1 Kasım’a kadar gündemi meşgul edecek en önemli konu HDP’nin yeniden barajı geçip geçemeyeceği olacak gibi görünüyor.

Bilindiği gibi yıllar boyunca tek başına barajı hiç geçemeyen PKK-Kürt Hareketi, bu seçimlerde Erdoğan düşmanlığına dayalı bir “işbirliği” ile radikal sol oyların yanında “Radikal Anti Erdoğancı oyları da” bünyesinde toplayarak barajı tartışmasız bir şekilde geçti. Daha sonra ise aldıkları bu “emanet oylarla” şımaran ve arkasındaki desteği “silah da serbest” şeklinde okuyan PKK saldırılara başladı.

HDP’nin, bu saldırılar sonucu kendinden kaçacak emanet oyların yerini, asker ve polisin Kürt halkına zulmetmesi ve Batı bölgelerindeki Kürtlerin dışlanması ile bir Kürt Milliyetçiliği “yaratarak” doldurmak istediği gün gibi ortadadır. Bir yandan da PKK, bölgede AKP üyesi olan Kürtlere uyguladığı şiddet ve saldırılar ile Batı bölgesindeki Erdoğan düşmanlarına; “Sizi AKP’den tek kurtaracak kişi biziz.” mesajı veriyor.

Gezi Olayları sırasında uğradıkları “yenilgiyi hazmedemeyenler” için ise vatan evlatlarının ölmesi Erdoğan’ın kalmasından daha iyidir. Bu kafa yapısı, İttihat ve Terakki zamanında “Edirne’ye Enver gireceğine, Bulgar girsin.” diyen zihniyetin yeni dönem yansımasıdır.

Bütün bunların sonucunda HDP yeniden meclise girerse AKP’nin tek başına iktidar olma ihtimali azalacaktır.

Zannımca uzun dönem için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “HDP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılarak, terörle ilişkilendirilen milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesi ve erken ara seçim ile iptal edilen bölgelerde yeniden seçime gidilip, iktidar olmaya yetecek kadar milletvekili açığını tamamlamak” şeklinde bir düşünce olduğunu sanıyorum.

Çünkü HDP’nin yeniden meclise girmesi durumunda başka bir yol kalmayacak. Bu yöntemin demokrasi açısından tartışılır ve uygunsuz olduğu düşünülse de, şu an ülkemiz üzerinde devam eden acımasız ve insafsız “bel altına vurma savaşında” mubah olacağını düşünüyorum.

Yıllar boyunca bizi “demokratik olmamakla” suçlayanların yaptıkları her türlü şeref ve haysiyetten yoksun müdahaleler ve iftiralar karşısında, bizim ahlak ve erdeme dayanmamız düşünülemez.

İster kabul edilsin, ister edilmesin şu an Türkiye’de bir savaş var ve bu Müslümanlar açısından “gaza” hükmündedir. Erdoğan ve AKP yıkıldığı an Müslümanlar eski zillet içinde yaşadığı günlere geri dönecektir.

Gün, kazandığımız mevzileri terk etmeme günüdür. Ve bu savaşta savaşan herkes gazidir.

Eskiden savaşlar silahla, topla, tüfekle olurdu, şimdi ise ekonomik, sosyal ve siyasi oluyor.

Attığınız bir twitt bile atılan bir mermi hükmündedir.

Efendimiz (sav)’in buyurduğu gibi; “Harp bir hiledir.”

Niyetiniz halis ise, gazanız mübarek olsun.