Dürziler, Suriye’nin Anahtarı mı? İsrail’in Güney Stratejisi ve Diplomatik Açmazı

Suriye'de 14 yıl süren iç savaşın ardından ortaya çıkan yeni dengeler, yalnızca Şam'da değil, Tel Aviv'de de masaların yeniden kurulmasına neden oldu. Golan Tepeleri’nin güneyinden Ceramana’nın dar sokaklarına kadar uzanan bu yeni satranç oyununda, Dürzi toplumu bu güne kadar hiç olmadığı kadar merkezi bir aktör olarak yer almaya başladı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun “Suriye Dürzilerine koruma” açıklaması baktığımızda diplomatik bir iyi niyet gibi görünse de, derinlere indiğimizde bölgesel bir hesaplaşmanın ayak seslerinin yankılandığını duyuyoruz. Netanyahu’nun bu açıklaması, İsrail’in Suriye’nin güneyini askerden arındırma ve böylece hem İran’ın hem de yeni Suriye yönetiminin burada yeni bir oluşum yapmasını engelleme taktiğinin açık bir tezahürüdür.

Fakat hesaplar her zaman tutmaz.

Dürziler Üzerinden Yürütülen Strateji Ne Kadar Gerçekçi?

İsrail’in tarihsel “azınlıklarla ittifak” metodu bugün Suriye Dürzileriyle test ediliyor. Lübnan’daki Marunîler, Irak’taki Kürtler ve hatta Güney Sudan deneyimi… İsrail için bu tasarım denenmiş bir yöntemdir. Ama Suriye Dürzileri, etnik kimliğini değil, dini kimliğini merkeze alan bir yapı olarak bu bu yöntemin dışında yer alıyor.

Dürziler, yönetimle olan problemlerine rağmen, “dışarıdan gelen koruma” düşüncesine mesafeli. Nitekim Süveyda’daki en büyük askerî grup olan Rical el-Kerame’nin sözcüsü Basım Ebu Fahır, İsrail’in koruma müjdesini alanen reddetti. “Biz Suriye’nin bir parçasıyız” demesi, yalnızca bir mezhep mensubiyeti olmak değil, aynı zamanda bir jeopolitik seçim beyanının da ifadesidir.

Netanyahu’nun Güney Suriye Hesabı Ters Tepebilir

İsrail, Golan Tepeleri’nin hemen güneyindeki Süveyda, Kuneytra ve Dera hattını “güvenlik bölgesi” olarak düzenlemeye çalışıyor. Ama buradaki denklemi yanlış kuruyor: Dürziler homojen değil. Üç ayrı Şeyh el-Akıl’ın (Haceri, Hannavi, Cerabua) temsil ettiği siyasi çizgiler; Şam’la bütünleşmeyi savunanlardan, özerklik arayışında olanlara kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Bu durumda yalnızca bir grupla iletişim kurmak, İsrail'in kısa vadeli kazançlar elde etmesini sağlasa da, uzun vadeli bir kırılmaya sebep olabilir.

İsrail'in 1980'lerde Lübnan’da kurduğu “Lübnan Güçleri” birliğinin nasıl çöktüğü hatırlandığında, bugün Suriye’de kurmaya çalıştığı benzer birliğin sürdürülebilirliği sorgulanır. Dürzilerden meydana gelen küçük gruplarla geliştirilen bağlantılar, Suriye’nin Arap kökeni içinde erimeye kararlı toplulukları görmezden geliyor.

İsrail’in Ekonomik Kaldıraçları: Siyasi Kazanca Dönüşür mü?

Savaşla yıkılmış bir ekonomide, günlük 100 dolarlık iş vaadi büyük bir cezbediciliği kapsıyor. İsrail’in Golan Tepeleri’nde çalışmak üzere Suriye Dürzilerine sunduğu teklifler, yalnızca ekonomik değil, demografik ve siyasi bir mühendislik projesi olarak da okunmalı. Fakat bu yöntem her Dürzi için geçerli değil. Ekonomik özendirmeyle kısıtlı göç sağlansa da, bu durum Dürzi toplumunun ortak yapısını, ruhban önderliği ve toplumsal dayanışma kodlarını kırmaya yetmeyebilir.

Çünkü Latin Amerika’daki diasporadan gelen ekonomik destek, Dürzilerin İsrail’e bağımlı kalmaksızın kendi içinde vücut bulmalarını sağlıyor. Sadece dini değil, ekonomik olarak da kapalı devre çalışan bir toplumu dıştan değiştirmek, ancak içeriden çözülmeyle mümkün kılınabilir. Şu an böyle bir kırılma görünmüyor.

Şam ve Dürziler Arasında Yeni Bir Sayfa mı Açılıyor?

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el Şara’nın Dürzi heyetle yaptığı görüşme, Süveyda’nın yeniden merkezi yönetime entegre edilmesi için önemli bir yoldu. Şeyh Haceri’nin kamuoyuna “reddettik” açıklaması yapmasına rağmen, sahadaki gelişmeler farklı bir öykü anlatıyor: Süveyda’da yerel polis alımları başladı, yeni teknokrat Dürzi bakanlar kabineye girdi ve Dürzi sivil toplum temsilcileri Şam’la yakın temasa geçti.

Bu gelişmeler, Şam’ın Dürzileri yalnızca bir azınlık olarak değil, devletin yeniden ortaya çıkmasında doğal bir ortak olarak gördüğünü gösteriyor. İsrail'in “azınlığı izole ederek müttefik kılma” yöntemine karşılık, Suriye hükümeti “çoğunlukla birlikte devlete entegre etme” politikasını izliyor.

Ceramana Krizi: Mikrodan Makroya Diplomatik Yansıma

Ceramana’da yaşanan kriz ve ardından gelen Şam-Dürzi arabuluculuk süreci, yalnızca bir güvenlik problemi değil; Suriye’nin yerel diplomasiyle kriz çözme kabiliyetini de ortaya koydu. Bu süreçte Şam yönetimi, hem askeri hem sembolik iletilerle bölgedeki kontrolünü pekiştirdi. İsrail ise doğrudan müdahale tehdidiyle yalnızca Dürzilerin değil, bölgedeki Sünni Arap çoğunluğun da tepkisini aldı.

Sonuç: Dürziler Üzerinden Kurulan Diplomatik Hesaplar Tutmayabilir

İsrail’in Dürzilerle kurmaya çalıştığı ilişki, gerçek bir stratejik ortaklık değil, taktiksel bir angajmandır. Fakat Dürzilerin, dış müdahaleye karşı içgüdüsel direnci ve Arap kimliğine olan aidiyetleri bu taktiği kısa sürede geçersiz kılabilir. Şam ise bu fırsatı iyi okuyor. Sivil-asker-dinî üçgeninde kurulan yeni Dürzi birliği, Suriye’nin geleceğini inşa etmede önemli bir rol üstlenecek.

Dürziler artık sadece bir azınlık değil; Suriye'nin istikrarı için bir barometre.

Ve bu barometreye göre, bölgede İsrail değil, Şam rüzgârı esiyor.