Günümüzün en büyük problemlerinden biri gelecek nesillerin yetiştirilmesi ve şekillendirilmesinde birinci derecede etkisi olan âile ocağının temel direği konumundaki annelerin rol-model hüviyetlerinin gerçek fonksiyonunu eda edememesidir. Çocukluk çağlarının en önemli özelliği sonradan davranışa dönüşecek alışkanlıkların edinildiği dönem olmasıdır. Çocuğun hayatı boyunca tekrarlayacağı, neredeyse terk edilemez davranışlar bu altın dönemde kazanılır. Şehirleşmenin etkisiyle ata-erkil âile yapımızdaki çözülmeler çocukların örnek alabilecekleri davranış modellerini gözlemleyemeden hayata katılmalarına sebep oldu. Kafası aydınlatılamayan, ruh dünyasına nüfûz edilemeyen çocuklar, toplumda derin yaralar açacak davranışlar sergilemeye başladılar. Hırsızlık, kap-kaç olayları, eroinmanlık, fuhuş tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar şiddetli kasırgalar hâlinde toplumun bütün katmanlarını allak-bullak etti. Evliliklerin azalması, evlenenlerin yarısının eften püften bahanelerle ayrılması neticesinde âilenin temel taşları sağlam köklerden mahrum kaldığı için en ufak bir fırtınada yıkılarak altında kalan zavallı çocuklar annesi babası hayatta öksüz ya da yetimler olarak kendilerinin yetişmesinde hava ve su kadar elzem şefkat ve sevgiye dayalı otoriteden mahrum yetişmeye başladılar. Bir eroin kurbanı genç kızın itirafında ifade ettiği gibi ‘’Sevilmeyen çocuklar, sevmeyen yetişkinler olur.’’

’’Yüce peygamberimiz (s.a.v.) ‘’Dünya nimetlerinin en hayırlısı sâliha bir hanımdır’’ buyurmaktadır. Geleceğin annelerinin yetiştirilmesinde çok önemli bir fonksiyonu Kur’ân Kursları eda edebilir. Sadece işyerlerine değil de hayata da hazırlanma projesiyle ilköğretim mezunu genç kızlarımız üçlü sacayağı hâlinde çok yönlü eğitilerek geleceğin eğiticileri hâline gelebilirler:

​ Âile eğitimi (Koca ile geçim, çocuk yetiştirme, el ve ev becerileri, psikolojik olarak hayata hazırlanma)

​ Dinî eğitim (Kaliteli bir iman eğitimi, Hâfızlık, Hadis, Fıkıh, Siyer-i Nebî, Hitabet..vs.)

​ Lise eğitimi (Bilgisayar destekli eğitimle dışarıdan liseyi bitirme dersleri, ileri derecede Türkçe, İngilizce ve Bilgisayar eğitimi)

Teknolojinin boyutlarının ve hızının sürekli artmasıyla geleneksel eğitim modelleri yavaş yavaş yerini modern eğitim metotlarına terk etmeye başlamıştır. Bilişim teknolojilerinin sunduğu fırsatlar, bilgiye herkesin dünyanın her yerinde neredeyse eş zamanlı bir şekilde ulaşabilmesine fırsat vermektedir. Böylesine çok yönlü eğitim imkânlarının artması okulun, öğretmenlerin ve hatta kitapların işlevini önemli ölçüde değiştirdi. Öğretmen, tek bilgi kaynağı olmaktan çıkarak öğrenme modellerini öğreten, bilgi kaynaklarına ulaşma yollarını gösteren kılavuz oldu. Okul da, bilgi kazanmanın tek mekânı olmaktan çıkarak yaygın eğitim metoduyla insanlar, yaşam boyu eğitim anlayışıyla sürekli gelişme kaydederek okul çağı ile sınırlandırılan eğitimin dar kalıplarını kırmaya başlamışlardır. Amerika’da yaygın eğitim örgün eğitimin üç misline çıkmıştır. Oluşturulan akıllı sınıflarda , internet yolu ile görsel eğitimin zevkli ve alâka uyandıran metotlarıyla bilgiler hızla ve kolaylıkla aktarılabilmektedir. Bu öğrenim metoduyla kızlarımız lise eğitiminden de mahrum kalmadan dejenere olmadan, çevrelerinin baskısından etkilenmeden bu riskli dönemi en verimli şekilde değerlendirmiş olacaklardır.

Halk arasındaki genel kanı Kur’ân Kurslarında baskıcı, eski usûlle eğitim verildiği, modern eğitim metotlarından haberdar olunmadığı şeklindedir. Bu sebeple genellikle eğitim düzeyi ve maddî geliri yüksek âileler, çocuklarının yetişmesinde tercihlerini kolejlerden yana kullanmakta, Kur’ân Kurslarına genellikle büyük hedefleri olmayan çocuklar gönderilmektedir. Bu peşin hükmü kaldıracak en önemli adım, Kur’ân Kurslarının kolej hüviyetinde altyapıyla donatılmasıdır. İtalya’daki papaz yetiştiren okul, en değerli öğretmenleri, en mükemmel binaları, en iyi çevre düzenlemesi, en lezzetli yemekleri ile öğrencilerine kendisini sevdirirken islamı temsil eden müesseselerin çağın gerisinde kalması kabûl edilemez bir eksikliktir. Japonlar, öğretmenlik mesleğine çok önem atfediyorlar ve öğretmenler arasında en fazla maaşı profesöre değil de ana okulu öğretmenine veriyorlar ve en nitelikli çocukları ana okulu öğretmeni olmaları için yönlendiriyorlar.

Moskova devlet tiyatrosu 1920’li yıllarda çatırdamaya başlar. Oluşan yarıkların sebebi araştırılır fakat binanın yapımında herhangi bir kusur bulunamaz. Tek alternatif kalmıştır, hata temelde olabilir. Temel kazılır ve sebebi bulunur. Yüzyıl önce bina yapılırken ‘bir şey olmaz’ zannıyla zemine kalın kütükler yerleştirilmiştir. Aradan geçen yıllardan sonra oluşan nem kütüğü çökertmiş ve temelin üzerinde yer alan taş bina da ortadan çatlamıştır. Bunun üzerine temelde yer alan kütüğün yerine dünyanın en sert madeni olan granit yerleştirilmiş ve bina artık binlerce sene ayakta kalabilecek bir zemine oturtulmuştur. Bu örnekten şu sonucu çıkarabiliriz: Eğer bir ülkenin eğitim düzeyi ve sosyal zekâsını geliştirmek istiyorsanız, toplumun köklerine, yani çocukların bulunduğu yaş grubuna yoğunlaşmalısınız.

Elmasla kömürün hammaddesi karbondur. İşlenmeleri ânındaki geometrik dizilişleri birisini çok değerli bir maden hâline getirirken, diğerini basit bir unsura dönüştürür. Elmastan çok daha değerli insanın yetiştirilmesinde bir sarraf hassasiyeti göstermemiz gerekmez mi? Evlilik öncesi âile eğitiminin önemli bir boyutu Kur’ân Kurslarında yetiştirilecek genç kızların eğitimiyle gerçekleşebilir. İleri yaşlarda evlilik yapmış çok akıllı ve kapasiteli Amerikalı bir bayan şu itirafta bulunuyor: ‘’Evlenmeden önce, öğretmenlik, maraton koşuculuğu, pilotluk..gibi çeşitli mesleklerde çalıştım, en zor işleri başardım; hatta geçimi çok zor bir koca ile de geçindim. Sonra çocuğum olup onu büyütmeye başladığımda anladım ki dünyanın en zor işi çocuk yetiştirmekmiş.‘’ Bilhassa her türlü girdabın kol gezdiği günümüz dünyasının kaygan sokaklarında.

‘’Çocuklarınıza kerîm bir misafir gibi davranın’’ diye tavsiye eden peygamberimiz, çocuk eğitiminde şefkatin ne denli etkili bir unsur olduğunu vurgulamaktadır. 0-6 yaş arası şuuraltı ve alışkanlık dönemidir. Edinilen bu alışkanlıklar sonraki yıllarda terk edilemez davranışlara dönüşür. 6 yaşına kadar ruhsal ve zihinsel gelişimin %50’si tamamlanır. Toplumdaki bütün kötü alışkanlıklar, câhil âilelerin, bozuk çevrenin, dejenere eden iletişim araçlarının neticesidir. Bu yüzden çocuğun gelişiminde en önemli rolü oynayan geleceğin annelerini yetiştirmek sağlıklı ve bilinçli bir toplum oluşturmanın temelidir. Gelecekte bencil, cimri, tembel, obez, kıskanç ..vs. insanlarla karşılaşmak istemiyorsak bugün çocukların yetiştirilmesine ihtimam göstermeliyiz. ‘’Bir toplumu değiştirmek istiyorsanız işe anneannelerinden başlayın’’ diyen Victor Hugo kültürel değişimde uzun süren çabaların sürekliliğine dikkati çekmektedir. Genç bir ağacın, ilk dikildiğinde iplerle, sopalarla desteklenip fırtınalar karşısında yıkılmamasının sağlanması gibi, çocuklarımızı hâdiseler karşısında destekleyerek ayakları üzerinde durabildiği döneme sağlıklı olarak ulaşmalarını sağlayacak bahçıvanlar yetiştirmeliyiz. Gül devrinin bahçıvanları her yönüyle mükemmel yetişmiş anneler olacaktır. Liderden öğretmene fâtih nesli onlar yetiştireceklerdir.