Ülkemizin en büyük yarası hayat pahalılığı ve piyasanın bir türlü fiyat politikasını oluşturamaması. Maliye Bakanlığı Mehmet Şimşek döneminde tekrar Ortodoks politikalara dönse bile Türkiye’de ekonomi rayına girmiş değil.
Bu dönemi fırsat bilip dünyanın parasını kazanan o kadar çok simsar, fırsatçı ve aç gözlü insan var ki! Her gün her saat birine denk geliyoruz. Zaten insanımız ay sonunu getiremiyor. Bankaların eline düşmüşüz ve borcu borç ile kapatır bir millet olmuşuz. Bunun üzerine bir de bu ekonomik ahlaksızlıklar bizi yıldırıyor.
Konunun anlaşılması için birkaç sektörden örnek vereceğim. Gıdadan başlayalım. Dışarıda orta düzey bir restoranda bir Adana kebabı 450-500 lira fiyat aralığında yiyoruz. Maliyetlere üstünkörü bakalım.
Bir kilogram kıymayı restoranlar toptancılardan 350-400 lira aralığında alıyor. 350 diyelim. Bir Adana kebabında 150-180 gram aralığında et kullanılıyor. Yani bir kilogram etten en az 6 kebap çıkıyor. Yani bir adananın sadece et maliyeti düz hesap 60 lira. Yanında salatası, mezesi vs 100 olsun. Hadi 100 lirada personel, kira, yakıt vs. 200 lira. Bir adananın fiyat 500 lira yüzde yüz elli kar demek. Bir de yanında içecek ve tatlı yerseniz bu restoran karı katlanıyor.
Bir örnekte market fiyatından vereyim. Malum marketlerde dubai çikolatası adı altında satılan popüler bir çikolata var. Fiyatı 75-80 liraydı. Bizim milletin bu ürüne ilgisi azalınca hoop fiyatı düştü 47 liraya. Bir anda yüzde 30-40 fiyatı inmiş ve bu üründen hala kar yapılıyor.
Nakliyattan örnek vereyim bir de Burdur’dan bir arkadaşım Ankara'ya evini taşıyacak. Altığın iki fiyatı söylüyorum. Birinci taşıma şirketi 95 bin lira fiyat verdi. İkinci şirketi aradım 30 bin lira dedi. Akıl tutulması resmen.
Bu örnekler gibi binlerce var.
Öneri veriyorum. Biz önce esnafımıza ekonomik ahlak dersi vermemiz gerekiyor. Serbest piyasa ekonomisine en azından belirli bir süre ara vermemiz gerektiğini düşünüyorum.