökünden kazınacaktır.

  9. 12/5. Madde ve fıkrasına göre, eşcinsellere karşı din, sözde namus ve kültür kuralları gibi bahanelerle karşı çıkılmayacak, denilerek sapıklık meşrulaştırılmaktadır.

  10. 13. Maddeye göre devlet, toplumsal tepkileri önlemek için, bunların dernek ve kuruluşlarına yardım edecek, yanlarında olacak ve işbirliği yapacaktır. Yani eşcinsellere karşı tepkileri yok edecek ve onlara karşı anlayışlı olunmasını esas almaktadır.

  11. 14. Maddeye göre, tüm eğitim kurumlarında, cinsel yönelimin (eşcinselliğin) temel hak olduğu işlenecektir. Ayrıca bunlara saygı gösterilmesi gerektiği öğretilecek. Çocukluk çağında, beyinlerine eşcinselliğin normal olduğu işlenecek ki, bu teşvik aslında yönlendirmektir.

  12. 16. Maddesiyle, eşcinsellere karşı tepki ve şiddetin önlenmesiyle ilgili tedbirleri almaktadır. 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin' asıl maksadı da budur. Diğer maddeler yemeklerdeki sos gibi asıl maksadı gizlemek için konulmuştur. Yoksa şiddet zaten kanunlarımızda cezalandırılmakta olup yeterince caydırıcılık vardır.

  13. 36. Maddeyle, eş ve partnerlere rızaları olmadan cinsel ilişki kurulamayacak hükmü getirilmektedir. Aile yerine aslında işyeri kuralları tanımı yapılmaktadır.

  14. 48. maddeyle, bu sözleşmede tarifi yapılan, şiddete maruz kalanla, şiddet uygulayanların uzlaştırılması ve bu konuda arabuluculuk yapılması, kesinlikle yasaklanmaktadır. Bu konunun kanunla düzenlenmesi istenmektedir.

  1. Madde, bu sözleşmenin her zaman müeyyidesiz feshedilebileceğini ifade etmektedir. İşte Hükümetimizin elindeki en güçlü koz bu olup kullanılmıştır. Aileyi yıkmayı ve sapık ilişkileri meşrulaştırmayı öngören bu sözleşmeden çekilmek hiç olmaz ise bazı Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi bazı maddelerine şerh koymak gereklidir.

Aklı başında olan insanlar için bu sözleşme Siyonizmin sinsi bir oyunudur. Hayvanlar aleminde bile görünmeyen, erkek erkeğe ve kadın kadına cinsel ilişkiyi geliştirecek hususlardan dolayı yüzü manda derisi ile kaplı insanlar bulunmaktadır.

Allah, haya ve utanma duygusunu insanlara vermiştir. Lakin bazı insanlar aynı hayvanlar gibi bu duygudan mahrumdurlar. Bunların yüzleri kızarmaz, utanmak arlanmak diye bir yönleri yoktur.

Asıl maksadı ahlakı çökertmek olan fakat arasına serpiştirdikleri maddelerle bunu gizleyen İslam düşmanları; kadın-erkek ilişkilerini bitirerek, üremeyi ve çocuk yapmayı da ortadan kaldırarak, nüfusları zaman içinde bitirmeyi amaçlamaktadırlar. Bu sözleşme, ne acıdır ki; ilk önce Türkiye tarafından imzalanmıştır.

Bugün dünyanın bir çok devleti, özellikle Rusya ve İngiltere gibi büyük devletler; bu sözleşmeyi reddettikleri gibi, Avrupa Birliği üyesi devletlerin yarısından fazlası kabul etmemektedir. Yakın zamanda Paris'te toplanan G7 zirvesinin 4. maddesi olarak gündeme getirilmek istenmiştir. Fakat anlaşma sağlanamadığı için, bu maddeden hiç bahsedilmemiş ve diğer 3 maddenin deklaresi ile yetinilmiştir.

Siyonist felsefenin temsilcisi ve para babası Soros tarafından da iyice kuşatılan halkımız, her gün yapılan yalan ve sahte haberlerle aldatılmaktadır. Kadınlarımız istismar edilerek, kadın hakları adı altında uluslararası hain emelleri, güzel ülkemizde uygulanmak istenmektedir.

Bu maksatla her gün medya araçları ile milyarlar harcanarak alçakça insanları etkilemeye çalışıyorlar. Diğer bir sahtekarlığı da şöyle yapıyorlar: güya bu sözleşme iptal edilirse, ülkemiz çok büyük tazminatlara maruz kalırmış, müeyyideler uygulanırmış.

Bu sahtekarlara karşı, 80. madde çok açık olup, o maddede, 'istediğimiz zaman, Avrupa Konseyi genel sekreterliğine yapacağımız bir yazılı beyanla, tek taraflı olarak ve müeyyidesiz bir biçimde, bu sözleşmeyi feshedebileceğimiz' yazılıdır. İşte bu hain oyunlara kanmamak ve tehlikelerini sadığımız İstanbul Sözleşmesinin bu maddelerine çekince koymamız gereklidir.

Aksi halde, bu sözleşme ve buna dayalı olarak çıkarılan 6284 sayılı kanunun uygulaması devam ederse, yarın gelecek olan LGBTİ derneklerin çalışmalarının da katkısıyla, milletimizin, inançsal ruhsal ve sosyal yapısına uymayan bu uygulamalar; kısa zamanda etkisini gösterecektir. Sapıklık onarılmaz derecede artacaktır. Ayrıca aile cinayetleri niçin artıyor sanıyorsunuz? Vesselam…