Geleneksel medyanın hâkim olduğu yıllarda televizyon reklamları, gazetede yer alan ünlülerin fotoğrafları ve reklam filmleri özellikle kadınların estetik operasyonlara yönelimini arttırmıştı. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte estetik cerrahi alanında bir patlama yaşandı.

Geleneksel medyanın hakim olduğu yıllarda televizyon reklamları, gazetede yer alan ünlülerin fotoğrafları ve reklam filmleri özellikle kadınların estetik operasyonlara yönelimini arttırmıştı. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte estetik cerrahi alanında bir patlama yaşandı.

Bunun üzerine bir araştırma yapıldı. Sosyal medyanın estetik yaptırma arzusunu ne kadar tetiklediğini ölçmeyi amaçlayan araştırmaya, 18-29 yaş aralığında 118 kadın katıldı.

Araştırmaya katılan kadınlara bir süre estetik operasyon geçişmiş kişilerin önceki ve sonraki halleri, kozmetik iyileştirmelerden sonra yüzlerinde olumlu değişimler oluşan kişilerin fotoğrafları ve tüm bedeninde uygulama yaptırmış kişilerin seyahat görselleri gösterildi.

Daha sonra bu kadınlara, görünümlerinden memnun olup olmadıkları ve ruh halleri soruldu. Sonuçlar beklenildiği gibi çıktı; araştırmaya katılan kadınların çoğu estetik operasyon ve kozmetik iyileştirme yaptırmaya karşı arzu duyduklarını belirttiler.

Aslında bu sonuca ulaşmak için araştırma yapmaya bile gerek yoktu. Sosyal medyada çok fazla zaman geçiren ve düzenli olarak filtre uygulanmış fotoğraflar paylaşan kişiler başta olmak üzere kadınların çoğu artık orijinal görünümlerinden memnun değil. Hatta erkeklerin de en az kadınlar kadar kozmetik uygulamalara ve estetik operasyonlara başvurduğunu görmekteyiz.

Peki, estetik furyasını tetikleyen psikososyal motivasyonların neler olduğunu hiç düşündünüz mü?

Diziler, reklam filmleri ve güzellik yarışmaları ile yaratılan 'güzel kadın ve çekici erkek böyle olur' algısı birçok insanın kendisini ekranda öne çıkarılan kişilerle kıyaslamasına sebep oldu. Medyanın dayattığı 'ideal görünüm' mesajları yüzünden toplumlar, kişinin nasıl bir bedene ve nasıl giyinmesi gerektiği konusunda kendi fikirlerini bertaraf ederek sadece karar vericilere itaat ediyor.

Kadınlarda bel-kalça oranı belirlendi, erkeklerde omuz genişliği ve boy oranı… Çekicilik algısı, kozmetik sektörünün belirlediği standartlara göre değerlendirilmeye başlandı. Eğer standartlara uygun bir bedene ve yüz hatlarına sahip değilseniz çirkin olduğunuza inandırıldınız.

Estetik görünüm yapay olmasına rağmen doğalın önüne geçti. Kozmetik ve estetik sektörünün standartlarına uygun olmayan fiziksel görünüme sahip kişiler zorbalığa maruz kalmaya başladı.

Saçların çok zayıf, kaynak taktırman lazım! Alt dudağın ile üst dudağın eşit değil, dolgu yaptırman lazım! Belinle kalçan orantılı değil! Burnun yamuk, eğri, neden estetik yaptırmıyorsun? Kollarında tüy olan kadın mı olur? Kaşların çok kötü, yeniden çizdir!

Sırf görünümünden dolayı akran zorbalığına maruz kalan küçük yaştaki genç kadın ve erkekler, estetik yaptıracak maddi imkana sahip değil ise psikolojik buhran yaşıyor. Maddi gücü varsa operasyonlar geçirerek sağlığını veya görüntüsünü hatta kişiliğini riske atıyor.

Medyanın dayattığı ideal vücut ve güzellik kriterleri algısını benimseyenlerde özgüven azalması, depresyon, anksiyete ve asosyallik gibi sorunlar ortaya çıkıyor.

Farkında mısınız, herkes bu sebeple aynı fabrikanın ürünü gibi tek tip dolaşmaya başladı ve kimse bundan rahatsızlık duymuyor. Artık kim olduğumuza değil, sosyal medyada ve çevremizde nasıl algılandığımıza odaklanıyoruz.

Kapitalizmin dayattığı güzellik algısını kolayca alıp kabul etmemiz ne kadar mantıklı? Siyasi, dini veya felsefi açıdan fikirlerimizi başkalarının yönlendirmesinden hoşlanmazken görüntümüzle ilgili tüm kararı başkalarının yorumlarına ve güzellik algısına teslim etmemiz size doğru geliyor mu?

Saçlarımızın rengine, giydiğimiz kıyafetlere, kullandığımız ürünlere, makyaj yapma şeklimize hatta sosyal hayattaki davranışlarımıza bile başkalarının karar verdiği bir sistemde özgürlükten bahsedebilir miyiz?

Sosyal medya, özellikle gençlerin ruh sağlığı ve refahı açısından ciddi zararlar doğuruyor. Medyanın, hayatımız ve kararlarımız üzerinde ne karar baskın olduğunun farkına varmamız gerekiyor. Özellikle ünlülerin, hizmet ettikleri sektörün gereğini yerine getirerek sürekli estetik operasyon yaptırdıklarını, onlar gibi görünmenin bizi kıymetli yapmayacağını anlamamız şart.

İdeal vücut, sağlıklı olandır. Sağlıkla ilgili problem olmadığı sürece estetik operasyonlardan uzak durmak hayat kalitemizi arttıracaktır. Örneğin dişlerinde problem olmadığı halde Hollywood ünlüleri gibi görünmek adına yapay diş yaptıranların birçoğu ağız sağlığı konusunda sıkıntı yaşıyor.

Rekonstrüktif cerrahiyi estetik operasyonlardan ayırmak lazım. İşlevini veya normal görünümünü yitirmiş bir vücut yapısı üzerinde gerçekleştirilen cerrahi operasyonlar gereklidir. Bunun dışında sırf 'diğerleri'nin beğenisi için bıçak altına yatmak ne kadar mantıklı, kendimize ciddi ciddi sormamız gerekiyor.

Son olarak, estetik kaygılar taşıyan insanların çoğu operasyon kararı almadan önce çevrelerindeki insanların yorumlarından etkilenerek harekete geçiyor. Bu sebeple çevremizdeki insanların görünümleriyle ilgili yorum yaparken çok dikkatli olmamız gerekiyor.

Zaten başkalarının bedenleri hakkında olumsuz yorum yapmaktan kaçınmamız gerektiğini ilkokulda öğrenmiş olmalıydık. İlla bir şeyleri güzelleştirmek ve düzeltmek istiyorsak bu fiziksel görünüm değil ahlaki değerlerimizle ilgili olsun. Zira davranıştaki çirkinlik, görüntüyü değiştirerek giderilemiyor.

İnsanların fiziksel görünümlerine verdiğimiz değeri ruhlarına, ahlaklarına, fikirlerine ve yeteneklerine verdiğimiz gün toplum iyiye ve güzele doğru evrilecektir.