FETÖ’nün kuruluşu ve stratejisi-2

04.05.1971 tarihinde dönemin Sıkıyönetim Komutanlığınca tutuklanmış ve İzmir Sıkıyönetim Mahkemesince görülen 54 sanıklı Nurculuk Davası’nda sanık olan anılan 09.11.1971 tarihinde tahliye edilmiştir.

İzmir’deki faaliyetleri nedeniyle Şubat 1973’te Balıkesir/Edremit’e tayin edilmesi sonrasında dahi Edremit/Alemzade Camisi’nde cuma günleri vaaz vermesinin akabinde İzmir’e dönmüş ve oradaki faaliyetlerine yine devam etmiştir.

İzmir Sıkıyönetim Mahkemesince yürütülen 54 sanıklı Nurculuk davasında 20.09.1972 tarihinde verilen kararla 3 yıl hüküm giymiştir. FETÖ’nün üst düzey imamı şüpheli Abdullah Aymaz'da aynı davada 1 yıl hapis cezası almıştır. Ancak verilen cezanın Askeri Yargıtay tarafından fazla bulunması nedeniyle hüküm 13.03.1974 tarihinde bozulmuştur. (Deliller-3 Kls. 1-10 nolu deliller: Askeri mahkeme yargılama dosyası)

İzmir ve çevresinde belirli bir tabana ulaşmasının ardından, Ege Bölgesinde etkin olan Yeni Asya Grubu Nurcuların gücünü dönemin siyasi iktidarına yakın durarak kırmaya çalışmış, 1977 yılında yurt çapında gerçekleştirilen “Yüksek İslam Enstitüleri boykotunu” mevcut siyasi iktidarı destekleyerek 'İslam'da boykot yoktur' diyerek kırmıştır.

Siyasi iktidarın da desteğini alarak bünyesinde faaliyet gösterdiği Yeni Asya Grubundan tamamen kopmuştur.

( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen’in kurduğu örgüt, 1978 yılında yayınlanmaya başlayan Sızıntı Dergisi ile basın yayın ve propaganda alanında yeni bir güç kazanmıştır.

12 Eylül Askeri Darbesi öncesi hazırlanan gözaltına alınacak şahıslar listesinde ismi bulunan ve darbe sonrasında hakkında arama kaydı çıkartılan ( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen, çeşitli sağlık raporları sunmak suretiyle vaizlik görevine devam etmemiş ve 20.03.1981 tarihinde de vaizlik görevinden istifa etmiştir.

Ancak hakkında sıkıyönetim komutanlığının koymuş olduğu arama kaydına rağmen altı (6) yıl boyunca yakalanmamış ve 12.01.1986 tarihinde Burdur’da yakalanması sonrasında ise bazı yetkililerin (Başbakan ve İçişleri Bakanı) araya girmesiyle 13.01.1986’da serbest bırakılmıştır.

Bir din adamının tersine, içinde bulunduğu güç dengesine ve şartlara göre tutum ve davranışlarını değiştiren ( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen, hakkında arama kaydı konulmasına rağmen, 12 Eylül Askeri Darbesinin hemen öncesinde, yapılan askeri darbelere desteğini vurgulamıştır.

Kendisine bağlı Sızıntı Dergisi’nin Haziran 1979 tarihli sayısındaki “Asker” adlı başyazısını; “Onun süngüsü, yüz defa iniltimizi dindirdi ve ateşimize su serpti. Yakın tarihimizde dahi kaç defa onda mazinin tebessüm eden çehresini ve yıldırımlaşan celadetini gördük... Eğer, atik davranıp da yıllardan beri hazırlanan karanlık emellerin önüne geçilmeseydi, bütün bir millet olarak inkisar içinde ağlamadan başka çaremiz kalmayacaktı. Tuğa selam, sancağa selam ve onu tutan sancağa binlerce selam” cümleleriyle sonlandırmıştır. (Deliller-10 Kls. 9 Nolu Delil)

12 Eylül Askeri Darbesi sonrasında yine Sızıntı Dergisi’nin Ekim 1980 tarihli sayısında kaleme aldığı “Son Karakol” başlıklı yazısı da; “Ümidimizin tükendiği yerde Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz” ifadeleriyle son bulmaktadır. (Deliller-10 Kls. 9 No’lu Delil)

( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen, o dönemde de mevcut siyasi iktidarla iyi ilişkiler geliştirerek rakibi olarak gördüğü dini cemaatleri bastırıp onlardan doğan boşluğu doldurmuş, gelişip büyümek, “altın nesil” olarak vurguladığı mensuplarının devleti ele geçirip paralel bir devlet mekanizması oluşturmaları için uygun bir ortam yaratmıştır.

Menfaatine uymadığı, kendisine rakip olarak gördüğü zamanlarda ise başta kendisine bağlı medya organları ve Devlet içerisine yerleştirdiği mensupları olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarıyla, iktidarla TSK’yı, TSK ile halkı ya da halk ile iktidarı karşı karşıya getirmeye matuf her türlü faaliyeti desteklemiş ya da bizzat organize etmiştir.

Manisa’da görev yapmakla birlikte Doğu ve Güneydoğu dâhil yurdun çeşitli illerine giderek konferanslar vermiş, konferanslarında “Altın Nesil” vurgusu üzerinde durmuş ve pek çok konferansı “Altın Nesil” adını taşımıştır.

( Vatan haini ve terörist başı ) Fethullah Gülen Diyarbakır’daki konferansında Altın Nesil kavramını “Hazreti Âdem’den Kıyamete kadar kurtarıcı neslin adı” olarak anlatmıştır.

Hoşgörüyü esas alan, vatanına ve milletine bağlı, iyi ahlaklı başarılı bireylerden oluşan “Altın Nesil” sloganı, içinde bulunan ekonomik ve sosyal şartların da etkisiyle kamuoyunda büyük destek görmüş ve buna paralel olarak da yapı her geçen gün katlanarak gelişme kaydetmiştir.

( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen’in zaman zaman “Yolları gözlenen bir nesil, Işık Süvarileri, Kur'an Nesli, Hak Aşığı, Fecir (Tan) Süvarileri" dediği “Altın Nesil”, onun “ışık evleri” olarak adlandırdığı evlerde yetiştirilmişler ve bugünkü halleriyle birer örgüt mensubu haline getirilmişlerdir.

( Vatan haini ve terörist başı ) Fetullah Gülen, Türkiye’nin çeşitli illerinden seçilen öğrencilerin gönderildiği bir yer olan İzmir Kestanepazarı Kur‘an Kursu’nda görev yaptığı dönemde çevresinde bulunan arkadaşları ile örgütünün çekirdek kadrosunu oluşturarak müstakil hareket etmeye başlamış, teyp ve video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları, sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubu ile kendi adıyla anılan örgütünü kurmuştur.