Fenerbahçe, Glasgow'da tarihi bir geceye çıktı. İlk maçta İstanbul'da alınan 3-1'lik mağlubiyetin ardından bu takıma inanmış herkesin içinde bir umut vardı. Mourinho ve öğrencileri, İskoçya'da bu umudu gerçeğe dönüştürmek için sahaya çıktı ve tam da beklenen cevabı verdi.
Maçın başından itibaren Fenerbahçe’nin sahadaki duruşu, geri adım atmayan bir takım görüntüsündeydi. Sarı-lacivertliler, 6 Mart’ta yaşanan hayal kırıklığını unutturmak istercesine baskılı başladı ve daha ilk dakikalardan itibaren oyunun hakimi oldu. Aradığı golleri ise Syzmanski’nin ayağından buldu. Skor 2-0 olduğunda artık çeyrek final hayali gerçeğe dönüşüyordu. Ancak Avrupa arenasında kader bazen acımasızdır. Normal sürede ve uzatmalarda bu skoru koruyan Fenerbahçe, işi penaltılara bırakınca o tanıdık sonla bir kez daha yüzleşti.
Seri penaltılar, Fenerbahçe için bir kabusa dönüştü. Edin Dzeko ve Alexander Djiku topu filelere gönderse de, Dusan Tadic, Fred Rodrigues ve Mert Hakan Yandaş atışlarından faydalanamadı. Rangers’ta ise Hagi kaçırdı ama Tavernier, Cerny ve Lawrence hata yapmadı. Sonuç olarak İskoç ekibi, çeyrek final biletini kapan taraf oldu.
Bu maç, Fenerbahçe’nin Avrupa’da ne kadar iddialı bir takım olabileceğini gösterdi. Ancak futbolun acımasız doğası bir kez daha kendini hissettirdi. İyi oynadığın bir maçı kaybetmek, hele ki penaltılarla elenmek her zaman daha fazla can yakar. Ama bu takımın mücadele gücü ve Avrupa sahnesindeki ciddiyeti umut verici. Önümüzdeki yıllarda bu takım, Avrupa’da daha büyük başarılar yakalayabilir. Bu gece bir son değil, belki de bir başlangıçtır.