Mikrodünya apayrı, gözle göremediğimiz, sırlarla dolu muhteşem bir dünya. Bu dünyada küçücük canlılar bir araya gelirler, koloniler kurarlar, ortak yaşamlar sürerler, umulmadık savunma sistemleri geliştirirler, karar verir, plan yaparlar ve müthiş bir şekilde organize olurlar. Bütün bu olaylar gerçekleşirken insanların bundan haberi bile olmaz.

Peki bir mikro canlının nasıl hızlı yayıldığını biliyor musunuz? Yapılan bir araştırmaya göre bir çiftlik toprağının 0,5 hektarlık bir alanında yaklaşık olarak birkaç ton canlı bakteri, yaklaşık 1 ton mantar, 100 kg. tek hücreli protozoan hayvanı, yaklaşık 50 kg. maya ve aynı miktarda alg (suyosunu) olduğu hesaplanmıştır.1

Bu canlıların ne kadar kompleks yapılara sahip olduklarını bilmek de çok önemli. Çünkü Darwin evrim teorisini ortaya atarken bu gerçeğin bilincinde değildi. Daha elektron mikroskobu icad edilmediği için kendisi mikrodünyanın muhteşem komplekstikteki canlılarıyla tanışmamıştı. Eğer tanışıp hücrenin, DNA’nın ve proteinin indirgenemez komplekslikteki yapılarını görseydi, o zaman bu teoriyi ortaya atamazdı.

20. yüzyılda Darwin’in öne sürdüğü evrim teorisi işte böyle çürük temeller üzerine kurulmuştu. Bu yüzden de bilim 21. Yüzyılda bu köhne teoriyi iyice açmaza soktu. Bakın Cambridge Üniversitesi'nden İngiliz Matematikçi Ve Astronom Prof. Fred Hoyle evrim teorisinin kabul ediliş nedenini nasıl açıklıyor:

Aslında, yaşamın akıl sahibi bir varlık tarafından meydana getirildiği o kadar açıktır ki, insan bu açık gerçeğin neden yaygın olarak kabul edilmediğini merak etmektedir. Bunun (kabul edilmeyişin) nedeni, bilimsel değil, psikolojiktir.2

Mikrodünya aleminin bir üyesi olan bakteriler hakkında biraz bilgi verirsek, bakteriler bitkilerden ve hayvanlardan farklı olarak hızlı çoğalan ve biyokimyasal etkileri bakımından canlılar aleminin dengesini sağlamada çok büyük önem taşıyan bir grubu oluştururlar. Bakterilerin sahip oldukları özelliklerin büyük bir kısmı halen bilinmemektedir. Çünkü bu canlıların boyutları (0,001 mm. civarı) iç yapılarının gerektiği gibi incelenmesini imkansız kılacak kadar küçüktür. Bakteriler, evrimcilerin arzu ettikleri gibi, ilkel bir yapıya değil, aşamalı bir evrimin olmadığını kanıtlayan kompleks yapılara sahiptirler. Hemen hemen her yerde yaşayabilirler, bu nedenle de herhangi bir tür organizmadan çok daha fazla sayıdadırlar. Bu canlılar dünyanın en fazla sayıdaki üyeleridir. Tüm ekosistem, bakterilerin faaliyetlerine bağlıdır ve bakteriler insan yaşamını da pek çok şekilde etkilerler.3

Günümüzde bilim adamları su ve çamur birikintileri içinde yaşayan bakterileri örnek alarak nano ölçekte manyetik parçacıklar yapmayı ve başta tıp olmak üzere pek çok alanda bunları kullanmayı planlıyorlar. Bu bakterilerin yönlerini nasıl bulduğunu araştıran bilim adamları, bakterilerin proteinleri kullanarak mıknatıslık özelliği olan mineraller (manyetit) ürettiklerini ortaya koydular.

50 nanometre (metrenin milyarda biri) büyüklüğünde olan ve elmas gibi düzgün bir kristal yapıya sahip olan bu manyetitler bir sıra halinde yanyana dizilmekte ve adeta bir biyolojik pusula oluşturarak canlının yön bulmasını sağlamaktadır. Bir bakterinin proteini kullanarak manyetit meydana getirebilmesi için, beyni dahi olmayan bu organizamanın proteinin ne olduğunu, proteinin yapısının içeriğini, proteinin nasıl meydana getirileceğini, mıknatıs özelliğinin ne demek olduğunu, mıknatıslık özelliği olan mineralin nasıl yapılacağını biliyor olması gerekir.

Gözle dahi görülmeyen bir canlının sahip olduğu bu bilgiyi, milyarlarca dolar yatırım yapılarak inşa edilen laboratuvarlarda, son derece gelişmiş aletler kullanarak elde etmeye çalışanların, bu durumdaki olağanüstülüğü fark edebilmeleri gerekir. Allah bir tek bakteride dahi, insanların yaratılış gerçeğini görebilmeleri için birçok delil meydana getirmektedir. Ön yargısız olarak bakanlar, gördüklerini akıl ve vicdanlarıyla değerlendirenler için bu deliller elbette çok değerlidir: Tüm evren eşsiz sanat, üstün akıl, büyük güç ve kudret sahibi olan Allah'ın eseridir.

Hamd, göklerde ve yerde olanların tümü kendisine ait olan Allah'ındır; ahirette de hamd O'nundur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, haber alandır. Yerin içine gireni, ondan çıkanı; gökten ineni ve oraya çıkanı bilir. O, esirgeyendir, bağışlayandır. (Sebe Suresi, 1-2)

Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Şüphesiz Allah, Gani (hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmayan)dır, Hamid (hamd da yalnızca O'na ait)tir. Eğer yeryüzündeki ağaçların tümü kalem ve deniz de -onun ardından yedi deniz daha eklenerek- (mürekkep) olsa, yine de Allah'ın kelimeleri (yazmakla) tükenmez. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Lokman Suresi, 26-27)

Kaynaklar:

1.http://www.icr.org /pubs/imp/imp-144.htm.

2.Fred Hoyle-Chandra Wickramasinghe, Evolution Space, New York, Simon & Schuster, 1984, s.130

3.L.M.Prescott- J.P.Harley- D.A.Klein, Microbiology, McGrawHill, International, 1999, sf. 13