Bugün dünyada iyi, vasıflı, güçlü istisnâî nadir Müslümanlar var ama hem yeterli miktarda değiller, hem de bir kenara itilmişler. Malum ya, kötü para iyi parayı piyasadan kovarmış…

Müslümanların işleri iyi, vasıflı, güçlü Müslümanların eline verilmeyince işler düzelmez.

Müslümanlar kaç kategoriyle ayrılır:

1. İyi, vasıflı, güçlü, olgun Müslümanlar.

2. Sıradan orta Müslümanlar.

3. Kalitesiz Müslümanlar.

4. Muhammed Sabir’in, Hophopnâme’sinde, “A gardaş harda bir Müselman görsem gorhirem…” dediği karpuz gibi dışları yeşil içleri kızıl o biçim tipler.

İyi Müslüman Müslümanların meleğidir… Kötü Müslüman’ın kurdudur…

İyi Müslüman yalan söylemez, iftira atmaz, gıybet etmez, kardeşinin kuyusunu kazmaz… Kötüsü bunların hepsini yapar.

İyi Müslüman rüşvet almaz, riba muamelesi yapmaz, zina etmez.

İyi Müslüman parayı put edinmez, para için her haltı yemez.

İyi Müslüman fitne fesat çıkartmaz… Kötü Müslüman fitne fesat çıkartır.

İyi Müslüman itikadını tashih eder, namazı kılar, zekâtı Kur’an’a ve Sünnete göre dağıtır.

İyi Müslüman hâdimdir (Hizmet eder), kötü Müslüman (yumuşak h ile) hâdimdir, hedm eder, yıkar.

İyi Müslüman nefs-i emmaresi ve gerektiği zaman küffar ile cihad eden gerçek bir mücahittir. Kötü Müslüman önceleri mücahitlik postuna bürünür, sonra müteahhid olur malı götürür.

İyi Müslüman Allah rızası için din yolunda malını canını verir; kötü Müslüman din Kur’an mukaddesat diyerek mal para toplar, zengin olur.

İyi Müslüman âlim ve ariftir. Kötüsü gönüllü, muannid ve müzmin cahildir.

İyi Müslüman kerim ve cömert, kötüsü cimridir.

Bir İslam toplumu yeterli miktarda iyi, vasıflı, güçlü, olgun Müslümanlar yetiştiremiyorsa ve işleri bunların eline veremiyorsa iflah olmaz, necat bulmaz, yücelmez, kurtulmaz, izzete kavuşmaz.

Böyle Müslümanlar cami binalarıyla, şadırvanlarla, hoparlörlerle, kalorifer ve klimalarla yetiştirilemez. Bunlar için hakikî İslam mektep ve medreseleri gerekir.

Paşa büstlü, Paşa resimli, Paşa Beyannameli okullarda böyle Müslümanlar yetişmez.

Lâdini Latin yazısıyla iyi Müslüman yetişmez.

Zaten birileri iyi, vasıflı, güçlü, olgun Müslüman istemiyor; light, ılımlı, BOP’çu, Fazlurrahmancı, Mutezilî, seküler, ucuz, Şeriatsız cihadsız içi boş Müslüman istiyor. Onlarla ne köy olur, ne kasaba.

Hem Tağut’u, Deccalları, kezzabları, Nemrud’u, Firavunu, Hamanı sevecek ve benimseyecek, hem de iyi Müslüman olacak… Zehi gaflet!..

İyi, vasıflı, güçlü, kâmil, muhlis, fedakar, mücahid, firasetli, geniş ufuklu, bilge Müslümanlar yetiştirip, Ümmetin işlerini bunların ellerine veremezsek geleceğimiz çok karanlıktır.

(Yazılarımdan hoşlanmayan, tedirgin olan birine hürmetlerimi sunar ve okumamasını istirham ederim…)



• (İkinci yazı)

Ali İlbey’i Tebrik

Aşağıda başlıklarını verdiğim üç yazısı dolayısıyla Ali İlbey beyefendiyi tebrik ediyorum.

1. Latin harflerine Türk Harfleri demek Türk’e hakarettir.

2. Harf inkılâbı kara bir gün, mâtem günüdür.

3. Harf inkılâbı köpekleştirme değilse nedir?

Bu yazıları habervaktim sitesinde okumanızı tavsiye ederim.

Türkiye’nin, milletimizin millî ve dinî yazısı olan Kur’an-İslam yazısını savunmakla Ali İlbey şeref kazanmış, şerefine şeref eklemiştir.

Latin ve (Bediüzzaman’ın dediği gibi) lâdinî alfabenin kabulü, Kur’an’a hıyanettir. Hiçbir Müslüman bu “inkilabı” beğenemez, övemez, destekleyemez.

Latin harflerinin kolaylığı iddiası boş ve koftur. Kolay alfabeler ilerletmez, aksine zekayı tembelleştirir, körleştirir, geriletir.

Japonlar, yazıları çok zor, çok çetrefil, çok karışık olduğu için ilerlemiştir. Çin de…

Türkiye’nin, Ortadoğu’nun Japonyası olamamasında Latin harflerinin büyük olumsuz rolü, kösteklemesi olmuştur.

Latin harfleri kültürümüzün, millî kimliğimizin, millî medeniyetimizin belini kırmış, korkunç bir kopukluğa ve bugünkü kültür yozluğuna ve erozyonuna sebebiyet vermiştir.

Avram Galanti gibi Musevî dinine mensup haysiyetli ve insaflı bir ilim adamı bile “Arabî Harfleri Terakkimize Mâni Değildir” başlıklı bir kitap yazarak İslam Kur’an harflerini savunmuştur.

Yahudi İbranî yazısını, Elen Grek alfabesini, Çinli Çin yazısını, Hıristiyan Latin yazısını; Müslüman da İslam ve Kur’an yazısını sever ve destekler.

Champollion, bileni okuyanı anlayanı kalmamış hiyeroglif yazısını ve eski Mısır lisanını çözmüştü. Bugünkü Müslümanlar da, bileni okuyanı bulunan Osmanlıcayı elbette okuyup yazacaklardır, buna mecburdurlar, bu vazifeyi yerine getirmezlerse kültür açısından intihar etmiş olurlar.

Öğrenmek konusunda hiçbir yazı hiyeroglif yazısı kadar zor olamaz…

Elimde imkan olsa, hem İslam yazısıyla, hem Latin yazısıyla tedrisat yapacak (eğitim verecek) gerçek bir “İslam Mektebi” açarım.

Osmanlıcanın militan ve holigan düşmanları yobaz gericilerdir.

Osmanlıca öğrenen Müslümanlar, bu yazıyla faydalı kitaplar yazılar okudukları takdirde daha bilgili, daha nurlu, daha kültürlü olacaklardır.

Türkiye Müslümanlarının Osmanlıca haftalık bir gazete, Osmanlıca aylık bir dergi ve Osmanlıca kitaplar yayınlamaları gerekir. Bu yayınlar ticaret ve bezirgânlık amacı ile yapılmamalı, öncelikle İslam kültürüne hizmet niyetiyle yapılmalıdır.

Osmanlıca öğrenmeyi, öğretmeyi, millî-dinî yazımızı teşvik etmeyi, desteklemeyi, savunmayı bir kültür cihadı olarak görüyorum.

Bu konuda olumlu makaleler yazan, çalışmalar yapan, hizmet veren herkesi tebrik ediyorum.

Bilhassa Hayret Vakfı’nın ihlâslı ve fedakâr hizmetkârlarına teşekkür ediyorum.

Osmanlıca eski yazı değil, eskimez Kur’an yazısıdır.

Kur’an’a, Kur’an ahkamına, Kur’an kültür ve medeniyetine, Kur’an yazısına hizmet eden aziz olur; bunları tahkir, tahfif ve tezyif eden zelil ve rezil olur.