- Hocam ben uzun yıllardır Almanya’da çalışıyorum. Burada az çok maddi birikim sahibi olduk. Birikimimizi Alman bankasına koyup onlara para kazandırmak yerine, kendi memleketimizde hem maddi hem manevi kazanca vesile olması için yerli sermaye şirketlere kar payı ortağı olduk. İyi kar payı verildi. Daha varsa getirin denildi. Öteden beri bazı kardeşlerimiz “Burası Dar’ul Harptir, bankasına para yatırılsa faizi haram olmaz” derlerdi. Biz de büyüklerimize sorduk. - Eğer %3-5 ile Alman bankasından kredi çekip, kendi şirketimizde %10-20 kar payına çevirebiliyorsanız olur dediler. Bu sefer kredi çektik kar payına yatırdık. Hem kendi şirketimize destek oluyoruz hem de kazanç oluyor. Ama benim içime sinmeyen bir şeyler var. Sizce yaptığımız doğru mu?

Soru üzerine merhum Timurtaş hocayla aralarında şöyle bir konuşma geçer.

- Kaç yıl oldu Almanya’ya geleli?

- 30 yıl oldu hocam.

- Peki 30 yıl önce buraya sınırı gizlice geçerek ve yanında mühimmat, silah vb. harp eşyası ile mi Almanya’ya geldin?

- Aman hocam olur mu, anlaşmalı işçiyiz biz, pasaport elimizde, kalacak yerimiz, işimiz hazırdı biz gelirken.

- Yani harbe değil çalışmaya geldiniz öyle mi? Peki siz geldikten sonra Alman hükümeti size karşı değişti mi? Mesela dininize saldırdı, evinizi bastı, içeri aldı yahut işkence mi etti? Yahut haklarınızı mı gasp etti mesela, hastaneye almadı ya da adliyesine işiniz düştüğünde zulme mi uğradınız?

- Yok hocam bizim çalışma iznimiz ve sosyal güvenliğimiz var. Sistem adil çalışır burada.

“ Peki o zaman nasıl oluyor da burası harp memleketi, yani savaşılan ülke oluyor efendi? Nasıl oluyor da sen eline çakı bile almamışken güya savaşta oluyorsun da faiz almak helal oluyor? Buna nasıl inandınız? Bu görüşle nasıl amel ettiniz?

Konuşmadan hemen bir iki gün sonra merhum bir siyasetçimizle aynı soyadını taşıyan bir beyefendi Timurtaş Hoca ile irtibata geçer. Kendisiyle görüşür ve bu konularda ikna etmeye çalışırsa da merhum doğru bildiğinden taviz vermez. Gerekçeler hep aynıdır. Birçok hayra vesile olan ve bize ait olan bu ticari kurumlar zordadır. Kurtarılmaları lazımdır. Bu bir savaştır. Savaşta bazı yasaklar mubahtır!

Şimdi yıllar geçti ama kulağımıza öyle şeyler geliyor ki Allah vermesin adeta aynı film tekrar gösterime girmiş gibi görünüyor. Hayırlı hizmetlerin devam etmesi adına, sıkıntıda olan, kurtarılması lazım gelen bir kurum için bankalardan faizle kredi çekildiği ve o kuruma yatırıldığı söylenmekte. İnşaAllah doğru değildir.

Değerli kardeşler, ey arkadaşlar. Daha önce bu hataya düşüldü. İnsanımız hem maddi hem manevi kayba uğradı. Günaha ortak olundu. Böyle bir şeyin aklen ve dinen fetvası olmaz. Sözde Mecelle hükümlerine dayandırılıp “ Zaruretler yasak olan şeyleri mübah (mümkün) kılar denilse de itibar etmeyiniz.

Önceki dönemde yapılan benzeri yanlışlıklar bünyede ciddi kırılmalara sebep olmuş ve belki de dini kavramların ardına sığınılarak hata işlenmesi Rabbimizin cezalandırmasını getirmişti. O dönem günübirlik ihtiyaçları görmek için bu kavramların ardına sığınan kişi ve kurumlardan şimdi eser yok. Unutmayalım, geçmişten ders çıkarmayanlar madden ve manen kaybederler.