Hükümetin bir çok provokatif olaylara zemin hazırlayan ve
taktikleşme aracı olarak kullanılan Twitter şimdi tertemiz bir araç
mı oldu?Gerekçeli karar "Hukuk devleti ilkelerine aykırı"
bulunduğundan dolayı alındığı ifade ediliyor.Daha önce de belirttim
bir ülkenin 'özgürlük' kavramı sosyal medya aracının kapatılıp
kapatılması ile ölçülür hale geliyorsa ortada sorun olduğu gerçeği
kaçınılmazdır.Soruyorum sizlere bir ülkede kaos ortamı oluşturulmak
için kullanılan bir araca erişimin engellenmesindeki ilkenin aykırı
olan noktası nedir?Bir ülkede her hangi bir yoldan kutuplaşmalara
neden olabilecek konulara müdahale bir Hükümetin müdahale
edebileceği en koşulsuz konudur.
Bugün çok şaşırdığım bir konu gözüme ilişti.Konu tabii ki Cemaat ve
beklenmedik bir şekilde "Yanlış anlaşılmaları düzeltme fırsatı
verin" şeklinde tekrardan Erdoğan'a ulaşma çabasının sarf edildiği
ve Erdoğan'dan ret aldığı söyleniyor.Eğer bu yöndeki haberler doğru
ise şunu değerlendirmek gerekiyor.Burada önemli olan ne Erdoğan'ın
yaklaşımı ne de Cemaatin uzlaşmacı tavır sergilemek istediği
konusundaki haberler..Burada olay tamamen halkın bu konuyu mantık
süzgeçinden geçirilmesi olacaktır.Tabiki şunlar da akla gelen
sorular;bu tip Cemaatin Hükümete ılımlı yaklaşma çabalarının neden
seçime günler kala başladı?Cemaat bu tavrında ne kadar samimi?
Bunların yanı sıra şunu da merak etmiyor değilim..O kadar Hükümet
aleyhine insanlarda algı yönetimi yapmak için her türlü montajlar
ses kayıtları vb. üret.İnsanların gözünde Hükümeti
itibarsızlaştırma çabaları içine gir,Beddua seansları düzenle sonra
seçime dört kala Hükümetle ılımlı tavır sergileme çabasına gir.Ne
oldu da tavır değişti?Herhalde kafalar karıştı Türkiyeyi ana
muhalefetin iktidar olduğu zamandaki okuma yazma oranındaki Türkiye
ile karıştırılmış olacak ki bu sergilenen tavırla insanların
algısındaki Cemaat fotoğrafını değiştirmeyi düşünüyorlar.
Yazımın son bölümünde Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin Türkiye'nin
en borçlu belediyesi olmasıyla ilgili bir şeylerde söylemek
istiyorum.Özellikle Kocaeli'nin yerel gündemindeki bu konu yer
alıyor.Neymiş Kocaeli Türkiye'de ki itibar kaybediyormuş.Ne
tuhaftır ki bu eleştiriyi yapan Kocaeliyi borç batağına
sürükleyenlerle aynı kişiler olması da olayı düşündürücü bir durum
haline getiriyor.Yuvacık Barajı yapılırken nasıl bir maddi
düzenleme yapılmışsa on iki yıldır ödeme yapılırken halan borcun
bitimi yüz yılı aşan bir zaman diliminden bahsediliyorsa kimse
kusura bakmasın Hükümete aleyhine yolsuzluk üzerinden reklam
hazırlamak yerine aynayı biraz kendinize doğru çevirmekte fayda var
diye düşünüyorum.Bu arada unutulmadan çevre düzenlemesi üzerinden
mevcut başkan Karaosmanoğlu'na yükleniliyor.Ama arada ciddi bir
fark var.Bir taraf şehri daha yaşanabilir bir görünüm katarken
değeri Kocaeliyi borç bataklığına sürüklüyor.İşte tüm mesele
Kocaeli'nin aydınlık geleceğe devam edilmesinin mi istendiği yoksa
tekrardan borç batağına sürüklenen bir Kocaeli mi istedikleri
belirleyici olacak.