ARTIK kendimize zulmetme hâlinden çıkmamız gerekiyor. Zira mübarek Ramazan ayını resmen yarıladık. Dolduk, taştık.

Duygularımızı tarttık, düşüncelerimizi elemeye tabi tuttuk ve fiillerimizde düzeltmeler yaptık diyebilmeliyiz.

Kısacası zaleme fiilinden çıkmamız gerek.

AHLÂK-I HASENE erlerinin hayatlarının her anında en dikkat ettikleri husus zaleme fiilinin içine girmemektir.  En kaygı duydukları mesele budur.

Zaleme fiilini o kadar önemserler ki, bu fiilin yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de farklı şekillerde nasıl kullanıldığını öğrenip anlayamaya çalışırlar.

Anlaşılmayan şey hayata taşınamaz çünkü. İşlerlik kazanamaz.

Sadece dillerde dolanıp durmaktan öteye bir anlam taşımaz.

Bu sebeple karanlık gecenin başlangıcı olan zalâmı kalplerinin nuruyla aydınlatarak kulluğun gereğini en iyi şekilde ifa etmek için çabalarlar.

Hele de bugünlerde…

GÜZEL ahlak yolcuları açısından cehalet zulümdür örneğin.

Cehaletin cehenneminden azat olmak için gerçek kanıtlara yani vahye dayalı ilmin peşine samimiyetle düşerler. Malumatlarla yetinmezler. Kulaktan dolma hakikat kılığına girmiş hokkabazlıklara itibar etmezler.

Cehaletin çıktısı olan şirkten uzak dururlar.

Fasık olmaktan kaçınırlar. Dolayısıyla imanlarını muhafaza ederler. Ahitlerini bozmazlar. Sözleşmelerinin gereğini sonuna kadar yerine getirirler.

Kabul etmek gerekir ki, bu yine gerçek bir ilimle ancak yerine getirilebilir.

Buna bağlı olarak vahyin verisine dayanarak Hz. Âdem’i anlamaya çalışırlar. Hz. Musa’nın kıssasını idrak etmek için çabalarlar. Hz. Yunus aleyhisselamın hikâyesini özümsemek için ciddi bir çaba sarf ederler.

Yine aynı dikkat, aynı heyecan ve özveriyle Ad kavmini ele alırlar. Semud kavminin niteliklerini masaya yatırırlar. Medyen kavmini incelerler. Sebe kavmini ve özellikle şımarıklıkları ve dünyaya çektirdikleri acılar sebebiyle İsrailoğullarının tüm niteliklerini kavramaya vakit ayırırlar.

Bunu niçin yaparlar?

Adaletsizliğe düşmemek, zulme bulaşmamak ve eğer bulaşılması bu veriler üzerinden çıkış yollarını bulmak için yaparlar.

Emre itaat etmemenin sonuçlarını görmek için yaparlar.

Yasaklara meyletmenin acı meyvelerinin neler olduğunu idrak etmek için yaparlar.

İnançlarını şirkle boğmamak için kendilerini buna mecbur görürler.

Kendilerine zulmetmemek için yine bu gayret çok önemlidir.

Kibirden kaçınmak için bu örnekler yol açıcıdır.

Sınırı aşmama hususunda bu misaller çok canlıdır ve istikâmet belirleyicidir.

Nankörlükten uzak durmak, öfkeye kapılmamak, kin gitmemek, intikam peşinde olmamak, bencilliğin yakan deresine yuvarlanmamak, zorbalığa yeltenmemek, gereksiz korkuların kıskacına düşmemek için yaparlar.

EY HAKİKAT yolunun kendini zulümden arındırmak isteyen bahtlı yolcusu.

Zulmün her türünden uzak durmalısın.

Ne kendine ne de başkalarına zulmetmemelisin.

Kendini gerçekleştirmemenin, yeteneklerini açığa çıkarmamanın da zulüm olduğunu aklından çıkarmamalısın. Başkalarının öne çıkan yanlarını bastırıp yok etme düşüncesinin seni zulme taşıyabileceğini de hesaba katmalısın.

Zalimin zulmüne duyarsız kalmanın yine en büyük zulümlerden olduğunu unutmamalısın.

Masumiyet perdesi altında kurban psikolojisine bürünerek zalimin zulmetme iştahını kabartmanın da zulme ortak olmak olacağını da hatırda her daim tutmalısın.

Eğer güzel ahlak ile erdem yolculuğunu sahih bir çizgiye oturtmak istiyorsan Kur’an’ın bu husustaki verilerini bir bütünlük içinde tüm bağlamlarıyla ele alıp anlamalı ve Sevgili Nebi’mizin bu husustaki uygulamalarını şaşmaz örnek olarak izlemelisin.

Zaleme fiiline yakalanmamak ancak böyle mümkün olur zira.

Ve bu ay bunun için iyi bir fırsat.

Ya Selam.