Bir Genel Başkan düşünün her kurduğu cümle ile kendi partisi
aleyhine yorumlansın ve o parti aleyhine eleştiri malzemesi
kullanılsın.Sonra başarı beklensin sizce mümkün mü?
Diğer taraftan Pazar Günü ve bu günkü mitinglerle ilgilide bir
şeyler söylemek gerekiyor.Bütün sağduyulu yazarlar her yazılarında
konun bir yerel seçimin dışında bir noktaya gelindiğini
söyledik.Nitekim pazar ve bugünkü mitinglerde halkın bu olanları
nasıl yorumladığını ve nasıl bir tavır benimseyecekleri konusunda
fikir sahibi olmamızı sağladı.Görünen o ki halkın büyük çoğunluğu
Gezi Parkı olaylarında tutunda 17 Aralık sürecine kadar tüm art
niyetli provakatif olayları çok iyi derecede yorumladı ki pazar
günkü 60.000 kişilik dev Kocaeli ve iki milyonluk tarihi İstanbul
mitingi bunları gözler önüne serdi.
Tartışılan bir diğer konuda Hükümet karşıtı partilerin Hükümete
hangi konudan dolayı tepki gösterecekleri konusunda bir karmaşa
yaşandığı herkesçe malumdur.Peki hangisi halk tarafından geçerlilik
kazanabilir sorusu bu noktada önem kazanacaktır.Twitter üzerinden
özgürlük tartışması mı,dini istismar konusu mu yoksa yolsuzluk
iddaları mı inandırıcılık konusunda geçerlilik kazanabilir.Hepsi
hakkında bir kaç cümle ile değerlendirelim.Birinci olarak twitter
üzerinden özgürlük konusunda soru sormak istiyorum sizlere...Sizce
bir ülkede özgürlük kavramı bir sosyal medya aracına erişiminin
sağlanıp sağlanmaması ile mi ölçülebilir öyle ise vay ki ne vay o
ülkedeki haline..Herkes tutturmuş bir twitterdır gidiyor ne olmuş
twitter ne kapanmışsa facebook yetmiyor mu?Twitterda da
düşüncemizi
paylaşıyoruz,facebook'ta...
Aradaki farkı açıklayınız ben cahil kalmışım(!)Bir diğer karar
verilemeyen nokta da Başbakanın din istismarı yaptığı konusunda
Hükümete yüklenilmesi konusu da tartışılıyor.Nerede din istismarı
Başbakanın Cuma Namazlarına gidişleri ve Bayram Namazlarına
gidişlerinin yayınlanması mı din istismarı..Mitinglerde Allah
dostlarından sözlerle konuya açıklamalar yapması mıdır din
istismarı? Bence muhalefet partilerinin en mantıklı
eleştirebilecekleri nokta olarak görünen 17 Aralık süreci idi.Ama
bu güne gelindiğinde bu sergilenen oyunun da Milli İradeye
takıldığını net şekilde görüyoruz.Yolsuzlukla itham edilen bir
partiye bakıyoruz ortada olan tek şey montaj ses kayıtları elde
tutulan hiçbir şey yok ama iktidarı yolsuzlukla itham edenlere
bakıldığında geçmişte olanlar herkesin malumudur.Yani 30 Marttaki
seçim tek kelime ile farkındalığın seçimi olacaktır.