22 Şubat 2015 Pazar sabahı "Şah Fırat Harekâtı"yla uyandık...

Mehmetçik, biri Suriye Eşmesinde ve diğeri de Süleyman Şah Türbesinde olmak üzere eş zamanlı iki harekât düzenleyerek aziz ceddimiz Süleyman Şah'ı, mübarek Bayrağımızı, orada nöbet tutan yiğit askerlerimizi ve türbedeki muhterem hatıraları alıp gelmiştir.

Harekâtı sağa-sola çekecek olanlar haksızlık yapmış olurlar. Bölgede iç harp var. Suriye'de devlet kalmamış. Terör örgütleri kol gezmekte. Baas rejimi bizzat DAEŞ'i kullanıyor. Bu örgüt selefi-vehhabi olduğu için türbe ve mezara ve buralara yapılan ziyaretlere karşı. Bunu şirk ve putperestlik saymakta. Hem bu ideolojisinden ve hem de Türkiye'ye besledikleri husumetten dolayı Süleyman Şah Türbesini bir hayli zamandır hedef seçmişlerdi. Tehdit ve tehlike çok artmış olmalı ki devlet bir aydan beri hazırlık içindeymiş. Eğit-Donat anlaşmasına duydukları tepkiyi de hesaba katmak gerekir. Bu harekâtın yapılmasıyla IŞİD ve Esed'in elinden bir tehdit unsuru alındı. Harekât yapılmakla üçüncü devletler ve ajan faaliyetlerinin Türkiye'yi Suriye kargaşasına çekmek için yapabilecekleri bir oyun da bozulmuş oldu.
Harekât, kendi yazılımımız, kendi imalatımız hava araçları ve tanklarla gerçekleştirildi. Artık ortada M 5 piyade tüfeğini bile ithal eden ve bir harpte Mehmetçik hariç her şeyin yabancı malı olduğu bir Türkiye yok. Bu harekât fevkalade bir tatbikat olmuştur.

Harekâtın sevk ve idaresi gayet muntazamdır. Başkomutan Erdoğan, İstanbul'dan ve Başbakan Davutoğlu, Genelkurmay Savaş Karargâhında Genelkurmay Başkanı Özel ile birlikte her iki merkezdeki operasyonu uydu vasıtasıyla görerek yönetmişlerdir.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun harekâtı açıklarken kullandığı dil ve üslup son derecede yerli ve milliydi. Mânevi değerleri hazmetmiş ve tarih şuurunun idrakindeki bir devlet adamı olarak konuştu. O konuşurken Genelkurmay Başkanı sn Necdet Özel, yanında tam bir askerî terbiye ile hazırolda duruyordu. Diğer yanındaysa Milli Savunma Bakanı sn İsmet Yılmaz aynı duruştaydı. Bu, değerlerin yerine oturduğu bir Büyük Türkiye manzarasıydı.
Hafızalar hemen nisyan ile malul olmamalı.

Bu kaçıncı kansız, kayıpsız ve ihtilafsız başarılı operasyondur? Libya'dan 32 bin vatandaşımız ânında tahliye edilip vatana kavuşturuldu. Musul'da IŞİD adlı kan dökmede emsalsiz bir örgütün elindeki elçilik personelimiz, hiç birinin kılına halel gelmeden evlerine getirildiler. Ve üçüncü olarak da Süleyman Şah, Bayrağımız, askerimiz ve şerefimiz kurtarıldı. Aynı sabah uyandığımızda türbe tahrip edilmiş, bayrak yakılmış, askerlerimiz katledilmiş haberiyle uyanmak da vardı.
Suriye'de beynelmilel hukuka dayalı olarak 10 dönümlük bir vatan bahçemiz bulunmakta. Bu bahçede ulu atamız Süleyman Şah medfundur. Daha evvel farklı sebeplerle nakl-i kubur yapılmıştı. Bu defa da yapıldı. Nakil yapılırken Mehmetçik bir yanda bayrak indiriyor, yine Suriye toprağındaki Eşme'de kurulan yeni vatan bahçesinde de aynı ânda Bayrak yükseliyordu. Kabir açılırken Kur'an-ı kerim tilavet ediliyordu. Şimdi aslına dönen ordumuz dünden daha güçlüdür.

Bütün bunları görmeyip de küçük politik çıkarlar uğruna harekâtı küçültmeye kalkanlar, şüphesiz ki kendilerini küçültürler.