Bundan 5 yıl önceydi.

Bundan 5 yıl önceydi. Türkiye’nin UEFA kupası kaldırmış, Avrupa Süper Kupasını kaldırmış kulübü Galatasaray çok zor günler geçiriyordu. 40 Yıllık mabedi Ali Sami Yen’e veda edilmiş ve Sami Yen hatıralarıyla birlikte yıkılmıştı adeta. Hatıralar yok olmaz anılar hep yaşardı. Ama takım o kadar kötü durumdaydıki hatıralar bile o dozerin altında kalmıştı. Yeni stada geçildi. Orada da hiçbir şey değişmedi. Yine çok kötü geçen sezon devam ediyordu. TT Arenadaki ilk Fenerbahçe derbisi de kaybedilmiş taraftar floryayı basmış ve yönetimi istifaya davet etmişti. Hep akil kişiliği ile bilinen Galatasaray camiasında çıt yoktu. Sessiz ve derinden ilerliyorlardı. Ara sıra bazı telkinlerde bulunuluyor ama şöyle esaslı bir yumruk indirilmiyordu bu rezaletin müsebbiplerine. Taraftar buna daha da kızdı. Yine bir Florya baskınında kapıya salatalıkla yoğurt bırakmışlardı. Sizden olsa olsa cacık olur diyorlardı belki de. Çok ilginçte bir eleşritiriydi bu. Artık sabırlar taşmıştı. Ve mali genel kurul yaklaşırken gündeme bir bomba haber düştü. ‘Eğer Adnan Polat olağanüstü seçimli genel kurul almazsa idari açıdan ibra edilmeyecekti.’ Bu haber ortalığı karıştırdı. Sessiz ve derinden yürütülen plan deşifre olmuştu. Yalanlamaya çalıştılar olmadı. Ve mali genel kurul geldi yine bir Mart günü.

Ama Galatasaray 13.sıradaydı Rijkaard gibi bir hoca kovulmuş, Hagi gibi bir efsane getirilmişti. Ama Fenerbahçe maçı kaybedilince onun da ipi çekildi. Bülent Ünder Galatasaray teknik direktörlüğüne getirildi. Bundan önce futbolcular her defasında artık sorumluluk alacağız bu rezaleti temizleyeceğiz diyorlardı ama düzelen hiçbir şey yoktu. Genel kurulun yankıları yavaş yavaş gelmeye başladı. Adnan Polatın ikinci adamı Mehmet Helvacı yönetime isyan bayrağı açmıştı. Yönetim adeta bölünmüştü. İstifa etmemişler yönetimi içerden yıkmaya karar vermişlerdi.

Ve o gün geldi: 27 Mart Pazar. Galatasarayda mali genel kurulu başladı. Kürsüye her çıkan konuşmacı yönetimi çok set eleştiriyor adeta ‘kongreyi beklemiştik’ der gibi eteğindeki taşları döküyordu. Israrla söyledikleri bir şey vardı üyelerin: ‘Bu yönetim çok yıprandı olağanüstü kötü bir yönetim segiledi ve derhal seçime gidilsin gerekirse yenilenip ve öyle gelinsin.’ Ama yönetim kurulunun başkanı Adnan Polat buna direndi. Seçim kararı almayacağını defaatle belirtti. Galatasarayın tüzüğünde Mali ve İdari açıdan ibralar ayrı ayrı yapılıyordu. Ve divan heyeti ‘ibraya geçelim artık’ dediğinde tarihi katılımın olduğu bu genel kurulda nefesler tutulmuştu. Canlı yayınlanıyordu hemen her kanalda. Ve salon hınca hınç doluyken divan başkanı sordu: ‘Yönetimi mali açıdan ibrasını onaylayanlar?’ 3-5 el dışında çoğunluk onaylamıştı mali durumu. Yani Adnan Palata ‘sen mali açıdan güzel işler yaptın sıkıntı yok’ diyordu. Ve divan başkanı en can alıcı soruya geçti o tok sesiyle: ‘Yönetimin idari açıdan ibrasını onaylayanlar?’.. .

Epey el kalktı ve divan tarafından sayılıyorsu göz kararıyla. Sonra ‘onaylamayanlar? ’ diye sordu divan başkanı. Daha fazla el kalktı. Sayılıyordu divan heyeti tarafından yine. Karışıklık vardı. İki sayıdan hangisi çoktu? Tek tek sayamadılar elbet. Ama görüntü olarak en çok olumsuzun olduğunu düşünerek divan başkanı açıkladı: ‘Yönetim idari açıdan ibra edilmemiştir.’ Salon bir anda ayaklandı. Tezahüratlar bir taraftan yuhalamalar diğer taraftan birbirini kovalıyordu. Taraftarı arkasına alamamış ve rezalet bir sportif dönem geçiren Galatasaray Yönetiminin artık son anlarıydı. Adnan Polat ayağa kalkıp itiraz etti divana. Ama hiçbir şey değişmeyecekti. Anons edilmişti bir kere. Ve artık Galatasaray için her şey yeni başlıyordu.

Bu olayın ardından 2 yılda tam 13 kupa geldi. Avrupada Çeyrek Finala çıkıldı. Ve hatta Real Madrid dua etmeye başlamıştı maç bitsin diye. Küme düşen bayan basketbol takımı Şampiyonlar Şampiyonu olmuştu. Yani kısaca Galatasarayın akilleri ellerini taşın altına koyup gerekeni yapmışlardı. Galatasaray artık düzlükteydi. İki sene önceki o rezaletler kimsenin hatırına bile gelmedi. Ve neticede ‘büyük başarıların arkasında çok büyük hüsranlar vardır.’ sözü gerçek oldu. Hüsran dolu yıllardan büyük bir şehvete geçmişti Cimbom.

Bütün bunları neden anlattım? Bir bakın bakalım. Acaba şu an da aynı şeyler yaşanmıyor mu? Yönetime baş kaldırıp istifa eden yöneticilerden hocaların bir bir yollanmasına. Rezalet yönetimden futboldaki başarısızlığa. Bülent Ünderin getirilmesinden abuk subuk yönetim beceriksizlikler ine. Aslında Galatasaray için tarih tekerrürden ibaret değil mi sizce de? Ve zincirin son halkası; gelecek hafta yapılacak genel kurul. Sizce o da tekerrür eder mi? Ben cevap vermeden bir temennide bulunayım: İnşallah arkasından gelecek o günlerde yine tekerrür eder.

Galatasarayın akil adamlarına güvenin onlar bu rezalete sessiz kalmayacaklarıdı r. Çanlar çalmaya başladı haydi geri sayıma...