Üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenciyi düşünün: Bir yandan TYT ve AYT maratonu, diğer yandan sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Hemen yanı başında, lise sınavları için ter döken bir başka öğrenci. Peki bu süreçte tatilin gerçekten anlamı ne? Dinlenmek, çalışmak ya da tamamen sosyal medyaya gömülüp vakit öldürmek mi? İşte tüm bu soruların cevaplarını Dörtgöz Akademi’nin kurucusu ve Eğitim Koçu Emrah Sevim ile konuşuyoruz.
Sevim, sömestr tatilinin öğrenciler için çok yönlü bir fırsat sunduğunu söylüyor: “Bu dönem sadece dinlenme değil, aynı zamanda doğru bir planlama ile geleceğe yatırım yapma zamanıdır. Ama burada önemli olan, bu iki unsuru dengeli bir şekilde bir araya getirebilmek.”
Sevim, sömestr tatilinin hem öğrenciler hem de öğretmenler için fiziksel ve zihinsel olarak yenilenme zamanı olduğunu vurguluyor. Bu süreyi etkili kullanmanın uzun vadede başarıyı ciddi ölçüde etkilediğinden bahsederek; “Süreyi planlamak çok önemli. Tatil sadece ders çalışmak değil, aynı zamanda dinlenmek, aile ile vakit geçirmek, kitap okumak ve yeni deneyimler kazanmak için bir fırsattır.” şeklinde belirtiyor.
Hepimizin bildiği gibi öğrenciler tatile girdiklerinde ya tamamen ders kitaplarını kapatıp tatile odaklanır ya da sürekli ders çalışarak tatil fırsatını kaçırabilir. İkisi arasında bir denge kurulması gerektiğini vurgulayan Sevim, sömestr tatilinin 15 gün gibi yeterli bir süre olduğunu, ancak bu sürenin iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirterek; “Tatilin ilk haftasını tam anlamıyla dinlenmeye ayırmak önemli. Öğrenciler, zorlu bir dönemden çıktıkları için mental olarak rahatlamaya ihtiyaç duyarlar. Ancak ikinci hafta, yavaş yavaş gelecek döneme hazırlık yapmaya ayrılabilir. Bu süreçte ailelerin destek ve rehberliği çok önemlidir.” şeklinde ifade ediyor.
Neredeyse tüm dünyada öğrencileri asosyal hale getiren, elimizden düşürülmeyen tabletler, telefonlar.. Hayatımızın akışını ciddi anlamda etkileyen dijital cihazlar, fiziksel ve mental açıdan ciddi anlamda sağlığımıza zarar veriyor. Özellikle de çocuklara. Uyku düzeninin bozulması, aşırı ekrana bakmanın verdiği göz yorgunluğu da eklenerek, öğrencilerin sosyal hayatta daha içe dönük ve asosyal bir kişiliğe bürünmesine sebep oluyor. Sevim; “Teknoloji artık hayatımızın bir parçası, bunu tamamen yasaklamak yerine dengeli bir şekilde kullanmayı öğretmeliyiz. Tatilde, günlük ekran süreleri belirlemek iyi bir başlangıç olabilir. Örneğin, bir saat ders çalışan bir öğrenciye yarım saat oyun oynama ya da video izleme hakkı tanınabilir. Bizim tavsiyemiz günde ortalama iki saat ders çalışılmasıdır. Ya da en azından bu zamanı test çözerek veya eksiklerini tamamlayarak da geçirebilirler. Bu, hem motivasyonu artırır hem de disiplini korur.”
Yıl boyu ders çalışan öğrenciler tatilde de derslerle haşır neşir olmak istemiyorlar. Bu konunun ailelerin de desteğiyle bir sisteme oturtulması gerekmektedir. Emrah Sevim bu konuya denge vurgusu yaparak; “Sömestr tatili tamamen ders çalışma ya da tatil yapma dönemine dönüşmemeli. Tatil boyunca tamamen ders çalışmak, çocuğunuzun motivasyonunu düşürebilir. Ancak tamamen boş birakmak da gelecek döneme adapte olmasını zorlaştırır. İlkokul ve ortaokul öğrencileri için daha eğlenceli öğrenme yöntemleri denenebilir. Lise öğrencileri için ise özellikle eksik oldukları derslere odaklanmaları şeklinde kullanılabilir. Ama bu çalışmalar, günün sadece birkaç saatini kapsamalı ve çocuğun zamanını tümüyla özelleştirme hakkı saklı tutulmalıdır.”
Velilere çok büyük görevler düşüyor. Tatilin sadece çocuklar için değil, aile bağlarını güçlendirmek için de büyük bir fırsat olduğunu belirten Sevim, ailelerin çocuklarıyla birlikte vakit geçirmesinin çocukların dijital cihazlarla ilgilenme oranını azalttığını vurgulayarak; Spor, kitap okuma ya da benzer etkinliklerle çocukların ruhsal gelişimini olumlu anlamda geliştirecek etkinlikler yapılması gerektiğini tavsiye ediyor.