Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından ATO Congresium'da düzenlenen "İktidarının 16. Yılında AK Parti Sempozyumu"na katıldı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada ABD'nin peş peşe gelen saldırılarına değindi ve "Türkiye’ye yönelik açık bir ekonomik saldırı var. Eskiden bu işler daha örtülü dolaylı yollardan yapılırdı. Şimdi bodoslama şekilde üzerimize geliyorlar. Yapabileceğimiz iki şey var. Bunlardan biri ekonomik, diğeri siyasi tavırdır. " ifadelerini kullandı.
Erdoğan ayrıca ABD'ye boykot uygulanacağını açıkladı ve
"Amerika’nın elektronik ürünlerine biz boykot
uygulayacağız. Onların iPhone’u varsa öbür tarafta Samsung var.
Kendi ülkemize Venüs Vestel var. Biz bunları
uygulayacağız." dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
AK Parti ve AK Parti dönemini anlamanın bugünlerde çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Her alanda AK Parti'nin Türkiye'de gerçekleştirdiği büyük dönüşümün konuşacak olmasını çok önemli görüyorum. Bugün burada her biri çok değerli katılımcıların, yeni yaklaşımları, stratejileri ortaya koyacağına inanıyorum.Partimiz söz konusu olduğunda ifade ettiğim tespitimi tekrar hatırlatıyorum. AK Parti nevzuhur bir siyasi oluşum değildir. AK Parti'nin tarihi milletimizin tarihi kadar eskidir. Cumartesi günü yapacağımız kongremizde bu konuyu enine boyuna paylaşacağız. AK Parti'yi anlamak için önce Türkiye'yi ve Türk milletini anlamak gerekir.
AK PARTİ'Yİ DEĞİL, MİLLETİ YENEMEMENİN
HIRSI
Coğrafyasıyla, tarihiyle, kültürüyle, sevinciyle, hüznüyle bu
milleti anlamayan hiç kimse AK Parti’nin ne olduğunu, nereden
geldiğini, ne yaptığını, nereye gittiğini çözemez. AK Parti’nin
nasıl olup da iktidar olduğuna, girdiği her seçimden birinci
çıktığına akıl erdiremeyenlere tavsiyemiz bakış açılarını
değiştirmeleridir. Her yarışı kaybedenlerden bazılarının, işi
millete hakarete kadar vardırmaları aslında hiç de şuursuz bir
tepki değildir. bunlar geçmişte hem devletin imkanlarını tepe tepe
kullanmış, hem de milletimizin değerlerine inancına savaş açmış
faşist bir zihniyetin önümüzdeki temsilcileridir. Seçimden sonra
sergiledikleri tavırlar da AK Parti’yi değil milleti yenememiş
olmanın hırsından kaynaklanıyor. Bu kesim artık ülkemize ve
milletimize olan düşmanlıklarını, AK Parti’ye muhalefet örtüsü
altında gizleyemez hale geldi. Tüm bunları esasen hayırlı
gelişmeler olarak görüyorum. Türkiye tartışmaların, semboller
kodlarla değil açık yüreklilikle yapıldığı bir ülke olmalıdır.
BODOSLAMA BİR ŞEKİLDE ÜSTÜMÜZE
GELİYORLAR
Türkiye’ye yönelik açık bir ekonomik saldırı var. Eskiden
bu işler daha örtülü dolaylı yollardan yapılırdı. Şimdi bodoslama
şekilde üzerimize geliyorlar. Yapabileceğimiz iki şey var.
Bunlardan biri ekonomik, diğeri siyasi
tavırdır. Ekonominin gerektirdiği teknik
tedbirleri aldık, alıyoruz. Hazine ve maliye bakanlığımız ile tüm
ilgili kurumlarımız gece gündüz çalışıyorlar, çalışıyoruz. Biz de
tüm süreci yakından takip ediyoruz.Yapabileceğimiz ve bana göre
asıl önemli olan husus siyasi duruşumuzu sağlam tutmaktır.
İŞİN ARKASINDA BAŞKA NİYETLER VAR
Madem maruz kaldığımız saldırının ekonominin gerçek durumuyla
ilgisi yoktur, işin arkasında başka niyetler vardır. öyleyse bizim
de kendimizi buna göre konumlandırmamız gerekiyor. Bunları
söylerken, ekonomi alanında, cari açık faizler enflasyon başta
olmak üzere çözmemiz gereken bazı sorunlarımız olduğu gerçeğini
gözden ırak tutmuyoruz. Ama aynı zamanda ülkemizin uzun süredir,
gerçekten ekonomik gücüyle mütenasip olmayan bir konuma
yerleştirmeye çalıştığını da biliyoruz. Son saldırı bu haksızlığın
üzerine adeta dikenle gelinerek cilalı sözleri fiyakalı raporları,
caf caflı grafikleri anlamsız hale getirmiştir. Türkiye ismini
kapatıp ülkemizin ekonomi verilerini, yerli yabancı dost düşman
kime gösterirseniz gösterin ortada gariplik olduğunu
görecektir.
EKONOMİMİZ TIKIR TIKIR ÇALIŞIYOR, AVRUPA'NIN EN İYİSİYİZ
Dolar ülkemizin parası karşısında 4,8 seviyesinden nasıl oldu da 7’lere fırladı? 15 Temmuz sabahı 2,8 seviyesinde olan kurun iki yılda 4,8 seviyesine çıkmış olması dahi anlamsızken bu durumu nasıl izah edeceğiz? Ortada bir anormallik var mı diye baktığımızda gördüğümüz manzara şudur. Türkiye’nin 1994 ve 2001 krizinde, ülkemizde veya 10 yıl önceki mortgage krizinde olduğu gibi bankaları mı battı? Hayır. Bugün ülkemiz dünyadaki en sağlam bankacılık sistemlerinden birine sahiptir. Borçlarımızı tıkır tıkır ödediğimiz gibi, kamu borç stokunun ödemesi konusunda Avrupa'nın en iyisiyiz. Türkiye üretemez duruma mı düştü? Hayır. Hamdolsun ekonomimiz tıkır tıkır çalışıyor. İhracatta turizmde rekorlar kırdığımız dönemden geçiyoruz. Bir savaşa mı girdik? İşgale mi uğradık? Siyasi kaos mu yaşıyoruz? Hayır. Tam tersine kendi topraklarımızda da bölgede de huzurun güvenin teminatı bir ülke durumundayız.
ÜLKEMİZE YÖNELİK DAHA DERİN BİR OPERASYON VAR
Öyleyse bu soruna her zamanki klasik yaklaşım dışındaki bir
bakış açısıyla bakmak zorundayız. Bizim yaptığımız şu anda budur.
İşin ekonomi tarafının küresel boyutu olduğu açıkça ortadadır.
Amerika sadece ülkemizi değil, Çin’den Rusya’ya İran’dan Avrupa’ya
kadar pek çok yeri ekonomik bakımdan hedef almış durumda. Hemen
yanı başında Kanada’yı hedef almış durumdadır. Ama bu durum tek
başına ülkemizde yaşananları izaha yetmiyor. Demek ki ülkemize
yönelik daha derin bir operasyon var. Ekonomide geçtiğimiz 16 yılda
ülkemizi 3,5 kat büyütmekle sıçrama yaptık. Yine de dünyanın
toplamda 17’inci, satın alma paritesine göre 13’üncü büyük ekonomi
olmasının bu derece büyük husumete yol açması akla ve mantığa uygun
değildir.
TABİ Kİ KENDİMİZE GÜVENİYORUZ
Tabi ki kendimize güveniyoruz. Bu noktada kendimize inancımız
var. Ama eksiklerimizi de gayet iyi biliyoruz. AK Parti döneminde
en önemli değişim, devletimizle milletimizi barıştırarak, ülkemizin
gücünü ekonomide kat ettiği mesafenin çok ileri bir yere taşıması
olmasıdır. sanıyoruz birileri bu durumu kabullenemiyor. Rahatsızlık
burada. Bunlar sahada bize istediklerini yaptıramayınca, ekonomiyi
de bir silah olarak kullanmaktan çekinmiyorlar. Ekonomiyle ilgili
kararlarımızı bu derece soğuk kanlı almamızın sebebi işte bu arka
plandır.
BİZ SİZİNLE ORTAK DEĞİL MİYİZ, NE YAPMAYA
ÇALIŞIYORSUNUZ?
Ya biz sizinle stratejik ortak değil miyiz? Somali’de beraber
olmadık mı? Afganistan’da herkes bir tarafa dağılırken orada
beraber olmadık mı? Kosova’da beraber olmadık mı? Peki bu
yaptığınız nedir? Ne yapmak istiyorsunuz? Nereye varmak
istiyorsunuz? Ama şunu bilmeniz lazım. Bu milletin karakteri sağa
sola savrulan bir karakter değildir.Ha şunu da söyleyeyim.
Yaşadığımız sürecin bize bir maliyeti vardır. Ama operasyonları
gerçekleştirenlere de bir maliyeti olduğu şüphesiz. Zira Türk
milleti istiklali ve istikbali söz konusu olduğunda, canıyla
malıyla tüm varlığıyla ortaya koyacağını defaatle göstermiştir. 15
Temmuz bunun en son, en çarpıcı örneğidir. Dün siyasi özgürlüğümüzü
birbirimize kenetlenip çıplak ellerimizle darbecilerin silahına
galabe çalarak korumuştur. Bugün ekonomik özgürlüğümüzü
imkanlarımızı seferber ederek koruyacağız.
İŞ DÜNYASINA UYARI: ÇOK CİDDİ YANLIŞ
YAPARSINIZ
Buradan iş dünyamıza sesleniyorum. Ekonomik tetikçilere vereceğimiz en güzel cevap, işimize dört elle sarılmak olacaktır. Daha çok üreteceğiz, daha çok ihraç edeceğiz. Depoları kilitlemenin anlamı yok. İhraç, ihraç, ihraç. Üretimi askıya alalım… Çok ciddi yanlış yaparsınız. Üretim, üretim, üretim; yola devam. Daha çok istihdam oluşturacağız, daha çok ter dökeceğiz. Dışarıdan dövizle aldığımız ürünün daha iyisini, daha kalitelisini üretip biz dışarıya satacağız.
ABD'NİN ELEKTRONİK ÜRÜNLERİNE
BOYKOT
Amerika’nın elektronik ürünlerine biz boykot uygulayacağız.
Onların iPhone’u varsa öbür tarafta Samsung var. Kendi ülkemize
Venüs Vestel var. Biz bunları uygulayacağız.Ne yaptığımızı ne
yapacağımızı anlasınlar. Dolayısıyla biz kendimize yeteceğiz.
Olmayanı da üreteceğiz. Dışarıya para verip yaptırdığımız her işin
daha güzelini yapıp, biz dışarıya servis edeceğiz. Bu millet
bunları yapmaya muktedirdir. Biz
İHA’ları ABD’den istediğimiz zaman ne diyorlardı? “Kongre izin
vermiyor” Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Şimdi bunları biz
üretiyor muyuz? Üretiyoruz. Sıkıntımız yok. Hem de istediğimiz
kadar üretiyoruz. Şimdi de ihraca başlıyoruz, mesele bu.
YATIRIMLARIMIZA ARA VERMEYECEĞİZ
Bu millet onlar gibi bakan değil, kazan-kazan esasına göre hareket eden bir millettir. Ham maddede, yarı mamule, mamulden yüksek teknolojiye, yüksek teknolojiden tasarıma doğru işlerimizi geliştireceğiz. Fabrikalarımızı fazla çalıştıracağız, yatırımlarımıza ara vermeyeceğiz. Dünya kazan biz kepçe daha çok dolaşacağız.
Şimdi bu hafta içinde Batıda uluslararası camiada birçok yapacağımız görüşmeler olacak. Hazine ve Maliye Bakanımız şu anda bazı ülkeleri dolaşıyor. Biz aynı şekilde telefonla irtibatlarımızı kuruyoruz, kurmaya devam edeceğiz. Sağ olsun batıdan dostlar arıyorlar, onlarla görüşüyoruz. Ve Türkiye’de bir araya gelmenin gayretleri içerisindeyiz. Onlarla bir araya geleceğiz ve dayanışmamızı bu şekilde sürdüreceğiz.
İMKANI OLANLARA SESLENİYORUM...
Ülkemize yatırım yapmayı düşünenleri daha çok teşvik edeceğiz. İmkanı olanlara sesleniyorum, kaynakları dışarıdan içeriye doğru akıtacağız. Bunları başardığımızda önümüze konan engellerin birer birer devrildiğini, yazılan senaryoların yırtıldığını göreceğiz. Millet olarak bunu daha önce defalarca başardık. Çanakkale’de başardık, İstiklal Harbi’nde başardık, Menderes ile başardık. Özal ile başardık. AK Parti ile 16 yılda başardık mı? Başardık. İnşallah bu defa da başaracağız.