Diyanet şaşkın, emir geliyor ve “son dakika” talimatı ile camilerde DİB emriyle men edilen tabure yine aynı DİB tarafıdan serbest bırakılıyor... Cemaat eski yasağı anlatan imamlarının bu ani çarkına anlam veremiyor. Oysa adamcağız aslında söylemişti: “Son dakika” demişti yutkunarak...

Diyanet şaşkın, emir geliyor ve 'son dakika' talimatı ile camilerde DİB emriyle men edilen tabure yine aynı DİB tarafıdan serbest bırakılıyor...

Cemaat eski yasağı anlatan imamlarının bu ani çarkına anlam veremiyor. Oysa adamcağız aslında söylemişti: 'Son dakika' demişti yutkunarak...

Camilerimizi kiliseye tebdil etmek isteyen FETO kalıntısı şöhretengizlerin gayretiyle yeniden serbest edildi tabureli namaz...

Hakikaten işin cılkı çıktı artık... TC tarihi boyunca DİB hiç bu kadar seviye kaybetmemişti...

Camilere bayramdan bayrama, Cuma'dan Cuma'ya veya azınlık olarak beş vakit gelenlerin neredeyse tamamı, DİB dahil devletin hangi kurumu olursa olsun, bunlar ne yaparlarsa yapsınlar CB Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla olduğunu düşünüyor ve bu yüzden 'vardır reisin bir bildiği' deyip kulağı üzeine yatıyorlar...

Talimatlar Diyanet'e kimden gelirse gelsin netice itibarıyla dinin fetvaları değil adı üstünde birilerinin talimatıdır. Bu din ise kimsenin heva ve hevesiyle ortaya konulmuş fetvalar manzumesi değildir.

Bilinmeyen bir konu varsa önce Kur'an'a bakılır. Orada bulunamazsa Sünnete bakılır. Sonra sırasıyla icma ve kıyas kaynaklarına. Aslında uzağa gitmeye gerek yok, müftü olmaya da… Sahih kaynaklardan biraz siyer, biraz ilmihal bilmek yeterli.

Siz o 'göz imasıyla dahi namaz kılınabilir' gibi gayr-i sahih fetvalar yumurtlayan şöhretengizlere bakmayın. Dinimizde ima ile namaz şudur:

Namaz, oturarak kılınabilir, hatta yatarak dahi kılınabilir rükuda bel biraz eyilir, secdede biraz daha aşağıya doğru eğilirsiniz imalar bunlardır. Fakat iş gözlere kalmışsa yàni boynu oynatmak dahil, uzuvların hiçbiri çalışamıyorsa artık namaz o kişiden sakıt olur (farz olmaktan) düşer.

Cahillerin çoğaldığı, hele hele fetvası verilmiş konularda ahkam kestikleri bir Türkiye olduk. Ve bu Türkiye'nin Diyanet İşleri Başkanlığı maalesef emir-komuta zinciri ile çalışıyor. Ya da talimatla fetva...

Bu nedenle hiç kızmasınlar 'diyanet tabureye oturdu' dememize... Diyanet işleri nüfus işleri gibi, tapu kadastro gibi bir kurum haline getirimiş ise, CHP'ye neden kızıyoruz ki?

Biz sanmıştık ki, Müslüman iktidar elinde din otoritemiz olan ve Osmanlı şeyhulislamlığının devamı, tarikatların da meşayih makamı olacak Diyanet İşleri Başkanlığı en saygın ve özerk kurum haline getirilecek…

Ne gezer... Sukut-ı hayale uğradık resmen...

Eski tas eski hamam bile değil artık. Her gün daha çok canımız sıkılıyor. Hergün yeni bir halt, hergün asabî tansiyonumuzu bir kez daha tavan yaptıran tip tip imam ve müftü efendiler…

Bir müftü efendiye rastlamıştım Cuma namazı için gittiğim bir ilçe merkez camisinde... Mihraba çıkmış, gûya namazla ilgili meseleleri anlatıyordu. Fakat talkshow'cular gibi komedyenlik yaparak..

'Başka soru' deyince ön saftan biri sehiv secdesi ile alakalı bir soru daha tevcih etti. Cevaben bir şeyler anlattı fakat sonrasında ne yaptı biliyor musunuz? Adamcağıza dönüp 'pek anlamış gibi bakmıyorsun..' dedi sırıtarak... Latife miydi bu, yoksa çirkin bir tahkir mi?

Din'ü diyanetimiz kimlere kalmış? Meşhur beyite ilaveyle:

Ne günlere kaldık ey gazi hünkar,

Eşek vezir olmuş katır mühürdar

Haklısın, Allah sabır versin amca.

Sağol evladım, olasın bahtiyar..

Fakat dikkat et, ortalık dolu hıyar,

Sakın sual etme 'bu müftüdür' diye,

Rezil rüsvay eder seni, yok ki terbiye..