Mevsimlerin en sertine rastladık bu yıl. Nasıl geçecek bilmiyorum. Neler geldi geçti farkındayım. Fakat üç ayda otuz seneyi yaşadı canım vatanım. Elli küsur bin canı koyduk toprağa. Elli filimden geçtik, elli ağır imtihandan… Hala üçüncü ayındayız senenin. Ramazan ayına kavuşmanın getirdiği bir rahatlama ve şükrün yanı sıra akıllarımızdan çıkmayan mahşerin sesi…

Mevsimlerin en sertine rastladık bu yıl.

Nasıl geçecek bilmiyorum. Neler geldi geçti farkındayım. Fakat üç ayda otuz seneyi yaşadı canım vatanım. Elli küsur bin canı koyduk toprağa. Elli filimden geçtik, elli ağır imtihandan… Hala üçüncü ayındayız senenin. Ramazan ayına kavuşmanın getirdiği bir rahatlama ve şükrün yanı sıra akıllarımızdan çıkmayan mahşerin sesi…

Mevsimlerin en sertine rastladık bu yıl. Geçecek elbet.

Geçmiş zamanlı cümleler kuruyoruz şimdiden, gelecekte benzerini yaşamamak ümidiyle. Ümit olmasa yaşamaz insan, peki yalnızca ümitle yaşar mı? Yaşamaz elbet. Sadece ümit edersek aynı mahşeri yine yaşarız. Sana söylüyorum canım vatanımın canım insanı, canım idarecisi… Yalnızca ümitle yaşamaz insan. Ümit ile ümitsizlik arasında ki çizgide bırakılmayacak kadar değerli, ümit ile ümitsizlik arasında ki çizgide terkedilmeyecek kadar cefakar, vefakar bu Anadolu insanını eminim ki o noktada bırakmayacaktır, iradesi yerine canını ortaya koyarak aziz ettiği devleti.

Afetlere ister ilahi olarak yaklaşalım ister bilimsel olarak ortaya çıkacak sonuç birbirine çok yakındır. İlahi olarak yaklaştığımızda 'yeryüzünde fesat çıkarmayın, o fesadı sizin başınıza geçiririm' diyen ilahi emirle, 'doğru yere, doğru şekilde yapılaşma depremin yıkıcılığını engeller' bilimsel görüşü birbirinin aynıdır. Tarım arazilerine yapılaşmanın, ovaları imara açmanın yeryüzüne karşı fesat çıkarmak olduğunu aklıselim herkes kabul edecektir. Bilim ve inanç bunu engellemek için çeşitli ikazlarda bulunur. İşte bu ikazlara aldırış edilmediği zaman ortaya çıkan tablo ne hazindir ki bir gecede elli küsur bin canı toprağa çaresizce koymayı getirir.

Afad'ın Hatayla ilgili çalışmasını okuma fırsatım oldu, yıllar önce yapılan çalışmada tarihte çeşitli dönemlerde bu şehirde meydana gelen depremlerin büyüklükleri verilmiş… Bu verileri bir an için mutlak doğru kabul ettiğimizde Hatay'ın ondan fazla kez haritadan silindiğini söylemek mümkün olacaktır. Ve artık yeni bir kayıt daha eklenecek o çalışmaya. 2023 yılında Hatay bir kez daha haritadan silindi… 'Israrı nedir bu hengamenin, giden bir lahzası mı ömrün, bin parça can mı?' demek zorunda hissediyorum kendimi.

Eleştiri, hiciv boyutunu aştık. Millet olarak birlik nedir yedi düvele gösterdik. Kötü örneklere gözlerimizi yumduk, her evde yası hissettik, yaşadık. Ölümüzü kaldırdık, defnettik. Enkazı kaldırıyoruz çok şükür. Aynı hata ile bir kez daha imtihan olmanın kaygısını taşıyorum her Anadolu insanı gibi... Ve diyorum ki, imar yalnızca geniş caddeler, sıralı konutlar, sosyal donatılar için değil, güvenle yaşamak için son derece elzem bir bilim dalıdır. Yerin üstünü şekillendirdiğimiz gibi yerin altını bilmek ve tedbirimizi ona göre almamız gerekir ki milyon liralık tabutlara dönüşmesin baharı yaşadığımız haneler.

Söyleyecek onca şey varken, içimden bir ses, yeter diyor… Gerçekten Yeter.