Her şehrin ismi söylendiğinde hemen hatıra gelen şehrin ismi ile özdeşleşmiş insanları vardır. 8 Şubat 2001tarihinde hakkı rahmetine kavuşan Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı Hoca da böylesine bir alperendi. 

Her şehrin ismi söylendiğinde hemen hatıra gelen şehrin ismi ile özdeşleşmiş insanları vardır. 8 Şubat 2001tarihinde hakkı rahmetine kavuşan Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı Hoca da böylesine bir alperendi.

Kabaklı Hoca, Türkçeye, Türkiye'ye ve Türk insanına aşkla bağlı, kültürlü, araştırmacı, bıkıp usanmadan okuyan ve çalışan, vefalı, yardımsever, merhametli, haklının ve mazlumların yanında olan, halktan kopmayan gerçek bir aydındı. Yeni projeler üretme yeteneğine sahipti. Kalemini çıkarı için kullanmayan, çizgisinden taviz vermeyen, yürüdüğü yoldan şaşmayan, dünya malına değer vermeyen bir insandı. Feyizli, bereketli bir fikir pınarıydı. Fikrini ve kalemini vatan, millet için kullanan bir kahraman, bir ışık adamdı.

Ahmet Kabaklı Hoca, yazılarında ve konferanslarında ciddî, özel hayatında inanılmaz derecede şakacı, cana yakın, esprili, engin gönüllü, şen, sevgi dolu, babacan, merhametli bir insan olarak tanındı, sevildi.

Kabaklı Hoca, Cumhuriyetimiz temel değerlerini korumak, millî kültürümüzü geliştirmek, inançlarımızı yaşamak, özellikle de dilimizi arıtmak ve zenginleştirmek için öğrenciliğinde, öğretmenliğinde, yazarlık ve fikir hayatının her safhasında inançla, kararlılıkla kendisi ve milleti adına mücadele etti. O daima inandığı gibi yazdı, dolayısıyla mensubu olmakla her zaman övündüğü Türk milletinin ve onun yüce dini İslam'ın değerlerinin yılmaz savunucusu oldu. O, ilim ve demokrasi aşığıydı. Türk diline, Türk kültürüne yaptığı hizmetlerinden dolayı kendisine1966 yılında "Şeyhülmuharrirîn" unvanı verildi.

Engin bilgi birikimiyle dilimizin gelişmesine hizmet eden Ahmet Kabaklı Hoca aynı zamanda bir Elazığ ve Harput sevdalısıydı. Dünyaya gözlerini açtığı Harput'un Göllübağ'ından, başta Harput musikisi olmak üzere Elazığ kültüründen hiç kopmadı. Elazığ da bu kıymetli insanını unutmadı, Adını Elazığ'da bir Anadolu Lisesi'ne ve Fırat Üniversitesinde bir amfiye vererek yaşatmaya çalıştı.

Kabaklı Hoca, yaşadığı sürece milletine ve okuyucusuna karşı sorumluluğun bilincinde hareket etti. Tembelliğe, karamsarlığa hiç düşmedi. Hep ümit var oldu. Okuyucularının da bedbinliğe ve ümitsizliğe düşmemesi için gayret gösterdi. Kabaklı Hoca, hayatı boyunca öğrenen, öğreten, aydınlatan ve yol gösteren biri olarak yaşadı. Adı yıllarca Tercüman gazetesiyle özdeşleşen Hoca, kalemini bir yandan milli kültürün ve manevi değerlerin yaşaması ve yaşatılması için kullanırken diğer yandan da ülke meselelerine sahip çıkarak onları dile getirmek için kullandı.

'Kültür Emperyalizmi', 'Müslüman Türkiye', 'Mehmet Akif', 'Yunus Emre', 'Mevlana', 'Ejderha Taşı', 'Bizim Alkibiades', 'Ecurufya', 'Sohbetler' 'Temellerin Duruşması', 'Güneydoğu Yakından', 'Şiir İncelemeleri', 'Doğu'dan Doğuş', 'Sultanü'ş-Şuara Necip Fazıl', 'Türk Edebiyatı,(5 cilt)', gibi eserlere imza atan Ahmet Kabaklı Hoca'nın temel hedefi; bizleri zengin kültür tarihimizle, geçmiş sanat ve edebiyat varlığımızla tanıştırmak, kaynaştırmak ve Türk- İslam terkibini sağlamlaştırmak idi.

'Devlet- Ebed- Müddet' çizgisinde geçmiş ile gelecek arasında sağlam köprüler inşa etmeye çalışan Kabaklı Hoca, gelip geçici siyasete hiçbir zaman payanda olmadı. O her zaman ve her zeminde gücün değil, hakkın, haklının ve doğrunun; zalimin ve zulmün değil mazlumun, mağdurun yanında yer aldı. Onun korkusuzluğunun, cesaretinin altında Allah inancı ile milletine duyduğu güven ve sevgi yatar. Onun kitabında kula kulluğun ve çıkarın zerresini bulamazsınız.

Tarih ve kültürde devamlılık fikrini savunan Kabaklı Hoca, yaşadığı sürece Türk milletinin birliği, dirliği ve diriliği için çalıştı. Zamanımızda kendini bilim adamı yahut köşe yazarı gören; ancak kalemi ve vicdanı kiralanmış kişileri görünce Kabaklı Hoca'nın değeri çok daha iyi anlaşılmaktadır.

Ahmet Kabaklı Hoca'yı ölümünün 21. Yıl dönümünde bir defa daha özlemle, minnetle, rahmet ve saygı ile anıyoruz. Mekanı cennet, ruhu şad olsun.