Birinci rıza: Rab olarak Allahü tealadan razı olmak; O’na eş, ortak, şerik, nazir, benzer, oğul, kız, zevce koşmamak, O’nu noksan sıfatlardan, zamandan mekandan, cisim olmaktan, yaratıklara benzemekten tenzih etmektir.

İkinci rıza: Kur’an-ı Kerimi Kitabullah, düstur=anayasa olarak kabul edip ondan razı olmaktır. Bu kitabın emirlerini tutmak, yasaklarından uzak durmak, öğütlerini dinlemektir.

Üçüncü rıza: Hak din olan, Kur’anda “Allah katında din İslamdır” ayetiyle müeyyed İslam’ı din olarak kabul etmek ve ondan razı olmak, hak ve doğru din olma konusunda İslama, öteki sözde ibrahimî dinleri ortak koşmamaktır,

Dördüncüsü: Resulullah olarak Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellemden razı olmak, onu canından ve çoluk çocuğundan fazla sevmek, Onun, Ashabının, Ehl-i Beytinin yolundan gitmek, ona biat ve itaat etmek, onun Sünnetine sarılmak, onun ahlakı ile ahlaklı olmaktır.

Beşincisi: Şeriat olarak, hükümleri Kur’andan, Sünnetten, icmâdan, kıyastan çıkartılmış İslam Şeriatından razı olmaktır.

Altıncısı: Ümmet olarak, Ümmet-i Muhammed’den razı olmak, bütün mü’minlerin Ümmet çatısı altında toplanmalarını istemek ve çalışmaktır.


Yedincisi: Ahlak sistemi olarak Kur’andan, Sünnetten, Selef-i sâlihînin âsarından çıkartılmış İslam ahlakından razı olmak ve bu ahlakı hayata tatbik etmektir.

Yukarıda sayılan rızalara sahip Müslüman neler yapar, neler yapamaz?

Tevhid ile Teslisi bir tutarak dinlerarası diyalog yapamaz.

Muharref dinleri İslam ile bir ve eşit tutamaz.

Kur’ana, Sünnete dayanmayan sistemleri doğru ve hak kabul edemez, onlara iyi veya eskisinden daha iyi diyemez.

Allahın kardeş kılmış olduğu ehl-i Tevhid ve ehl-i kıble mü’minleri dışlayamaz, ötekileştiremez, onlara düşmanlık edemez.

Tağutları, Deccalları, kezzabları, Nemrudları, Fir’avunları, Hamanları sevemez, benimseyemez.

Âhireti unutup aldatıcı ve oyalayıcı dünyaya dalıp bozulmaz.

Parayı din iman gibi benimseyemez, sevemez.

Şeytanın ve nefs-i emmaresinin tuzaklarına düşmemek için tedbirli ve uyanık olur.

Büyük yolculuğa hazırlanır ve onun için azık toplar.

Merhametli olur, zalim ve gaddar olmaz.

İlmihalini, fıkhını, ahlakını öğrenir ve bu öğrendiklerini hayata uygular.

Kesinlikle haram yemez, şüphelilerden kaçınır; dosdoğru ve tertemiz bir Müslüman olur.

Yalan söylemez… İftira etmez… Münafıklık ve riyakarlık yapmaz… Emanetlere hıyanet etmez

Afvedici, mürüvvetli, âdil, insaflı, cömert, sahî olur.

Allahü Tealanın sevmediği, gazab ettiği gururdan, kibirden, küçük dağları ben yarattım havalarından uzak durur; mütevazı ve alçak gönüllü olur.

Soru: Bir Müslüman böyle olursa bunun neticesi ne olur?

Cevap. Nice düşmanları ve karşıtları bile onun faziletlerini, meziyetlerini kabul ve tasdik eder, kendisine kıymet verir, sözünü dinler, emin ve haysiyetli bir kimse olur


(İkinci yazı)

Tekrarlanan Gerçekler

KUR’ANDA, Sünnette, Şeriatta herhangi bir konu ve mesele hakkında kesin bir hüküm varsa; Müslüman, o hükme aykırı bir çare ve çözümü beğenemez, benimseyemez, tercih edemez, ancak Kur’anın ve Sünnetin hükmünü benimseyebilir.

Fazlurrahman adındaki dall ve mudil kişinin, Kur’andaki 300 küsur kesin hükümlü ayet tarihseldir, bugün geçerli değildir sözü küfür sözüdür. Aklı başında hiçbir Müslüman böyle batıl bir görüşü kabul ederek kendini ateşe atmaz..
Allahü teala biz kullarının selameti ve huzuru için birtakım kesin hükümler ve sınırlar koymuştur. Bunlara uymak itaat ve kurtuluş, uymamak isyan ve dalalettir.

Allahü Teala meşru ticareti helal, ribayı haram kılmıştır. Ribayı helal sayanlar açık ve kahr edici bir sapıklık içindedir.

Resulullah Efendimizin Sünneti ve hadîsleri Din-i Mübin-i İslamın ikinci ana kaynağıdır. Sünnetin tamamını inkar ve reddeden (zâhiren öyle görünse de) gerçek Müslüman değildir.

Resul-i Kibriya aleyhi ekmelüttahaya Efendimizin mütevatir hadîslerini red ve inkar eden küfre düşer. (“Mütevatir Sünnetle amel etmek farzdır ve onu inkar eden kâfir olur.” İSLAM HUKUK İLMİNİN ESASLARI. Prof. Dr. Zekiyyüddin Şa’ban. Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, s. 76)

Kadın ve kız konusunda Kur’ana, Sünnete, Şeriat-i Garra-i Ahmediyyeye aykırı ve zıt olan her şey bâtıldır, dalalettir, hederdir.

Resulullahın mütevatir, sahih hadîslerini AB kriter ve normlarına göre ayıklamak ve reddetmek küfürdür.

İslam düşmanı kafirleri ve münafıkları dost ve velî edinenler sapıklık içindedir.

İslam, Kur’an, Sünnet, hikmet israfı ve ona yol açan lüksü haram kılmıştır. İsraf içinde yaşayanlar beyinsiz günahkarlardır.

Dünya fânidir, dünya nimetleri gelip geçicidir. Müslümanın, dünya imtihanını, hizmetlerini, vazifelerini ihmal etmeden âhirete yönelik olması gerekir.

Zekatını hiç vermeyenler büyük günahkar ve âsidir.

Zekatı Kur’ana, Sünnete ve Şeriata uygun olarak vermeyenler beyinsizdir.

Zekatları Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplayanlar gasıp ve şakidir.

İmandan sonra İslamın ikinci temel şartı beş vakit namazı dosdoğru kılmaktır. Namazı terk ve ihmal edenler, hafife alanlar, bu konuda tehâvün gösterenler fasıktır, facirdir, gafildir, (kendilerine ve topluma) zalimdir. Bir İslam toplumunun namazsız ve cemaatsiz kurtuluşu, necatı, felahı, izzeti mümkün ve muhtemel değildir.

Parayı put haline getirip çılgınca sevenler, para için her haltı yiyenler, Altın Buzağı dinine girenler gizli müşriktir.

Çocuklarını sahih itikatlı, dindar ve musalli yetiştirmeyenler onları mânen katl ve mahv etmiş olur.

Önemli olan doktor, mühendis, iktisatçı olmak değil iyi Müslüman, iyi insan, adam olmaktır.

Cami mihraplarına, kürsilerine, minberlerine ehliyetli, liyakatli, icazetli, fakih, alim, âbid, zâhid, muttaqi, müteverri, muhlis, muslih, mürüvvetli imamlar geçirmeyip; ehliyetsiz namaz kıldırma memurları geçirenler İslam’ı ve Ümmeti içinden yıkmakta, büyük zarar vermektedir.

Sabah namazlarında bütün İstanbul ve taşra camileri, cumalarda bayramlarda olduğu gibi cemaatle lebalep dolmalıdır. Bu da yeterli değildir.

Cuma ezanı okununca bütün Müslüman esnaf ve iş sahipleri ticarete, alış verişe ara vermeli, dükkanlarını kapatıp camilere seğirtmelidir.

Bütün Müslümanlar, yedi yaşından itibaren ilmihallerini öğrenmeli, ezberlemeli, içindeki hüküm, emir, yasak, öğüt ve diğer bilgileri hayatlarına uygulamalıdır.

Emr-i mârufu ve nehy-i münkeri en azından kalben yapmamak küfürdür.

Komşusu aç yatarken, kendisi tok sabahlayan Müslüman değildir.

Bilenler bilmeyenleri uyarmaz, aydınlatmaz, bilgilendirmez, müjdelemez, korkutmazlarsa büyük günah işlemiş, hıyanet etmiş olurlar.

Küfre rıza küfürdür.

Küfür düzenine iyidir demek küfre götürür.