ABD Başkanı Donald Trump, kendisine yönelik suikast tehdidi nedeniyle olağanüstü güvenlik önlemleri aldı. Ancak bu önlemler, kendi ekibini tehlikeye atmasıyla büyük tartışmalara yol açtı.
İstihbarat raporlarına göre, İranlı ajanların Trump’ın uçağını düşürmeye yönelik bir plan yaptığı bilgisi alındı. Bunun üzerine Trump, kendisi için farklı bir uçak ayarlarken, ekibini risk altında olan özel jetiyle uçmaya mecbur bıraktı.
Şaşkınlık Ortaya Koyan Karar: Trump Uçakta Değil
Uçağın kalkış anında Trump’ın ekibi, başkanın kendileriyle uçmayacağını öğrendi. Bu bilgi, uçuştan sadece birkaç dakika önce verildi ve ekip, Trump’ın koltuğunun boş olduğunu fark edince şaşkına döndü.
Bu gelişme, İran’ın suikast planladığına dair haberlerle birleşince, Trump’ın ekibi içinde büyük bir güvensizlik oluştu. Bazı çalışanlar, gözden çıkarıldıklarını ve tuzak olarak kullanıldıklarını düşündü. Ancak seçim kampanyasında görevli üst düzey isimler, ekibe "yem olmadıkları" konusunda güvence verdi.
İran’dan Gelen Tehditler ve ABD’nin Endişesi
Başkanlık seçimleri sırasında, ABD kolluk kuvvetleri Trump ve ekibini, İran’ın suikast düzenleyebilecek ajanlar yerleştirdiği konusunda uyardı. Özellikle Trump’ın, 2020’de İran’ın üst düzey askeri liderlerinden Kasım Süleymani’nin öldürülmesi emrini vermesi, İran’ın misilleme planları yapmasına neden olmuştu.
Gizli Servis, Florida’daki Trump’a ait golf kulübünde gerçekleşmesi planlanan bir suikast girişimini engelledikten sonra, başkanın güvenlik ekibi önlemleri artırdı. Ancak Trump’ın, kendi güvenliğini sağlarken ekibini riske atması büyük tepki topladı.
"Bana Bir Şey Olursa İran’ı Yok Edin"
ABD Adalet Bakanlığı yetkilileri, İran’ın Trump’a yönelik suikast planlarını tespit ettiklerini duyurdu. İran ise bu iddiaları yalanladı. Ancak Trump, kendisine yönelik tehditlerin farkında olduğunu belirterek, "Eğer beni öldürmeyi başarırlarsa, ekibim İran’ı yok edecek" şeklinde konuştu.
Güvenlik endişeleri sürerken, Trump’ın suikast korkusu ve aldığı tartışmalı önlemler, yalnızca kendisini değil, çevresindekileri ve ABD’nin dış politikasını da ciddi şekilde etkiliyor.