KUR’AN-I KERİM yapısal bir metindir. Kurucudur. Yapılandırıcıdır.

Yüce Rabbimiz Fahr-i Kâinat Efendimiz aracılığı ile bizlere vahyi ikram etmiştir.

Rahmetinin sonsuzluğunun bir gereği olarak biz fanilere ebedi yapılanma imkânı sunmaktadır.

Peki, öğrencisi olmaya, kendimizi vahyin yapılandırmasına açmaya karar verebildik mi?

Sekizinci gününü yaşadığımız şu Ramazan’ın verimli günlerinde daha fazla geç kalmamalıyız.

AHLÂK-I HASENE erleri kurucu metnin yapısallığını iyi kavramış olan kişiler arasından çıkar.

Bunu bilmek, idrak etmek mühim ancak kâfi değildir.

Güzel ahlak yolunun yolcuları aynı zamanda bu yapısal metne kendisini imha ve inşa için açarlar.

Öncelik imhadadır.

Evvele düşünce, fikir, anlayış ve inanç alanlarında yanlış yapılandırılmış ve mânâmızı bozan ne kadar husus varsa hepsi teker teker ele alınmalıdır.

Yapı analizi ciddiyetle yapılmalıdır.

Tespit edilen yanlış malzemeler eğer ıslah edilemeyecek bir noktadaysa şu günlerde acilen imha edilmelidir.

MÂNEVİ bünyemizi saran ve imanımızı tutsak etmiş hastalıklar konusunda merhamet gösterilemez.

Güzel ahlak yolcuları bakımından bu şefkat değildir. Bu kılığa bürünmüş bir marazdır.

Bu sebeple onlara tevhit neşteri vurmak mecburidir.

İşte işin bu safhası da inşa eylemine geçmek demektir.

İmha edilmesi gereken yapısal sorunları gideremediğimiz müddetçe inşa faaliyetine başlayamayız.

Başlamış gibi yapmak ise netice vermez.

Hayırlı sonuçlara götürmez.

Kişinin kendini kandırmasından başka bir şey olmadığından yüksek erdem yolcuları bu hususta aşırı derecede hassasiyet gösterirler.

AHLÂK-I HASENE yolcuları vahyin yapısalcı bir metin olduğunu bilir.

Dönüştürücü bir hitap olduğu hususunda zerre kadar bile olsa kalbinde tereddüt barındırmaz.

Yapısalcı olan bu kurucu metne sadece ezberlemek için yönelmez.

Hazreti Âdem’den beri insanlığı ilahi vahyin nasıl dönüştürdüğünü bildiğinden meseleye buradan bakar.

Nebi’lerin getirdikleri bu metni önce kendi üzerlerine tatbik ederek nasıl değişip dönüştüklerine şahitlik eder.

Dolayısıyla bu yapısalcı metnin önüne başka şeyler için değil esasen değişmek, dönüşmek için oturur.

Bu sebeple onlara daha fazla tesir eder.

Zira takva denilen sorumluluk bilincini kuşanarak, aklını sürekli işlek ve kalbini açık tutarak Kur’an-ı Kerim’in önünde diz çöker.

Değişmek ister. Dönüşmek diler. Kendini analiz eder.

Yüzleşmekten kaçınmaz.

Tövbe eder.

İşte bunlar Kur’an’ın yapısalcı bir metin yani imha ve inşa edici bir ilahi buyruklar manzumesi olduğunu kabul etmenin sağlıklı bir sonucudur.

EY HAKİKAT yolunun kendini yapısal metne dürüstçe arz eden değişime açık yolcusu!

Durma ve ilerle.

İmha edilmesi gereken hususlarda lüzumsuz bir muhafazakârlığa yenik düşme.

Yıllarca biriktirdiğin yanlışlara sahip çıkma ayıbını yüklenme.

Yıkılması gereken yanlarını yıkıma tabi tutmadan inşa edilmesi gereken taraflarını inşa edemeyeceğini bir an bile olsa aklından çıkarma.

Kur’an-ı Kerim’in sahih bir mümini olarak Onun imha ve inşa edici özelliğini bilmiyorsan öğrenmelisin.

Biliyorsan bunu güçlendirmeli ve vahiyle yüzleşmekten kaçınmamalısın.

Rabbimizin nehiyleri ile kurtulman gereken yanlarını imha edip, emirleri ile de inşa faaliyetine girişmelisin.

Ki, güzel ahlak yolunun kendisini güzelleştirmeye azimli bir yolcusu ve yapısal metnin kendini değiştirip dönüştürmeye aday samimi bir öğrencisi olabilesin.

Ve mübarek Ramazan’ı doğru ihya edenler arasına katılabilesin.

Ya Selam.