İstiklal Gazetesi'nden Arzu Erdoğral oyuncu Ali Nuri Türkoğlu'na ülke gündemini, Siyonist İsrail zulmünü, bitmek bilmeyen terör belasını, tiyatroyu, dramı, sanatı sizler için sordu. Ali Nuri Türkoğlu'nun İstiklal Gazetesi'ne yapmış olduğu o özel değerlendirmeler...

Oyuncu Ali Nuri Türkoğlu Siyonist İsrail'in zulmüne sessiz kalınmasına tepki göstererek 'Filistin'e destek verince Arap ya da AK Partili olmazsınız' dedi.

Terör örgütlerinden rahatsızlığını dile getiren Türkoğlu, ''Terörün, teröristin desteklenmesi bunun Gazi mecliste yapılıyor olması. Kravatlı şakilar dediğim insanların resmen terör örgütünün uzantısı olarak konuşuyor olması bu benim çok ağrıma gidiyor.'' Dedi.

Türkoğlu her fırsatta Sultan Abdulhamit Han hazretlerine söylenen ''istibdat'' kelimesi için ise ''100 yıl evvel Abdülhamit için söylenenlere bakın İstibdat kelimesinin nereden çıktığına bir bakın hep özgürlük özgürlük diyenlerin ne kadar özgürce bunu söyleyebildiklerine bakın. Dilediğiniz yerde Atatürkçü olacaksınız dilemediğiniz yerde saklanacaksınız köşelerinize mama kesilir diye.'' Hiç samimi hareketler değil bunlar şeklinde değerlendirdi.

İşte Oyuncu Ali Nuri Türkoğlu'nun İstiklal Gazetesi'ne özel yapmış olduğu o açıklamalar;

Öncelikle bu yoğunluk içerisinde neler var?

''FİLİSTİN İNSANLIĞIN ORTAK SORUNU''

Söyleşiler var. Yürüyüşler var. Malum büyük Gazze yürüyüşümüz, büyük Filistin yürüyüşümüz var. İnşallah yakın zamanda orada artık bu soykırımın son bulması için duacıyız ve eylemdeyiz. Malum devletler teröristlik yapmaya çalışırken halklar bu işe dur diyor. Dünyanın her tarafında yeni kardeşlerimiz oldu yeni insan kardeşlerimiz oldu yani din dil ırk ayırt etmeksizin insan kardeşlerimizin vicdan kardeşlerimizin olduğunu fark ettik.

Dışarıdan çok ciddi bir Filistin'e bir duyarlılık yükseliyor artık bu biliyorsunuz Filistin kefiyesi değil dünyanın kefiyesi oldu çünkü bir dünya Filistin oldu. O yüzden çok mutluyuz onların yoğunlukları var. Hem de bir dizi çalışmamız var onun provaları var. İşte attı kılıçtır falan güzel sürpriz bir işimiz geliyor. İkisiyle meşgulüz bu aralar bir de TV programı yapmıştım onun şimdi montajı sürüyor bir gezi programı onu bitirdik de işte onun seslendirmeleri dış sesleri vs var.

Bir dizide izleyeceğiz sizi o zaman?

Dizide izleyeceksiniz. Bir de bir gezi programı. O da başka bir kanalda dizimiz TRT'de. O şeyde gezi programı da sürpriz olsun kanalda.

Yoğunluk kavramından sıyrılırsak hayata dair siz neler yapıyorsunuz?

Ben anlamaya gayret eden çocukluğumdan beri anlamak çabasında olan meraklı bir çocuktum. Yani elim önümde böyle sürekli elimin altında en az 3-5 kitap bir arada bir yoğunluğa girdim mi öyle okuyorum, notlarımı alıyorum, hikayeler okuyorum hikayelerle alakalı notlarımı alıyorum. Aslında bir iki hikayemiz var onları hayata geçirmek anlamında da yine sinemayla kamerayla bir dert içindeyim. Onunla ilgiliyim. Daha ziyade biraz daha çocukla kızımla ilgiliyiz. E onun o büyüme sürecine tanıklık ediyoruz. Muhteşem bir şey o Allah olmayanlara versin. Hayırlarla versin bunu tatsınlar. Olmuyorsa da bir sebebi vardır. Orayı da çok zorlamamak lazım ama hele kız çocuğu bambaşka bir şeymiş. Asude ile vakit geçiriyoruz hanımla. Genelde hanımefendi zaten annesini başına dikiyor ve onunla beraber . Annelik mesleğinin nasıl zor bir şey olduğuna tanık oluyorum.

Değil mi?

Tabii full mesai. ben de şanslı bir babayım evladım şanslı, hanımım şanslı daha fazla evde vakit geçirebilme serbest bir işim olduğu için. Yani 6 9 çalışmıyoruz. Dolayısıyla işte boş günlerimde bebekle beraberim, çocukla beraberim piyanonun tuşlarına bazen beraber dokunuyoruz. Onun çok iyi bir müzik kulağı var. Ben oturduğum zaman bana çaldırmıyor eli ile iteliyor. Ben çalcam yapıyor, çalıyor genelde. Ben evci bir adam olduğum için hanımcıyım.

Ben doğru mu anladım bir senaryo yazımı mı olacak?

Var var. Yani bir sürü hikaye var da biz sinemacıyız. Biz oyuncuyuz ama biz kendimizi biz derken yani genelde bizim işi yapan insanların pek çoğu bir bütün olarak tarif eder çünkü tiyatrocuysanız aynı zamanda sinemacısındır aynı zamanda işin senaryo tarafında da yazım tarafında da varsınızdır, anlarsınız falan çok arkadaşımın öyküsü de falan vardır. Tabii bunları hayata geçirmek bir sürü etmenin bir arada çalışmasını gerektiriyor bir ekip çalışması. Ben de yıllardır yazan çizen birisiyim böyle iyi bir hikaye yakaladığımda onu yapmak istiyorum. Onun üzerine bolca bu ara tefekkür ediyorum. Hatta ve hatta cesaret edip 15-20 sene sonra Tutunamayanları yeniden okuyorum bu ara.

Tamam en son okuduğunuz kitap o muydu?

Hem o, hem bir dille ilgili bir kitap kıymetli bir hocanın, bir de Oğuz Atay'ın ''Korkuyu Beklerken'i'' okuyorum yeniden bir tane daha okuyorum O da ''Sanat Ahlakı'' diye bir kitap. 3 -4 tane bir arada

Neyi anlattı size? En son okuduklarınızdan bir tanesi aklınızda kalan?

Ya şöyle ben mesela Tutunamayanları bilenler biliyorlar ben de yıllar evvel okumuşum altını her tarafını çizmişim falan.. E tabii yeniden dönüp okumak lazım diye tekrar okurdum cesaretim bir ay falan olacak mesela. O dönemin sosyokültürel ortamını society's işte o da öyle özellikle oraya bir eleştiri yapıyor. Yani sosyosunu anlamak noktasında o günün siyasi ortamını çok güzel resmetmiş. Zaten güzel de hicvetmiş meselesi de Oğuz Atay'ın biraz o ya çok büyük bir dil. Üstadı hem geleneksel dile o yeni dilcilere çok ciddi bir eleştirisi var ve bunu geleneksel dile eski Türkçemize hakimiyetiyle döve döve yapıyor. Tabiri caizse o bölümlerini çok keyifle yeniden okuyorum hatta altını çizdiğim yerlere dönüp tekrar bakıyorum. 15-20 seneden fazladır okumuşum. O bir keyifli bir yolculuk. Dil üzerine olansa çok kıymetli Ayçin Kantoğlu hanımefendiyle bir gün böyle uzaktan sudan daha bu olaylar e 7 Ekim hadisesinden çok önce bir 5-6 ay önce falan konuşurken onun önerdiği bir kitaptı ben okumamıştım. Yalçın Koç hocanın ''Anadolu Mayası'' kitabını okuyorum o hepsi birbirini öyle güzel tamamlıyor ki yani dilin Türkçenin hususiyeti ile ilgili çok kıymetli bir teknik bir çalışma. Tabii onu okuyorum diğer kitaplarında hasretle bekliyorum. Bir an evvel de onu okumak istiyorum. Bunların hepsinin bana anlattığı şey geçtiğimiz kültür Değirmenidir. Yani bugün bulunduğumuz yerde yönümüzü tayin etmekte zorlanıyorsak bir navigasyon problemi yaşıyorsak en büyük müsebbibi geçirdiğimiz kültür değirmeni. Teoman Duralı hocanın kulakları çınlasın demeyi isterdim İnşallah dinliyordu bizi Allah gani gani rahmet eylesin. Bir an sağmış gibi adettim de hakka yürüdü. Hak aşığı İnşaAllah mekanı cennet olsun. Onun sıkça vurgu yaptığı yıllardan beri rahmetli Oktay Sinanoğlu'nun vurgu yaptığı şeyler hep aynı şeyler bizim geçtiğimiz Cemil Meriç yine merhum ''Ben buralara ilgili çok derdi olan birisi olduğum için yani sözlükler üzerinden sadece yeniden anlamına kavuşturabilirim o boşluklarımızı çünkü sözlüğümüz yok ortada yani kelimemiz dağarcığımızı dolayısıyla düşünmemizi yitirmişiz ben bununla biraz ilgiliyim.'' O yüzden dile olan alakam etimolojiye olan alakam Türk diline eskisi yenisi yenicileri kastetmiyorum. Uyduruk Türkçeciler kastetmiyorum dili anlamaya çalışan o Türkçenin engin denizinde kelimelerini yüzdüren insanları ayrı bir hayranlıkla izliyorum. Benim işim onları seyretmek oradan büyük bir keyif alıyorum yararlanıyorum elbette. Bunlar benim söyleşilerime çok ciddi katkı sağlayan şeyler biraz açıkçası oradan aldığımı oradan öğrendiğimi bu tarafa başka bir türlü söylemeyi satmayı başarıyorum o anlamda çünkü malzeme orada zaten hani topluyorlar o birikimi koyuyorlar ortaya o kitabi dili bu tarafa Eee çevrimlemek lazım, iyi doğru anlatmak lazım. Zannederim benim de bütün telaşım bu birebir etkileşim olduğu için oyunculuğun avantajıyla yaptığımız işlerin o popüleritesinin avantajıyla kıymetli bir aç ara dönüşüyor yani kimse bizim söyleşilerimize benim bulunduğum ortama geldiği gibi gitsin istemiyorum. Ki geldiğinde de bırakmalı da orada yani bir şeyler de vermeli ama hani müspet menfi bir şeyi bırakıp gitmeli de orada çünkü bizim sınırlandığımız bu dünyayı da kastediyorum hususen Türkiye'yi de söylüyorum. Eğitim sistemiyle bu iş zor. Dışarıdan beslenme olmadan çok zor yani insanların bu anlamda bir Filistin duyarlılığı gösterememesi de şaşırıyorum yani hani o küçük bir azınlık belki sesleri çok çıktığı için fazla geliyor ama ne yapsın o kültür değirmeninden geçmiş adam bunu algılayamıyor. Bunun ne olduğunu bilmiyor. Londra'daki bir zenci kadar anlamıyor

Şöyle bir durum var gazeteci Ahmet dinin için ''Türkçenin Kayıp Kelimeleri'' şeklinde bir kitabı var çok değerli bir kitap bana göre TDK'da bile olmayan birçok kelime ve Kayıp Kelimeleri gazeteciliği boyunca derlemiş o kitabında haklı bir eleştiri yapıyor TDK'da olmayan kelimeler ve çocuklarımızı Türkçe bilmeden İngilizceye. Tabii ki birçok dil öğreneceğiz ama çocuklarımızı Türkçeyi öğrenmeden ve ne yazık ki belki de 60 kelimeyi de gün boyunca konuşuyor çocuklar ve ''Yani evet okey tamam kanka'' vesaire gibi çok kısa bir kelime darcığıyla konuşup hiç Türkçeyi bilmeden yabancı dillere yönlendiriyoruz ve bununla övünüyoruz diyor gazeteci Ahmet Dinç ve ''Türkçe'nin Kayıp Kelimeleri'' kitabıyla da birçok kelimeyi bir arada toplamış. O da büyük bir hizmet bana göre ben de bu arada onun da okunmasını tavsiye etmiş olayım güzel bir not oldu.

Evet kesinlikle ''Türkçenin Kayıp Kelimeleri'' Benim henüz kütüphaneme girmedi o.

Yani mutlaka girilmesi gereken bir kitap hakikaten Eee Çünkü gazeteciliği boyunca Gezmiş Çünkü o kitabında da söylüyor akademisyenler gidip bir kahvehanede birkaç saat ya da birkaç gün geçirip oranın yöresini öğrenemez orada belki aylar belki çok uzunca bir süre geçirmesi gerekiyor oranın halkından oranın lisanını öğrenmek için sadece birkaç saat geçirerek bir akademisyen orada bir şey öğrenemez diye bir haklı eleştiri de yapıyor Bunu da eklemiş olalım.

İnsan bazen çok yorgunum der bu dünyada sizi yoran şeyler de mutlaka vardır. Yani ne onlar?

Çok olmaz mı? O yorgunluk benim bir kere yakıtım ilk önce onu söyleyelim de evet söyleyelim. Yani ben o menfiye yorgunlukları kas ağrılarını falan yakıtım olarak görüyorum. Çok yoruluyorum hem de yani ben özellikle nadanlıktan çok yorulurum kabalıktan çok yorulurum. Beni en çok yoran şey inanın odur yani ömrümde lafzen kalben tavren kabalık teşekkür etmediğim insan yoktur. Çünkü ben bilirim ki Allah bana o insanı yollamış onu ona vesile kılmış. Hatta şu kavramla söyleyeyim karşımdaki insan da benim kadar halife bunu hep unutuyoruz ve ben ona teşekkür ediyorum şimdi teşekkürle sınırlı bir şey değildir. Elbette nezaketin bir bayrağıdır belki sadece geriye kalan tavra yansıyan kabalık, kıymet bilmezlik beni çok yoruyor. Yani yine bizde olmayan bir şey işte son yüzyılda 50 yıldır üzerimize özellikle son 100 yıldır üzerimize yapışmış menfi hasletler oldu. Biz kadir kıymet bilen vefalı sadece doğru konuşan dünyanın en zarif en nazik insanları idik. Hala da Anadolu mayası gereği genlerimiz buraya çekiyor ve bu insanlarımız hala çokturlar ama günlük hayatın koşturmacasında kadir kıymet bilmezlik ve hususen de fikir konusunda telif konusunda emek konusundaki o karşılıksızlık üstelik de bilakis karşılığında kabalık beni biraz üzüyor yoruyor da elbette ama tabii bu benim malzemem beni kamçılıyor.

Biraz da pozitifleşir neye gülümsersiniz?

''ANİ GELİŞEN KOMEDİLERİ SEVERİM''

Ben bir kere çok şeye gülümser bir kere hayatımda neşeli bir adamımdır. Yani neşeli hep vardır yani böyle bir nükteden tarafım hep oldu ani gelişen durum komedilerin hastasıyım yani ne tabirle oldu belki ama çok seviyorum onu bir insanın sakarlığa çok gülerim kaza söylediği ağzından çıkan şeye çok gülerim ve hani bu benim için mesela hayatın neşeli yanlarını hatırlatan bir unsur olduğu için de çok ihtiyaç yok. Bazen de bile bile yaparım onları kendim yaparım hem kendime gülmek için hem birilerini güldürmek ortamı yumuşatmak için çok yapmışlığım var sakarlığım yaparım mahsus ağzımdan öyle çıkarırım o kelimeyi bir gülsünler falan diye. Açıkçası drama dünyası bizim yaptığımız iş drama. Ya bir tek düzeye doğru gittiği süreçlerde de o işi kırmak için oynadığım her karaktere mizahi bir yön ekledim. Çünkü biraz karton oluyor yani insanlar hayatlarında hiçbir vakit tek yönlü değil az evvel gülümsedin bu soruyu sorarken Ben de gülümsedim ağlayacağız güleceğiz ama hani böyle bir kas katı suratlarla işler çekiliyor. Böyle insanların hayatlarında hiç espri yok sanki hiç gülmüyor. Affedersiniz bu insanların hayatta hiç gafları yok.Bir kazara bir şey yapmıyorlar dişinde maydanoz kalmıyor falan bunlar hayatın tatlılıkları güzellikleri insanı tek boyutlu bir varlık olarak karton bir varlık olarak algıladığı bir dönem ve algılı bizim işi yapan sektörün insanları yazanlar çizenler işte yapımcılar falan sanki böyle bir şey şartmış gibi. Ben daha ziyade yapılan işlerde drama dünyamızda endüstrimizde ben her şeyin iç içe olması taraftarıyım. Ne demek istiyorum kahramanımız hata yapmalı ve aslında işin doğrusu da o yani bakın işte bu işin kitabını yazan bilimini yapan insanlara kahramanın kusurlarının bizi kahramana yaklaştırdığımızda da bunu daha çok görmek istiyorum sinemada da ya dibine kadar tam komedi ya dibine kadar ağlak dram hayır ortası var her konuda itidali bir bulsak her şey çok güzel olacak .

Yani 12 şehit verdik bir oyuncu olmanın ötesinde bir insan olarak terörü destekleyen kim olursa olsun diye başlayan bir cümleyi siz tamamlayın..

Allah bin türlü versin. Hani anmıyorum o kelimeyi de selamın kavlen diyelim. O terörün hedefi olur. Zaten onlar bir gün öyle yani kimse işlemediği bir günahın masumu değil ve büyük konuşmamak lazım Ah alıyorlar çünkü çok Ah alıyorlar yani terörün teröristin desteklenmesi bunun Gazi mecliste yapılıyor olması kravatlı şakiler dediğm insanların resmen terör örgütünün uzantısı olarak konuşuyor olması. Bu benim çok ağrıma gidiyor. Açıkçası ben yıllar evvel parlatılırken bunların saz çalan şu anda içeride olan ne diyelim işte lafın gelişi adamı ben çok sinirlenmiştim. 2014 yılında buna bir mektup yazmıştım yani kamuya açık bir mektup yazmıştım. Ey alnında ışığı ilk hisseden sanatçı meslektaşım diye bir mektup alnında ışığı hissediyorsan dikkat et onun yakıcı alevi olabilir diye parlatılması gördük yani yani suçu sabit. Nihayetinde hüküm giydi ve içeride değil mi giydi? Yani tabii ve neden işte Yasin Börüler katline sebep olduğu için 6-7 Ekim olaylarının sorumlusu olduğu için tetikleyicisi olduğu için ve terörist başının heykelin dikeceğiz sözleri için.. Kimse bu ülkeden bir karış toprak alamayacak bir kere bunu bilmiş olsunlar. Mehmetçiğimiz de bu uğurda 12 canımız 12.000 bin 12 milyon 120 milyon canımız olsa fedadır. Hepsinin ruhları şad olsun. Bu memleket böyle yükselip al bayrağına kavuştu. Bu memleket 2000 3000 5000 yıllık bir kültürden geliyor az buz şey değil bu. Biz ne uğurda öldüğümüzü öleceğimizi iyi bilen bir milletin ferdiyiz.

''SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK SÖZÜ BAŞLI BAŞINA BÜYÜK BİR HAPİSHANEDİR''

Dolayısıyla pabuç bırakılmaz da. Ama biz istiyoruz ki sadece o teröristlere meclis çatısı altında olması her ne kadar ağrımı gitse de orada cevap verilmesin sanat camiasından da sesler çıksın ve terörü hep beraber lanetliyim. Terör destekçisi hep beraber lanet diyelim ama tabii bunlar büyük bir organizasyon kurdukları için dokunulmazlık addettikleri, kazandıkları yerler var onlardan bir tanesi de maalesef bizim piyasamız oldu. İnşallah ne diyelim zamanla bu kanserli yapıdan da hücreden de bu düşünce biçiminden de nasıl düşünceyse bu kurtuluruz. Bu bir esaret çünkü bunun farkında olmak lazım değil mi ? Esaret çok yakıştı yani özgürlük zannedilen bir esaret hem de bakın bu bütün sözler tırnak içerisine alalım bu esareti çünkü niye biliyor musunuz? En büyük Esaret de sınırsız özgürlük var zannedilen esarettir. O da başka bir hapishanedir sınırlıdır. Her şey her şeyin bir sınırı vardır. Sınırsız özgürlük sözü başlı başına büyük bir hapishanedir işte bunları bununla kandırdılar. Şimdi İstibdat İstibdat diyenlere bir bakın 100 yıl evvel Abdülhamit için söylenenlere bakın. İstibdat kelimesinin nereden çıktığına bir bakın. Hep özgürlük özgürlük diyenlerin ne kadar özgürce bunu söyleyebildiklerine bakın. Her dönem kaşımaya çalıştıkları yerlerimiz buralar. Hapı yutmamak lazım bu haplara bizim bağışıklığımızı sürekli sunuluyor bakın istihbarat teşkilatımız emniyetimiz yakın zamanda bir operasyon yaptı kaç tane MOSSAD ajanı yakalandı Bunlar MOSSAD elemanı zaten bir şekilde beynini işleye işleye kendi elemanı haline getirdiklerini saymıyoruz bile sözcüsü haline getirdiklerini say. Değil mi? Yani öyle bir durum da var adam o kadar İsrail gibi konuşuyor ki o kadar Siyonist gibi konuşuyor ki! O satın alınmış zaten parası ödenmeden bedava alınmış hem de bu sözcülüğüne soymuş insanlar da maalesef bu ülkede de yaşıyorlar.

Şimdi 12 şehidimizi meselesine geri dönelim. Ne zaman bu uber starların, süper starların ülkenin çok anlı şanlı. Ne diyelim işte figürlerinin dillerinde bu derece bu kadar kuvvetli bir yer bulur şehitlerimiz o zaman samimiyetlerine inanılır suspus olacaksınız. Dilediğiniz yerde Atatürkçü olacaksınız dilemediğim yerde saklanacak köşelerine mama kesilir diye. Hiç samimi hareketler değil bunlar. Filistin'e de destek verince Arap ya da AK Partili olmazsınız .

Çok doğru buralı bir Müslüman Türk oyuncu olarak dilimde ve kalbimdedir Kelime-i Tevhit şeklinde bir paylaşım yapmıştınız kavramları anlamıyorlar mı yoksa özellikle başka anlamlar yükleyerek asıl anlamından mı koparıyorlar Siz ne hissederek ne anlayarak bu paylaşımı yaptınız Ali Bey?

''LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RESULULLAH''

Ya canım sıkıldı. Çünkü o geçmiş olsun diyelim kendisine de evet beyefendi kardeşimiz abimiz işi kabul edilebilir hiçbir tarafı yok. Bir kere de velev ki elinde çok abuk bir şey de olabilir yani değil de bir kere hakikaten iki tane sebebi var. Bence bunun sözlüğümüz olmayışı yine gerçekten neden söz ettiğimizle bir alakamız olmayışından kaynaklanıyor. Bir kısım böyle. Bir kısım da bile isteye biraz evvel bahsettiğimiz satın alınmış devşirilmiş kafalarla bu işi manipüle ediyorlar ben de hususen oraya vurgu yapmak için elbette bir Müslüman Türk oyuncusuyum diyerek O tweeti attım ki orada dursun. İsmim Ali, ikinci adım Nuri soy ismim Türkoğlu, Müslüman bir ailede doğdum. Elhamdülillah Türklüğümle de Müslümanlığımızla da gurur duyuyorum. Onu da kimseye kaptırmam milliyetçiliğin Türklüğün ne olduğunu yani. Hani öğretmeye de kalkmasınlar. Hani biliyoruz

Türk dediğin şey büyük anlamı itibariyle daha şurada 100 yıl öncesine kadar Müslüman olanlara Türk mü oldun denirmiş. Biz neyle alındığını biliyoruz Türklüğün. Bir kere her şeyden evvel adalet merhamet vicdan Müslümanlık bununla anıldı Türkler. Yani bugün içi boş bir kimlik sadece nüfus kağıdı milliyetçiliği yapan Türkçülük adına. Tabii ki biliyoruz işte bunun gazına gelmemek lazım. Bunu yapanlar zaten belli. İnşallah devletimiz de bununla alakalı gerekli alıyordur zaten o tedbirler taşımaya alıştıkları yer ve nokta belli. Dolayısıyla benim onu atma sebebim. Evet ''La İlahe İllallah Muhammeden Resulullah'' bizim kulağımıza bunlar okundu. Biz bunu işittik. Biz günde 5 vakit bunu işittik ve bu memlekette abuk gelmesin. Başına yazacaktım da çok uzun olacak diye yazmadım. Aslında başı şu onun ''şaşırmayın Burası Türkiye Ben bir Müslüman ve Türk oyuncusuyum siz de öylesiniz hatırlayın yapmayın'' gibi bir çağrı o yani.

RÖPORTAJ İSTİKLAL GAZETESİ: ARZU ERDOĞRAL