RAMAZAN ayı bunun için en iyi uygulama alanıdır. Kendimizi test etme, revize etme, eksiğimizi giderip fazlamızı bulayabileceğimiz bir aydır.

Müslüman olmayı ve mü’min kalmayı ciddiye alanlar net olmalıdırlar.

Niyetleri sahih olmalı ki gereği yapılabilsin.

O halde bu güzel ve bereketli iklimde salihun ve amirun olmalısın.

AHLÂK-I HASENE erleri hayatlarının her anında ve hususiyle bu ay salihun ve amirun olmak için gayret ederler.

Bu onların güzel ahlak yolundaki en önemli istikâmetleridir.

Bu iki özelliğin evveli salihun yani salih kimselerden olmaktır.

Günahkâr olmaktan alabildiğine kaçmak, kaçınmaktır.

İyi davranış sahiplerden olmak ve bunu sürdürmek elbette kolay değildir ancak imkânsız da değildir.

Gayret ister.

Sabır ve sebatı içinde barındırır.

Hayata yetkin olmayı gerektirir.

YAPMAMIZ gereken neyin doğru, neyin yanlış olduğunu vahiy ve sevgili peygamberimiz üzerinden belirleyerek marufu sahih bir şekilde tespit etmek ve toplum yaşayışında barışı tesis etme cehdidir.

Güzel ahlak yolcusu burada hedefi tam tutturabilmek için yetkin hâle gelmelidir.

Zihni berraklaşmalıdır.

Fikri oturmalıdır.

Davranışları ikircilikten kurtulmalıdır.

Bu ise kişinin kendilik bilincine ulaşarak doğru yaşama yetkinliğini elde edebilmesiyle olur.

İstikametli yaşayışa bu şekilde ulaşılır.

Doğruluğun zirvesine ulaşmak ancak bu kararlıkla mümkün olacaktır.

Dürüstlük ve adalet gibi yüksek erdemlere ulaşmak yine bu zihni aydınlık ve kalbin ışımasıyla mümkündür.

AKIL, mantık ve duygu birlikteliğini sağlamak ve birbirini ezdirmemek şuur ile elde edilebilir.

Her türlü bozukluk ve yanlışlıktan tam arınmak için salihun olanlar hemen ardından kendilerine karşı amirun yani emreden, hükmeden olurlar.

Bunu kişinin kendisinin efendisi olması şeklinde de tanımlayabiliriz.

Fasit olmamak, hayatı, toplumu, aile ve sosyal yaşamı zehirlememek ancak bu iki ilkeye sahip olmakla mümkün olur.

Nefrete yer vermeyen, önce kendisi olmakla üzere toplumu imar eden kişiler ancak kendine amirun olabilmekle, nefsine doğru talimatlar verebilmesiyle paralel olarak yürür.

EY HAKİKAT yolunun salih olmaya niyetlenmiş nefsine doğru emirler veren yolcusu.

Salihun olunmadan amirun olunamaz. Aynı zamanda unutmamalısın ki, amirun olunmadan da salihun olunamaz.

Bunları birbirine akan ve besleyen kaplar olarak düşünmelisin.

Yüce kitabımızda farklı şekillerde yüz yirmi beş vurgunun oluşunu dikkate almalısın.

Bozuklukları düzeltip iyileştiren muslihlerden olmak istiyorsan eğer önce kendinden başlamalısın.

İşi ciddiye almalısın.

Bir yol haritan olmalı ve bunu sıklıkla tashih edip geliştirmelisin.

Suyunu arıtman buna bağlı.

Kendini damıtman buna bağlı.

Berraklaşman buna bağlı.

O halde yeniden kendini mânâda diriltmen kaçınılmazdır.

Salih olmadan kalbin dirilik kazanarak Hayy sırrına erişemez.

Salih olmak için kendine amir olman, doğru talimatlar vermen, kendine şeffaf olman, âdil davranman, gereksiz şekilde nefsine üzülmemen lazım gelir.

Kötülüğün gizli ve dessas ilerleyişine karşı uyanık kalman ve sürekli kendini yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ile Fahr-i Kâinat Efendimizin mübarek örnekliği üzerinden temize çekmelisin.

Yüksek erdem sahipleri gündemlerinden salihun ve amirun olmayı düşürmezler. Sen de bu yolda mesafe almak istiyorsan bunları dikkate almandan başka çare yoktur. Zira Rabbimiz yeryüzünün varislerinin orayı imar ve islah eden salih kulları olduğunu buyuruyor. Bu sebeple kendi kişiliğini imar ve ıslah ettiğinde mutluluk yurdunda kendine varis olacağını unutmamalısın.

Ramazan ayı işte bunun için önemli bir fırsat.

Ya Selam.