15 Temmuz’a nasıl geldik?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müftüler Toplantısı”nda yaptığı konuşmada önemli sorular sordu, kendi suallerine verdiği cevaplarla da bir nevi itirafta bulunmuş oldu.. Zátıâlilerini samimiyetine binaen tebrik ederken, min gayr’i haddin suallerine de cevap vermek istiyorum...

Erdoğan, Nasıl olur da böyle şaibeli bir örgüt [FETÖ] mütedeyyin insanların baskı gördüğü zaman gelişebilmiştir?” diyor.. Cevabı verirken de bir başka suale geçiş yapıyordu... “Nasıl olur da böyle bir örgüt dünyanın 160 ülkesinde nüfus alanı edinebildi?”

Cevabımda özelimden başlayıp genele gideceğim.

“28 Şubat bin yıl sürecek” diyen namussuz din düşmanı herifler nasıl orgeneral oldu da bendeniz gibi karısı başörtülü olanlara bu yol daha yüzbaşılıkta, Kurmaylık Sınavında kapandı?

Cevap: Arızî Kemalist Sistem... Devam edelim:

Fethullah Gülen isimli vatan haini şahısla şu hadîs-i şerîf inkârcısı sözde Kur’ân Müslümanlığını savunan Mustafa İslâmoğlu arasında bendeniz temeldeki (bidayetteki) halleriyle hiçbir fark göremiyorum...

Şahsî kanaatimdir ve kimseyi FETÖ gibi bir terörist yapı olarak göstermek değil niyetim... Demek istiyorum ki, muhtemelen Fethullah Gülen de işin başında bu konuma geleceğini, ya da getirileceğini bilmiyordu... İşte İslâmoğlu hareketi ile benzerlik burada başlıyor!.

Babasının evlâtlıktan reddettiği Mustafa İslâmoğlu ve peşinden giden sözde uyanık gafiller de ileride kendilerine beynelmilel güçlerin vereceği «İslâm’ı kullanarak İslâm’a zarar verme» işinden bihaberler...

FETÖ ne kadar arızî sistemin; bozuk ve sapık “Kahrolsun Şeriat”li Moiz Kohen Kemalist düzeninin eseri ise, yerine aday olduklarının farkında olmayanlar da o kadar aynı arızî sistemin eseridir...

Atatürk’ün kapattığı mason locaları açılmış ama tarikatlara getirilen yasak devam etmiştir.. Ehl-i Sünnet tarikatları üzerindeki acımasız yasaklar devam ederken, sözde Âlevî (Ali’siz Âlevî) bazı gruplar palazlandırılmış, FETÖ’lere yer açılmış, terör azdırılmıştır..

Bütün bunların milâdı birdir. Ve zátıâlilerinin de mezun olduğu İmam Hatipler, o hale getirilmiştir ki, mezunları İmam Hatipliliklerini gizliyorlar, yani bundan utanıyorlar...

O okullarda din adına öğretilenler ise, fevkalâde hatalı, eksik ve İmam Hatipli izzeti veremiyor çocuklarımıza...

Allah mekânını Cennet ve makamını alî eylesin, merhum Kur’ân hadimi hocaefendi Süleyman Hilmi Tunahan (rahmetullahi aleyh) olmasa idi Kur’ân hafızlığı dahi bitecekti ülkemizde...

FETÖ’nün serpilip büyümesi evet, bir tesadüf değil. Peşlerine takılanlara İmam Hatipleri yasaklıyorlardı. Lâkin aynısını bugün başkaları da yapıyor. Üstelik İmam Hatiplerin hal-i pür melâli de buna zemin hazırlıyor:

Bendeniz iki oğlumu İmam Hatip’e gönderdim ve sonra geri çekip normal liseye göndermek zorunda kaldım. Büyük oğlum, muhterem cumhurbaşkanımızın oğlu Bilal ile birlikte okuduğu Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde müdür yardımcısından nahak yere bir tokat yemişti. Geç öğrendim, herif gitmişti. Yoksa yakalayıp boğardım...

En büyük oğlumdu tokadı yiyen.. Oysa garibim, çok akıllı, çalışkan ve beş vakit namazını aksatmayan ve çok güzel bir ahlâka sahip. Tek suçu okul aidatı 100 (yüz) TL’yi (malî durumumuz nedeniyle) vaktinde götürememiş olmasıydı.. (Konuya devam edeceğim inşá’allah)