Dün  İstanbul'da Adnan Menderes Kongre Merkezi Özgürlük ve Demokrasi Adası'nda gerçekleşen, "Türkiye Yüzyılı Anayasası Sivil Anayasa Güçlü Türkiye Sempozyumu"nda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'anayasa' konuşması, gündem oldu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yeni anayasa ile tüm bu kazanımları daha da öteye taşımayı hedefliyoruz. Türkiye'nin siviller eliyle yapılmış, kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasaya olan ihtiyacını uzun süredir dile getiriyoruz. Yeni anayasaya ülkemizin neden lüzum duyduğunu, yeni anayasa ile neyi murad ettiğimizi, niyetimizin ve amacımızın ne olduğunu farklı vesilelerler kamuoyumuzla paylaştık. Bugün burada yine de bazı hususları açıklığa kavuşturmak isterim. Malumunuz olduğu üzere anayasa normlar hiyerarşisinin tepesinde yer alır. Bu yönüyle devleti, devlet organlarını ve bu organların birbiriyle münasebetlerini tayin ve tespit eder. Anayasalar birer toplum sözleşmesi olarak devlet ve toplum arasında fikri ve duygusal bağlar kurulmasına da hizmet eden yazılı belgelerdir. Serbest ve demokratik seçimlerle milleti temsile yetkili kılınmış egemenliği millet adına kullanmaya yetkili kurumlar tarafından yapıldıkları takdirde anayasalar bu bağı tam manasıyla kurabilirler. Ülkemizdeki birçok sorunun temelinde bu bağın yeterince kurulamaması bulunuyor. 1921 ve 1924 anayasalarını bir yana bırakırsak bütün anayasalarımız vesayetçilerin direktifi ile yapıldı ve halka empoze edildi. Elbette her iki anayasa sandıkta milletten evet oyu aldı. Fakat hem 1961 anayasasının hem de 1982 anayasasının hazırlanma ve onay sürecinde milletin iradesi serbest biçimde tecelli etmedi. Milletimiz evet oyunu bu iki anayasanın kendisine getirdiklerinden ziyade darbecilerin ülkenin başından bir an önce gitmesi için vermiştir." açıklamasına yer vermiş ve yeni anayasının gerekliliğini savunmuştu.

Bu açıklamaların ardından, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, sosyal medya hesabından, 

"1982 Anayasası tam 21 kez değiştirilmiştir. En fazla değişiklik AKP iktidarında olmuştur. Her seferinde “darbe anayasasını demokratikleştiriyoruz” diyerek çıktığınız yolda 2010 yılındaki değişikliklerle yargıyı FETÖ’ye teslim ettiniz, 2017 yılında başkanlık sistemi denilen Türk tarihinin en anti demokratik sistemini getirdiniz. Demokrasiyi araç olarak görenlerin amacı demokrasiyi güçlendirmek olamaz. Biz bu zokayı yutmayız, yutan da bizden değildir!" açıklamasında bulundu.

Kaynak: istiklal.com.tr