Son aylarda ortada spesifik bir gerekçe yokken kendinizi kötü hissettiğiniz oldu mu? Sabah kalkmakta zorlanma, sürekli uyuma isteği, göğüste sıkışma, boğulma hissi, sebepsiz ağlama nöbetleri ya da ağlama isteği, her şeyi ve herkesi bırakıp uzaklara gitme isteği gibi durumlar yaşıyor musunuz? Bulunduğunuz yere ait değilmiş de sanki başka bir yerde eviniz ve aileniz varmış gibi bir duyguya kapıldınız mı? Bedeninizde anlam veremediğiniz ağrılar var mı?

Dünyada bu ve benzeri durumları yaşayan insan sayısında ciddi bir artış gözleniyor.

2024 ile birlikte dünya çok başka bir sürece geçiş yaptı. Bizim ülkemizin de içinde olduğu bazı ülkeler için ve en önemlisi bilinci açık insanlar için büyük bir sıçrama dönemine girdik.

İçinde bulunduğumuz çağ ve önümüzdeki yıllar sanıldığı gibi sadece yapay zekanın, teknolojinin ve robotların çağı değil aksine insanın, gerçek kimliği ile sahneye çıkmaya başladığı bir dönem. Bu dönemin ve bundan sonrasının insanı, bilincini eskisinden çok daha aktif ve faydalı kullanabilecek bir forma geçiş yapıyor.

Tüm dünyada büyük bir bilinç sıçraması yaşanıyor. Bazı insanlar kendilerini farklı bir noktaya taşırken bazıları maalesef bunu başaramayacak. Başarabilenlerin ortak özellikleri çok net ortada; farkındalığı yüksek ve manevi şuur sahibi olanlar... Bunun din ile bir ilgisi olmadığını belirtmeliyim. Hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, insanlık iyi ve kötü olarak ikiye ayrılacak. Kötü olanlar daha kötü olacakken iyi olanlar daha iyi bir boyuta gelecekler.

Her insan hangi yetenek ve amaç ile dünyaya geldiyse o potansiyelini ortaya çıkarması konusunda zorlanacak (bir noktadan başka bir noktaya itilme manasında). Bu süreç insanın tercihine bırakılmıyor. Tamamen ruhsal ve fiziksel olarak amacına uygun tarafa ilerlemesi için buna zorlandığını hissedecek.

Kişi, yetenekleri ölçüsünde, hangi amaca hizmet etmesi gerekiyor ise o konuda itici bir güç hissedecek. Harekete geçmeyenlerin çoğunda ağır depresyon, çöküntü ve öfke gözlenebilir.

Konuyla alakası yok ama psikolog ve psikiyatristlerin mesleğinin altın çağlarını yaşayacağı bir sürece girdik. Mesleği insanın ruh sağlığını onarmak ve desteklemek olan tüm manevi yardımcılar, çok büyük paralar kazanacak gibi görünüyor. Tabi bu süreçte yaşam koçu olduğunu iddia eden sosyal medya diplomalı dolandırıcılardan, büyücülerden, din istismarcılarından uzak durmanız gerekiyor. Onlar için son yıllarda bulunmaz bir fırsat kapısı açıldı malum. Ayık olun.

2030 yılına kadar gündem, hiç şahit olmadığımız kadar hayret uyandıracak ve şaşırtacak bir gündem olacak. Bu sebeple tüm planlarınızın önüne, kendinizi bulma ve aklınızı diri tutma hedefini koyun. Bundan sonra hiçbir şey alışkın olduklarınıza benzemeyecek.

Olmaz sandıklarımızın olacağı, mutlak olur sandıklarımızın bir anda tersini yaşayacağımız bir süreci deneyimleyeceğiz. Burada bir de uyarı yapayım; ağzınızdan çıkan her bir söze çok dikkat edin. Ne kadar hızlı şekilde gerçekleşeceğine hayret edebilirsiniz. Müthiş bir oluşum enerjisi ile karşı karşıyayız. Sürekli olarak olmasını dilediklerinizi dillendirin.

Bunun olumlama, meditasyon saçmalıklarıyla ilgisi yok. İnansanız da inanmasanız da ilahi plan ile şeytani dediğimiz kötülük planı aynı anda devreye girdi. Bazılarımız sadece izleyici pozisyonunda kalacakken bazılarımız bu planlardaki görevine doğru çekilmeye başlandı.

Hangi tarafa çekilmek istiyorsanız o tarafınızı güçlü hale getirmek zorundasınız. Eğer bilincinizi açık hale getirmezseniz bu süreci çok sancılı geçireceksiniz.

Kendinizi dinleyin. Olayları daha derin analiz ederek gözlemleyin. Ruhunuz, aklınız sizi ısrarla nereye çekmeye çalışıyor, bakın bakalım size ne söylemek istiyor?

Sembollere dikkat edin. Medyada, çevrenizde ve rüyalarınızda gördüğünüz sembolleri iyi analiz edebilmek için gözünüzü açık tutun. Hatta mümkünse medyadan ya uzak durun ya da iyi bir medya okur yazarı olun.

Her ne iş yapıyorsanız yapın işinizi en iyi şekilde, hakkını vererek ve dürüstlük ilkesine bağlı biçimde yapın. Aksi halde kazancınızdan da işinizden de bir hayır görmeyeceksiniz.

Çocuklarınızın potansiyellerini ortaya çıkarmaları konusunda iyi bir rehber olun. Kendilerini ruhsal anlamda güçlendirmeleri için yardımcı olun. Siz olmadığınız zaman bile kendi başlarının çaresine bakabilecek kadar bilinçli ve sorumlu davranışlar kazanmalarını sağlayın. Ekranlardan olabildiğince uzak tutun.

En önemlisi ve hayati olanı, bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak. Elinizden gelen her türlü yolla bağışıklık sisteminizi güçlü tutun; doğal ve iyi beslenmeye gayret edin, yeterli ve kaliteli uyku uyumaya çalışın, bağımlılıklarınızdan kurtulmak en önemli hedefiniz olsun. Ayrıca stresten kurtulun. Sevmediğiniz işi yapmayın, sizi mutsuz eden ortamlardan uzak durun.

Nasıl olacak bu demeyin, bir yolunu bulun zira stres sizi eskisinden çok daha kötü etkileyecek. Potansiyelinizi fark edemeyeceğiniz bir frekansa çekilmenize yol açacak. Hangi inanca mensup olursanız olun, dua edin. İlahi sisteme teslim olun.

Hayvanlara karşı eskisinden çok daha fazla hassas ve merhametli davranın. Çevrenizde bulunan ihtiyaç sahiplerini, akrabalarınız öncelikli olmak üzere maddi ve manevi olarak destekleyin, yardımcı olun. Bunu yaparak kolektife büyük bir pozitif katkı sağlayabilir, kendi yolunuzun kolaylıkla açılmasını sağlayabilirsiniz.

Önümüzdeki 2 yıl banka dışında bir kenarda nakit para bulundurun. Altın veya değerli eşyalarınızı bankada değil güvenli bir mekânda saklayın, en azından bir kısmını bu şekilde ayırın. Para konusunda kaygı yaşadığımız zamanların da sonuna yaklaşıyoruz. İçinizi ferah tutun. En fazla iki yıl sonra Türkiye ekonomik olarak hızla büyüyecek.

Bu da bir fal sonucu değil, siyasi düşüncelerden bağımsız olayları izlerseniz gerçeği görebileceksiniz. Zaten akıl tutulmasının en büyük sebebi de bilinçli olarak içine çekildiğimiz saçma sapan siyasi ve dini tartışmalar değil midir?

Bazıları bu söylediklerimle dalga geçecek. Onlara kulaklarınızı tıkayın ve önünüze bakın. Haziran ayından başlayarak, özellikle 2025 yılından sonra dünyada tüm dengeler değişecek. Tüm ülkelerin farkında olduğu ve hazırlık yaptığı bir dönemin eşiğindeyiz. Bize düşen tek şey uyanık olmak, kendimizi her geçen gün geliştirmek ve sağlıklı tutmak, çocuklara eskisinden daha fazla özen göstermek ve bilinçlendirmek ve siyasetten bağımsız olarak ülkemizi manevi olarak desteklemek…

Her şeyi açık açık yazmak mümkün değil. Yazabildiğim kadarını farklı yazılarımda kısım kısım aktarmaya devam edeceğim. Elbette medyum değilim, göklerden de haber almıyorum. Farkında mısınız bilmiyorum ama dünyada bir süredir çok sert istihbarat savaşları yaşanıyor. Bu savaşlardan en büyüğünü belki de Türkiye veriyor. Türkiye bu konuda çok da başarılı savaşıyor.

Gökte uçuşan zarflardan bazıları da gazetecilerin üzerine düşebiliyor. Aslında bir şeyleri kesin olarak bilmenize de gerek yok. Dünya gündemini salim kafayla, uyanık bir şekilde takip edip olayları mana penceresinden izlerseniz, siz de aynı şeyleri görebileceksiniz.