Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen Albaraka İslami Finans Zirvesinde konuştu. 

İsrail'in Gazze'de işlediği toplu katliamların küresel düzenin acziyetini gözler önüne serdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyada nizamı sağlamakla mükellef yapıların çarpık düzeni bir kez daha ortaya çıkmıştır. Dünyada mazlumu koruyacak, zalimi durduracak kurumsal bir mekanizma yok." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Zirveye yurt içinden ve yurt dışından iştirak eden tüm ilim erbabımıza şükranlarımı sunuyorum. Zirvenin insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyoruz.

Türkiye, Albaraka Zirvelerine ilk kez ev sahipliği yapıyor. İslam ekonomisine dair küresel düzeyde öngörüler; bu seneki zirvenin başarılı geçmesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Zirvede tartışılacak, konuşulacak başlıklara baktığımızda kapsamlı hazırlıkların yapıldığını görüyoruz. Geniş bir yelpazede belirlenen panell yol gösterici tartışmalara zemin oluşturacaktır.

Böyle bir zirvenin ülkemizde düzenlenmesi ayrıca önemlidir. İstanbul Finans Merkezi vizyonumuzun bir sembolü oldu. İstanbul'un büyük bir potansiyel sahip olduğunu uluslararası yatırımcılar da biliyor.

Zirvenin İslami finansın etik standartlarını daha iyi anlaşılmasını sağlayacağına inanıyorum. Zirvenin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

"DÜNYADA MAZLUMU KORUYACAK MEKANİZMA YOK"

Uluslararası sistemde denge kaybolmuş, belirsizlik artmış, istikrarsızlık ve kaos dünyanın hakim rengi haline gelmiştir. Rusya-Ukrayna savaşı patlak vermiş, bunu 7 Ekim'de Gazze krizi izlemiştir.

İsrail'in Gazze'de işlediği toplu katliamlar küresel düzenin acziyetini gözler önüne sermiştir. Dünyada nizamı sağlamakla mükellef yapıların çarpık düzeni bir kez daha ortaya çıkmıştır. Dünyada mazlumu koruyacak mekanizma yok

Global ölçekte İslam ekonomisine yönelik pazarların keşfedilmesinde zirvenin yardımcı olacağı kanaatindeyim.

Son yıllarda dünyamız köklü bir değişimden geçiyor. Şunu çok net görebiliyoruz; uluslararası sistemde denge kaybolmuş, istikrarsızlık ve kaos hakim renk haline gelmiştir. Koronavirüsün enkazı kaldırılmadan Rusya-Ukrayna savaşı ve Gazze gerilimi başlamıştır. Mevcut kurumlara güven sarsılmıştır. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere dünyada adalet sağlaması gerekenlerin çarpıklığı ortaya çıkmıştır. Mazlumu koruyacak kurumsal mekanizma yoktur. Yıllardır bize anlatılan kurumlar büyük bir zaaf içerisindedir. Türkiye olarak uzun süredir bu duruma dikkat çekmekteyiz. Dünya 5'ten büyüktür tespitimiz sistemin değişimine acil ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Gazze soykırımı ile bu kaçınılmaz bir hal almıştır. Dünyanın devasa bir köye dönüştüğü günümüzde sınırlar ve mesafeler bizi koruyamaz. Afrika'da onca kaynağa rağmen insanlar açlıktan ölüyorsa, Gazze'de 35 bin 600 insan katlediliyorsa, Akdeniz mülteci kabristanına dönüşmüşse, kusura bakmayın ama kimse kendini emniyette hissedemez. Adaletin olmadığı yerde huzur ve barış olmaz. Küresel sistemin elitleri bu durumu görmezden geliyor. Her bölgesel kriz, kanlı barış ve karşısındaki savaş bu gerçekleri hatırlatıyor. İnsanlık olarak hem kendimizin hem evlatlarımızın müreffeh bir dünyada yaşamak istiyorsak mevcut sistemden vazgeçmeliyiz. Daha adil, daha kuşatıcı bir sistem için el ele vermeliyiz. Meydan okumalar, esasen hiçbir alternatif bırakmıyor.

Küresel finansal mimarinin gayesi asıl refah artışına fayda sağlamak olmalıdır. Finansal sistem, reel sektörü sömüren bir yapıya dönüşmüştür. Gelir ve servet adaletsizlikleriyle yapay büyümeyle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde baskıya neden oluyor. Sistemin yapısal sorunları gün yüzüne çıktığı halde süreç geçici önlemler alındı. Finans mimarisinin oldukça kırılgın yapıda olduğunu herkes kabul ediyor.

"SERVET EŞİTSİZLİĞİ EN YÜKSEK SEVİYEDE"

Uluslararası Finans Enstitüsü'ne göre küresel borçluluk 315 trilyon dolar seviyesine ulaştı. Bu oranların sürdürülebirliliği bile şüpheliyken borçlanmanın daha da artması bekleniyor. Servet eşitsizliği tarihi bakımdan en yüksek seviyeye çıktı. En zengin yüzde 1'lik kesim küresel servetin neredeyse yarısına sahip. Alttaki yüzde 50'lik kesimin payı ise yüzde 1'i dahi geçmiyor. Fakirden zengine doğru artan bir servet transferi yaşanıyor. Afrika'dan Asya'ya milyarlarca insan bir avuç kişi için adeta seferber olmuş durumdadır.

Elini vicdanına koyan hiç kimsenin bu manzarayı içine sindireceğini düşünmüyorum. Kapitalist sistemin serbest piyasayı teşvik ediyor gibi görünse de tekelleşmeyi, paradan para kazanmayı ödüllendirdiğini görüyoruz. Fakiri daha da fakirleştiren bu sistemin dertlerimize derman olamayacağını hepimiz kabul etmek zorundayız.

Sosyal adaleti önceleyen, pozitif sosyal etki etmeyi amaçlayan katılım finans, tüm insanlığa hitap edecek potansiyele sahiptir. Türkiye olarak bunu tecrübe ettik. Özel finans kurumları 40 sene içerisinde sürekli değişerek bugünlere kadar geldi. Bankacılık içindeki payı yüzde 9'a yaklaştı. Katılım finansın halen arzu ettiğimiz seviyenin gerisinde olduğunu itiraf etmek durumundayım. Yastık altı denilen, sistem dışı tasarruf anlayışına sahibiz. İnsanımız zor günler için gelirinin bir kısmını tasarruf eder. Bunu da altın ve maalesef dövizle yapmaktadır. Ekonomiye aktif bir katkısı olmadığını biliyoruz. Yastık altını ekonomiye sokmak için çağrıda bulunduk. Kurumlarımız toplumu ikna edici finansal ürünler geliştiremedi. Ön yargılar hala kırılmadı. Bilgiden ziyade ön kabullerle hareket edildiğini görüyoruz. Katılım finansı hak ettiği yere getirmemiz gerekiyor. Ekseriyetle dini hassasiyetle tasarrufun değerlendirilmesi olarak görülüyor.

"KATILIM FİNANSI HAK ETTİĞİMİZ YERE GETİRMEMİZ GEREKİYOR."

Katılım finansın hala arzu ettiğimiz seviyenin gerisinde olduğumuzu itiraf etmek zorundayım. Bizim insanımız zor günlerinde gelirinin bir kısmını biriktirir tasarruf eder. Bunu da altın ev dövizle yapar. Yastık altı tasarrufların ekonomiye kazandırılmasını hep teşvik ettik. Farklı zamanlarda çağrılarda bulunduk. Tam anlamıyla muvaffak olamadık. Katılım finansa yönelik toplumdaki ön yargılar hala kırılmadı. Katılım finansı hak ettiğimiz yere getirmemiz gerekiyor.

Kaynak: istiklal.com.tr