Adana'da 2,5 aylıkken bir bebeğe kayyum atanması kararı, hukuki, vicdani ve insani boyutlarıyla tartışmalara sebep oldu. Seyhan ilçesinde, 4 ay önce dünyaya gelen bebeklerinin topuk kanının alınmasını reddeden Murat Çakmak (40) hakkında, Sağlık Bakanlığı'nın şikayeti sonrası başlatılan soruşturma tamamlandı. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘Aile hukukundan kaynaklı yükümlülüğü ihlal' suçlamasıyla yürüttüğü soruşturmada Murat Ç. hakkında takipsizlik kararı verirken, 'Genel sağlığın korunması amacıyla hukuka uygun şekilde verilen topuk kanı alınmasına ilişkin emre aykırı hareket etmek'ten Sağlık Müdürlüğü tarafından idari para ceza uygulanmasına hükmetti. Ailenin avukatı ise "Takipsizlik kararı ile kamuoyunu rahatlatmaya çalışırken, idari para cezası ile Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Sektörünün gönlünü almaya çalışmış, bizde bu karara itiraz ettik, eğer itiraz kabul olmaz ise idarenin uyguladığı para cezasını idare mahkemesine taşıyacağız. Bu işi en son noktaya kadar götüreceğiz. Böyle bir şey için kimse bizden bir kuruş para alamaz. Bizde sağlık sektörünün rantı için feda edilecek bir damla kan yok.” Dedi.
Adana da topuk kanı vermediği için çocuğuna kayyum atanan baba Murat Çakmak'ın Avukatı Cüneyt Bülent Şeker Adana Cumhuriyet Savcılığının topuk tanı vermemenin suç teşkil etmediği yönündeki takipsizlik kararını olumlu karşıladıklarını, zaten daha önce de topuk kanı verilmemesi sebebi ile ailelere bir ceza davası açılmadığını, bu konuda Sağlık Bakanlığının yaptığı şikâyetlerin hep takipsizlik veya bilinen adı ile “Kovuşturmaya yer olmadığı” yönünde bir karar ile neticelendiğini belirtti.
Avukat Cüneyt Bülent Şeker ancak bu vesile ile "Topuk kanı vermemek sebebi ile aileden çocuğun alınamayacağı ve ailenin rızası olmadan topuk kanı alınmayacağının" kamuoyunca anlaşılmasının faydalı olduğunu belirterek “Kimse çocuğuna düşkün aileleri “Topuk kanı vermezsen polis-Jandarma zoru ile gelip zorla kan alırız, çocuğunu elinizden alırız vs. diye tehdit etmesin. Bunu yapanlara dava açarız, kamuoyuna bu kişileri sergileriz.” dedi.
"TOPUK KANI VERMEK İLK KEZ 'KABAHAT' OLARAK NİTELENDİ"
Avukat Cüneyt Bülent Şeker topuk kanı vermemenin veya sağlıklı çocuğa test yapılmasının reddedilmesinin ilk defa Adana Cumhuriyet Savcılığınca bir kabahat olarak nitelendiğini, bu kararın da hukuka aykırı olduğunu belirti. Şeker "Mesela dilencilik, kumar, gürültü, sarhoşluk gibi şeyler kanunlar da kabahat olarak düzenlenmiş, ama 5326 Sayılı Kabahatler kanunun 2/2, 4/2, 22/2, 32/2. maddelerine göre ancak kanunda açık hüküm bulunan hallerde savcılık idari yaptırım uygulanması yönünde karar verebilir veya idari yaptırım uygulaması için kararı idareye gönderebilir." diye konuştu.
Alınan karar için hukuk vurgusu yapan Cüneyt Bülent Şeker "Topuk kanı vermemenin veya genel sağlık tarama testlerinin sağlıklı çocuğa yaptırmamasının bir kabahat olduğuna dair (32/2 de belirttiği gibi) açık bir kanun yok, Sağlık Bakanlığının ağzından çıkan her söz, her talimat bir kanun yerine geçmiyor ise bu hukuka uygun bir karar değil” dedi.
"KİMSE BİZDEN BİR KURUŞ PARA ALAMAZ”
Avukat Şeker; "Savcılığın kararında geçen 32 madde de 100 lira para cezasından bahsediyor. Savcılık idari yaptırım uygulanmasını işini de Sağlık Bakanlığına bırakmış, yani topu taca atmış. Takipsizlik kararı ile kamuoyunu rahatlatmaya çalışırken, idari para cezası ile Sağlık Bakanlığı ve sağlık sektörünün gönlünü almaya çalışmış, bizde bu karara itiraz ettik, eğer itiraz kabul olmaz ise idarenin uyguladığı para cezasını idare mahkemesine taşıyacağız. Bu işi en son noktaya kadar götüreceğiz. Böyle bir şey için kimse bizden bir kuruş para alamaz.” diye konuştu.
"BİZDE SAĞLIK SEKTÖRÜNÜN RANTI İÇİN FEDA EDİLECEK BİR DAMLA KAN YOK"
"Bizde Sağlık Sektörünün Rantı için feda edilecek bir damla kan yok" diten Şeker sözlerine şöyle devam etti, Çocuklarına düşkün, araştıran aileler zararlı yönleri sebebi ile genel sağlık taraması-koruyucu hekimlik kapsamındaki bir testi tercih etmedikleri için cezalandırılamazlar, Bizde sağlık sektörünün rantı için feda edilecek bir damla kan yok. Bu çocuklara el koymaktır, bu aileyi ve anne-babanın velayet hakkını yok saymaktır, bu çocuklarımızı hukuken kobay haline getirmektir. Bir idari talimat ile vücut bütünlüğüne ve insanlığın bu günü kadar kazandığı insan hakları yok sayılamaz, peki ala idare büyük bir hata veya yanlışın içinde olabilir. Bu baskıların sebebi özelleşmiş ve iyice büyümüş olan Sağlık Sektörüne iş ve gelir temin etmektir, sağlık sektörü ise bu gün Amerikan merkezli İlaç şirketleri ve DSÖ yörüngesindedir, onların niyeti ise sadece para değildir, onların hedefi Türk Milletidir” dedi.
Çakmak Ailesi'nin Avukatı Cüneyt Bülent Şeker Adana Savcılığının kararına yaptığı itiraz dilekçesinde şu ifadelere yer verdi;
"Adana İl Sağlık Müdürlüğü; 6000 Genetik ve 500 metabolik hastalıktan sadece 6 tanesine ilişkin genel sağlık tarama testlerini yaptırmadığımız için tarafımızın TCK m. 233/3 (Aile Hukukundan doğan yükümlülüğü ihlal) kapsamında suç işlediğimizi iddia etmiştir? Bu mantığa göre geri kalan 6494 hastalıkla ilgili testleri yapmayan idare amirleri kat ve kat daha ağır bir suç işlemiş bulunmaktadır. Halbuki söz konusu topuk kanı alımı (Zaruret kapsamında olmayan) tıbbi bir müdahaledir ve çocuğa anne-babasından (kanuni temsilcisinin) izni olmadan böyle bir tıbbi müdahale yapılması hukuken mümkün değildir.
KADININ KUCAĞINDAN ZORLA ÇOCUĞUNUN ALINMASINA 6284 HATIRLATMASI
Kadının kucağından zorla çocuğunun kopartılarak alınmasının 6284 Sayılı Kanun kapsamında (Kadına ve çocuğa şiddet) kapsamında olduğuna ise hiç şüphe yoktur."