Değerli dostlar, pandeminin başından beri değindiğim, büyük virüs oyununu konu edinen yazılarımı takip edenler kronolojiyi az çok bilirler. Bu virüsün planlı şekilde çıkarılması ve buna bağlı olarak yasakların, tüm dünyada virüsü çıkaranların istediği şekilde uygulandığı oyunu hep beraber gördük.

Değerli dostlar, pandeminin başından beri değindiğim, büyük virüs oyununu konu edinen yazılarımı takip edenler kronolojiyi az çok bilirler.

Bu virüsün planlı şekilde çıkarılması ve buna bağlı olarak yasakların, tüm dünyada virüsü çıkaranların istediği şekilde uygulandığı oyunu hep beraber gördük.

Şimdi de oyunun sondan bir önceki perdesine sıra geldi.

Bu oyunun adı AŞI

Biz bu oyunu, Libya lideri Kaddafi'nin 2009 BM toplantısında açıkladığı gibi, dünyayı yönetmeye talip olan aile ve şirketlerin toplantılarının raporlarında bildirilen şekliyle takip ediyor ve biliyorduk.

Kaddafi o beyanatında 'bir virüs çıkaracaklar ve tüm dünyaya yayacaklar. Ardından bu virüs için aşı hazır olduğu halde, sanki zor bulunuyormuş gibi yaparak dünyayı oyalayacak ve ardından aşıyı tüm dünyaya satacaklar. Büyük bir ticaret yapacaklar. Bu kapitalistlerin büyük oyunudur ' demişti. Kaddafi'nin videosuna henüz izlememiş olanlar meşhur video sitesine girip Kaddafi'nin ölümüne sebep olan video yazarlarsa izleyebilirler.

Bu oyunu bizim gibi fakir ve garip insanların dile getirmesi çok önemli bir konu olmayabilir. Ancak yıllardır planlanan bu oyunu, bir devlet başkanının, hem de BM toplantısında, canlı yayında, tüm dünyaya anlatması, onun trajik sonunu hazırlamış ve de acınacak halde can vermesine sebep olmuştur.

Şimdi yıllar önce açıklanan, planlanan ve piyasaya sürülen oyunun sahnelenmesini hep beraber hayretlerle izliyoruz.

Virüsün planlandığı gibi, abartılarak tüm dünyada eş zamanlı yükseltilmesi, ardından mutasyona uğradığı söylenerek, aynı gün 23 ülkenin birden İngiltere'ye uçuşlarını durdurması, nasıl bir oyun oynandığını zaten gözler önüne sermektedir.

Bu ülkelerin tümünün de aynı zaman diliminde dahi bulunmadığı halde, nasıl olurda 3-4 saat içinde ülke yönetimleri böyle bir kararı eş zamanlı alabilirler. Nasıl olduğunu ben söyleyeyim. Bu salgının en başından beri planlayıp talimatlar vererek yayan, yayıldığını zannettiren, basın ve yayınla tüm dünya kamuoyunun paranoyak halde virüsten korkmasını sağlayan, ve tabiiki aşıyı bir kurtarıcı gibi göstererek herkesin bilinçaltına mutlaka aşı olunması gerektiğini işleten, güç var ya işte o gücün talimatı ile verildi bu karar.

Öyle ki devlet başkanlarının, doktorların, aynı günlerde hep beraber ekran karşısına geçerek 'bakın biz de aşı oluyoruz' diye kamuoyunun zihninde aşı için olumlu izlenimler bırakmaya çalışmaları, sizce neyi göstermekte?

Neden Amerika'sından Avrupa'sına kadar her haber bülteninde aşıyı, musmutlu olarak kendine enjekte ettiren bir devlet başkanı veya bir uzman doktor görüyoruz. Madem gerçekten hastalık var ve madem gerçekten aşısı bulundu da neden bu kadar abartılı şekilde yetkililer, aşının ne kadar güvenli olduğunu göstermek için kendilerine aşı vurdurma gayreti içine girdiler. Hem de son derece beceriksizce.

3-4 gün önce Amerika'da bir yetkilinin basılı olan enjektör ile aşı vurulması tiyatrosu görmüşsünüzdür. Basının fark etmesi ve bu sahte aşılama olayını ekranlara taşımasını, son derece saçma bahaneler ile geçiştirmeye çalışmaları kadar komik bir oyun görmedik daha önce.

Ha gerçekten yeni bulunan aşıyı vurulup vurulmadıklarını da bilmiyoruz, oda ayrı bir konu tabi. Ama şunu biliyoruz ki aşı gibi sözüm ona insanlığı bu virüsten kurtaracak mucizevi bir buluşun! Hem de aylarca uğraşılarak zorla bulunan! Bir ilacın, neden ücretsiz insanlığa sunulmadığını ve nasıl büyük bir ticarete dönüştürüldüğünü çok iyi biliyoruz.

Farkındaysanız pfizer ile aynı günlerde aşıyı bulduklarını ve fiyatını dahi açıklayan Rusya'nın adı, hiçbir haber bülteninde geçmiyor. Hiçbir ülke Rusya'ya kaç milyon doz sipariş etmiyor. Tabiri caizse Rus aşısı yok sayılıyor. Ne farkı var ha Çin üretmiş ha Almanya ha Rusya .

Neden sizce?

Neden mi?

Çünkü Rusya oyun kurucuların denkleminde yoktu.Sonradan oyuna girmek istedi. Tabiki buna müsaade edilemezdi.

Aşının aynı grup şirketler tarafından, Çin de ve Alman Amerikan ortaklığı ile batıda üretilmesini ve satılmasını planlamışlardı ki Rusya bir anda denklemi bozarcasına bizde aşıyı bulduk ve çok da ucuza satabiliriz dedi.

Ama hayır, tabiri caizse Rusya ya sen ne üretirsen üret bizim izin verdiğimiz şirketler den ve bizim izin verdiğimiz ülkeler alabilir denildi.

Ayrıca birde bu aşının iki Türk insanı tarafından bulunduğu propagandası da oyunun başka bir boyutuydu. Bu propaganda ile hedeflenen olay şuydu.

Eğer pfizer gibi tamemen yahudi bir şirket tarafından bulunmuş olsa idi aşı -ki bizim için zaten fark eden bir şey olmayacaktı- o zaman Türkler ideolojik olarak daha tepkili yaklaşabilirlerdi olaya.

Ancak 'bakın hem de Türk uzmanlar buldu aşıyı ' diyerek Türk toplumunu ve Türk toplumunu takip eden büyük Müslüman bir kitleyi etkilemekti amaç. 'Türkleri onore edin ve her şeylerini alın' taktiğinin burada da işe yaramasını hedeflemişlerdi. Ve tabiiki onları utandırmadık, hemen siparişleri gecikmeden verdik.Üretim sırasına bizi de soktular, yaşasın aşılarımız gelecek diye heyecanla ekranlardan beyanatlar verdik.

Yaklaşık 8 ay önce Türkiye'de 8 ayrı aşı çalışmasına başlandığına dair haberleri hepiniz hatırlarsınız, ne oldu, biz hala aşıyı neden bulamadık. Geçen hafta yapılan açıklamada, nisan ayında yerli aşının vurulmaya başlanacağı söylendi, bu gecikme nedendi. Aşıyı bulup satacak şirketlerin önceliğimi bu çalışmayı geciktirdi. Yoksa her zaman ki gibi engel olan derin bürokrasimi vardı, yani 4-5 ay içinde birileri bu aşıyı bulup satma aşamasına getirdi ise bizim ülkemizde neden yapılamadı bu. Hani sağlık sektöründe dünya öncülerinden biriydik.

Eğer gerçekten bu aşıyı bulduysak bile demek ki önce oyun kuruculardan satın almamız istendi, bilmem kaç milyon doları onlara vermeden bizimkine onay çıkmayacak belli ki.

Geçen yazımda da bahsettiğim gibi bağımsız bir ülke olmadığımızdan mütevellit planlarına uymak zorundayız. Ve ne gösterilerse yapmak zorunda ne verirlerse içmek ve yemek zorundayız.

Hatta aşının zorunlu olmayacağı şeklinde yapılan açıklamalarına aldırmayın, şimdilik birkaç Avrupa ülkesinde uygulanan ve yakın zamanda dünyayı saracak olan 'aşı olmayanı uçağa bindirmeme veyahut AVM lere almama' gibi uygulamalar ile insanları nasıl aşı olmaya zorlayacaklarını göreceğiz. Sonra komedi gibi hayır hayır aşı asla zorunlu olmayacak diye de gözlerimizin içine baka baka kandırılacağız.

Ve oyun bu şekilde oynanıp gidecek.

Bizse sadece izleyiciler olarak Dünya sahnesinde bir sonraki perde hangi oyun oynanacak merakla ve esefle bekliyor olacağız.

Saygılarımla…