“İnbedded” (yataktaki) gazeteci..

“Embedded Journalism” ya da Türkçesiyle “iliştirilmiş gazetecilik”, askerî sahada kullanılan bir tâbir. (Başlıktaki değil, o bambaşka..)

Savaş sırasında olan bitenleri, dost tarafındaki askerlerle beraber (onların himayesinde) hareket ederek görüntüleyen ve savaşı dost cephe bakışıyla yorumlayıp yansıtan muhabirlerin yaptığı gazetecilik...

Lâkin “Embedded Journalism” madalyonunun öbür yüzü pek mâsum değil... Hattâ günahlardan simsiyah hale gelmiş.

Amerikan halkı, 2003 yılında başlayan Irak Savaşı’nın içyüzünü, USA’nın Irak’ta nasıl bir bataklığa saplandığını “Embedded Journalism” yüzünden hálâ idrâk edebilmiş değil… (Suriye’deki durum da farklı değil)

Mâsumu iyisi yok mu bu işin? Var tabi, neden olmasın?

Meselâ bizim Fırat Kalkanı ve Zeytindalı Harekâtlarında, askerimizin yanındaki muhabirlerimiz tertemiz, masum bir iliştirilmiş gazetecilik” yaptılar.. (Gazetelerini, tv’lerini ayırmadan hepsini tebrik ediyorum.)

***

Gelelim “inbedded journalist” (yataktaki gazeteciler) takımına...

Ağır, haysiyet kırıcı bir tanımlama... Hayatı bahasına savaş meydanlarında koşuşturup duran bir gazeteci için çok daha ağır...

BATI, cinsellik obje ve sözlerini her ortam için rahatça kullanabiliyor. Belki onlar olayı salt devlet propaganda veya devlet amigoluğu iması olarak algılayabilir ama bize ters bu yaklaşım...

SORU: O halde bu kerih konuya niçin girdiniz?

CEVAP: Son zamanlarda iyiden iyiye gemil azıya alan vesayetçi faşist medyamızdaki panik atak yüzünden..

Washington Post’tan David Ignatius, günümüzde iliştirilmiş gazeteciliğin savaş haberleri ötesinde politik ve kültürel habercilikte bile bir norm haline gelmeye başlamasından yakınıyor...

Türkiye medyasındaki durumu anlatıyor sanki...

David Ignatius,“Politik ve kültürel tartışmalarda bile gazeteciler bindikleri karavandan görünen kısmı aktarıyor sadece. Sürekli olarak bir politikacının, bir partinin ya da bir sosyal grubun karavanında bulunmanın, savaşta bir tarafın tankında bulunmaktan farkı yok..” diyor. (Kaynak: amerikabulteni.com )

Müstehcenliksever, lâikçi, ulusalcı çağdaş medyamızın kimi muhabir ve yazarlarının marifeti; Ignatius’un anlattığı yerde kalsaydı, “inbedded journalist” (yataktaki gazeteciler) meselesini hayá eder kullanmazdık.

***

Lâkin her türlü muayyebatın, Türkiye aleyhtarı faaliyetin yandaşlığını yapıyor sonra utanmadan YANDAŞ MEDYA diye bize saldırıyorlar...

Haçlı karavanından konuşuyor, yazıyor; milletin asıl sıkıntısı nedir diye düşünmüyorlar. Yatağa birlikte girdiklerinin pişirdiğini yiyor, onlar ne fısıldıyorsa kaleme alıyor, buna da GAZETECİLİK diyorlar...

Oysa yaptıkları en hafifinden dün yazdığım ve Prof. Richard A. Falk’ın «gotcha journalism» (yakalayın, vurun gazeteciliği) tâbir ettiği şey...

Hattâ dün meşhur bir ulusalcı gazetecinin yazılarını okudum. Birkaçını okuduktan sonra “bunlar «gotcha journalism»in de ötesinde” dedim.

Sonra câlib-i dikkat bir yazıya tesadüf ettim. Cemal TUNÇDEMİR isimli yazar “Embedded Journalism”den bahsederken, ses uyumlu“inbedded journalist”e (yataktaki gazeteciler) getirmiş sözü. Ben de size aktardım.

#HARBİDEN: Soru: Din alerjili medyayı “INBEDDED JOURNALISM” diye nitelediniz yatak sahibini söylemediniz? Cevap: Onu da söyledim. Galiba yazımı iyi okumadınız, lütfen bir kez daha okuyunuz... 08.03.2018