Geçseniz bilgisayarlarınızın başına yahut alsanız kalemlerinizi elinize, Ortadoğu’da olup bitenlerin içyüzü nedir, tahliller yapsanız, halkı aydınlatıp bilgilendirseniz, ne iyi olur.

Musul, Kerkük Türkiye’nin bitişiği, oralarda olup bitenleri İngiltere medyasından öğrenmeye çalışıyoruz.

Gidin Fransa’ya, orada muhakkak Nestûriîlik konusunda birinci sınıf uzmanlar, araştırıcılar vardır.
Kuzey Irak’ta olup bitenlerin içinde ne kadar Nestûrî tuzu biberi vardır, haberimiz yok.

Keldânîlik nedir, biliyor muyuz? Kürt Yahudiler kimlerdir?..

Pakradûnîler… A ilk defa duyuyorum, onlar da nereden çıktı?

Şu üç yüz üniversitemiz içinde Pakradûnîler konusunda uzman olan biri var mıdır?

Pakradûnîler yakın zamana kadar gerçek Ermenileri yaktılar… Şimdi Müslüman Türkleri ve Kürtleri yakıyorlar.

Ankara’da çok nüfuzlu, çok etkili kaç Pakradûnî var acaba?

Suyun başındaki Pakradûnîler, köşe başını tutmuş Pakradûnîler…

Pakradûnîler, iki bin altı yüz senelik bir maceranın çocuklarıdır. Ermeni kralı, ordusuyla Filistin’e gitmiş, Yahudi kralıyla savaşmış, Yahudiler yenilmiş…

Ermeni kralı ganimetlerle birlikte büyük sayıda Yahudiyi Ermenistan’a köle olarak getirmiş… Bu köleler yalancıktan Ermeni dinine girmişler ve hop, yüz sene içinde Ermenilere hâkim olmuşlar, birçok devletler kurmuşlar.

Cumhuriyetin ilanından sonra da iğreti Ermeniliği bırakıp Türkleşmişler, Kürtleşmişler, Müslümanlaşmışlar.

Pakradûnîler ve daha bir sürü hayati, çok önemli konuda biz Müslümanlar ayakta uyuyoruz. Yatakta uyumak ayıp değil ama ayakta uyumak çok ayıp.
Bir Pakradûnî’nin kuyuya attığı taşı bin Müslüman çıkartamıyoruz.

Biz bu şifahî toplum kültürü, zihniyeti, kafasıyla gidersek bugünkü bataklıktan çıkıp kurtulamayız.
Para mühim değil. Diyelim iki yüz elli bin dolar bulduk. Bu parayla Pakradûnîlik hakkında halkı uyaracak ciddi ve doğru bir kitap yazdıracağız. Kime yazdıracağız bu kitabı? Bu konuda kitap yazabilmek için İbranice, Ermenice, İngilizce, Almanca bilmek gerekir.

Elimizde Pakradûnîlik hakkında bir bibliyografya çalışması var mıdır? Yok.

Mükemmel eski İbranice bilen, yine mükemmel eski Ermenice bilen kaç tarihçimiz vardır?

1930’da Musevi profesör Abraham Galante, Pakradûnîler hakkında Fransızca bir makale yazmış, Hamenora dergisinde yayınlanmış. Bu makale sonra, küçük bir kitap şeklinde basılmış. Şu İstanbul kütüphanelerini dolaşın, bunun tek nüshasını bulamazsınız.

Berlin Devlet Kütüphanesi’nde vardır ama İstanbul kütüphanelerinde yoktur.

Boğaz’a üçüncü köprüyü yapıyoruz ama İstanbul’a on beş milyon kitaplık büyük bir kütüphane kurmayı düşünmüyoruz bile.

Batı ülkelerinde Kafkasya’da veya Sibirya’da üç beş yüz kişinin konuştuğu dillerin gramerleri, lügatleri yazılıyor; biz, atalarımızın yüz sene önce yayınlanmış Türkçe mezar taşlarını, romanları, hikaye kitaplarını okuyamıyoruz. Cehaletin böylesi nerede görülmüştür?

Cahillik ikiye ayrılır: Basit cahillik…
Mürekkep=karmaşık cahillik… Üç yüz üniversitemiz var, IŞİD’in mahiyetini ve içyüzünü bilmiyoruz; Pakradûnîlik nedir, haberimiz yok.

Yurtta sulh, cihanda sulh, cahilliğe devam… Oğlum Mehmet, bu yolda devam et…

(İkinci yazı)

Müslümanların Haline Çok Üzülüyorum

MEMLEKETİN ve Müslümanların halini çok iyi görenler, sevinenler, mutlu olanlar var.
Memleketin ve Müslümanların haliyle ilgilenmeyenler var.

Memleketin ve Müslümanların durumunu iyi ve parlak bulmayıp, çok üzülenler ve kederlenenler var.
Bendeniz bu üçüncü sınıfa mensubum.
İlmihalini bilen bir Müslüman olarak durumu kötü görüyorum.

Üzüntümün sebeplerini sayayım:

1. Tek bir Ümmet olması gereken Müslümanlar birbirinden kopuk bin cemaate, hizbe, fırkaya ayrılmış, birlik kalmamış, tefrika var.
2. Müslümanların başında âdil, râşid, müdebbir, muktedir, müeyyed bir İmam yok.
3. İtikad konusunda bozukluklar, sapıklıklar görülüyor.
4. İslamın ikinci şartı olan beş vakit namaz yüzde doksan yitirilmiş.
5. Hür ve mukim erkekler farz namazlarını, şer’î özürleri olmadığı halde münferiden kılıyor, cemaatle kılmıyor.
6. Halk, gençlik, öğrenciler ilmihalini doğru dürüst bilmiyor.
7. İslamın üçüncü şartı olan zekat Kur’ana, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun olarak verilmiyor.
8. Tesettür yüzde 50’ye düşmüş. O yüzde 50’nin de tesettürü şer’î değil, Avrupaî, örfî veya şeytanî.
9. Zina suçu Ceza Kanunundan çıkartılmış.
10. Devletin izni ve korumasıyla yasal seks yapılıyor, seks kölelerine TC vesikaları veriliyor, bundan KDV alınıyor. Kemalist veya Müslüman Feministler bunun seyrine bakıyor.
11. Riba yaygın hale gelmiş, bazı ilahiyatçılar ribaya fetva ve ruhsat vermiş.
12. Müslüman kesim hızla sekülerleşiyor, dünyaya dönük hale geliyor, âhiretini ihmal ediyor.
13. Mübarek Ramazan ayında büyük şehirlerde gündüzün serbestçe yenilip içiliyor.
14. Ramazanlarda Kur’ana, Sünnete, Şeriata, İslam ahlakına aykırı karı erkek karışık etkinlikler, şenlikler, eğlenceler yapılıyor.
15. Dinî bir cemaat siyasî iktidara savaş ilan ediyor, sivil darbe teşebbüsüne girişiyor ve Müslümanlar bunun dedikodusunu yapıyor. Bu yangını söndürecek bir İslamî İtfaiye teşkilatı yok.
16. Müslümanlar o kadar aciz ki, Ayasofyanın tekrar cami haline getirilmesi konusunda etkili baskılar yapamıyor.
17. İstisnalar dışında cami imamlıkları namaz kıldırma memurluğu statüsüne düşmüş.
18. Sabah namazlarında camiler genellikle boş.
19. Müslüman kesimin kültürü, istisnalar dışında şifahî bedevî kültürü.
20. Memlekete hürriyet geldi, azınlıklar haklarını istiyor ve alıyor ama çoğunluğu oluşturan Sünnîler İslam Medreselerinin, tasavvuf tarikat ve tekkelerinin açılmasını istemiyor, siyasî iktidara baskı yapmıyor.
21. İslamî kesimde arivizm yaygın, arivistler cirit atıyor. (Lütfen lügata bakınız.)
22. Türkiye Müslümanlarının, İngilteredeki Eton Koleji ayarında ve gücünde bir tek gerçek İslam Mektebi yok.
23. Müslümanların ticaret, iş, sanayi, çalışma hayatını tanzim edecek ve denetleyecek Fütüvvet Teşkilatı yok.
24. Müslümanların Mahalle Teşkilatı yok.
25. Müslümanların, Müslümanca yaşayabilecekleri İslam komünleri yok.
26. Üç bine yakın İmam-Hatip okulunda, 1868’den 1912’ye kadar Galatasaray Lisesinde olduğu gibi topluca vakit namazı kılınmıyor.
27. Tarikat ve tasavvuf faaliyet ve hizmetlerini tanzim ve teftiş eden Meclis-i Meşayih yok.
28. Müslümanların Âmirîne bi’l-mâruf ve nâhîne ‘ani’lmünker heyetleri ve teşkilatı yok.
29. Çoğunlukta olan Müslümanların güçlü bir medyaları yok.
30. Müslüman Türkiye’nin uluslararası şeffaflık, temizlik, ahlak notu 10 üzerinden 5.
31. Haram yeme yaygın hale gelmiş.
32. Halka yönelik bir İslamî Nasihat faaliyeti, aydınlatma ve uyarma hizmetleri seferberliği yok.
33. Lüks, israf, gurur, kibir, egoistlik, enaniyet , fuhşiyyat=azgınlıklar, beyinsizlikler yaygın halde.
34. Halk 1928’den önce yayınlanmış Türkçe hikaye kitaplarını bile okuyamayacak kadar cahil kalmış ve cahil kalmakta direniyor. Müslümanlar, atalarının Türkçe mezar taşlarını okuyamayacak kadar cahil düşmüş.

Muhterem okuyucularım, işte bu fakir, yukarıda arz ettiğim 34 sebebe mebni Müslümanların halini beğenmiyorum, durumlarına sevinemiyorum.
Bu yüzden bendenizi tenkit edenler, “Be adam, biraz da iyi şeylerden bahs etsene be!” diyenler var.
Onların iyi şeyler dediği yüksek binalar, gökdelenler, AVM’ler, stadyumlar, yedi yıldızlı lüks içkili oteller, on milyonlarca çıplak turistler, faizli bankalar, faizli krediler, on milyondan fazla otomobil, müzeyyen, fakat cemaatsiz camiler, öğrencilerinin tamamı namaz kılmayan din okulları, lüks, israf, tebzir gibi şeylerse ben bir Müslüman olarak bunlara nasıl sevinebilirim?

İstidraclara sevinmemi mi bekliyorlar?