Oyunun, kurgu ve zarların hileli olduğunu ve tüm senaryoyu bildiğini açık ve sert şekilde deklere eden Sayın Mansur Yavaş ‘’ Ben bu oyunu bozarım ‘’ safhasına geçer ve bu minvalde bir tavrın içerisine girer mi? Elbette bunu zaman gösterecek.

Ancak, bilinmesi ve alınması gereken birinci öncelikli mesaj, kendisinin bu oyunu görmüş olması ve önceki gün düzenlediği basın toplantısın da yüksek ve sert bir ses tonuyla reddetmiş olması evvela ve mutlaka CHP’ye karşın bir uyarı niteliği taşıdığı gerçeğidir.

AKP ve uygulamalarının muhalefete vermiş olduğu imkanlar!

Mansur Yavaş, duygusal ve histerik bir siyasi hamle ve hareketten uzak ve ayakları yere basan bir siyasi hamle, oyun ve kurgunun önceliğinden dem vururken, AKP ve onun uygulamalarının Türkiye’yi getirdiği toplumsal bunalım ve infial eşiği bizler için hem önemli siyasi bir koz ve hem de millet ile daha bir hemhal olmanın kapısını aralamıştır vurguları ile bir hakikatinin altını çizmiştir.

Haksız da değil!

Zira, aday belirlemek için ciddi bir süre varken ve ülkenin siyasi bağlamdan ekonomiye, adaletten iç işleri uygulaması ve sınırlarda ki büyük tehlikelerin her geçen gün kendisini egale ediyor olmasına rağmen konuyu, aday belirleme ile yer değişimine tabi tutmak evvela bahsini yaptığımız sakatlıkların tek muhatabı olan millet ve seçmene bir ihanettir.

Burada dikkat edilmesi gereken bir başka önemli hususta, İmam-oğlu’nun ve arkasında ki ciddi bir koalisyonun fonladığı medyanın elli tonu, İmam-oğlu Ekrem’e cila çekiyor olmalarıdır. Öyle ki günün Yirmi dört saati İmam-oğlu derken araya sıkıştırılmış bir lütuf kabilinden Mansur, Mansur başkanın gözden kaçırmadığı bir husus olduğuna kalıbımı basıyorum.

 Gelelim konsorsiyum denklemine!

AKP ve MHP genel başkanlarının da sıklıkla İmam- oğlu önermesi de oyunun boyutlarını, derinliğini ve imalat mutfağının adresini de alabildiğine sobeliyor. İmam-oğlu Ekrem, CHP ve farklı mahfillerin fonladığı medyanın her tonu, AKP’nin ve Erdoğan’ın korktuğu, çekindiği ve en büyük rakip olarak gördüğü kişinin İmam-oğlu olduğunu iddia edip hovardaca piyasaya sürüyor ve bir algıyı yönetiyor oluşları bile arka planda ki konsorsiyum ve kirli ortaklığı meydana koyuyor.

Çok ciddi ve canhıraş bir Pazar var orta yerde. Üstelik uzunca bir süredir ‘’ Atatürk’ün partisi CHP işgal altındadır ‘’ tespitlerim ve bu bağlamda avazım çıktığınca haykırışlarımda, daha bir ete kemiğe bürünüyor işgalcilerin emperyalistlerin ekmeğine yağ süren açıklama ve uygulamalarıyla.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık koltuğuna yapılan darbe, delegelerin oylarının satın alınması için Beylükdüzü’nden kalkan Dolar dolu valizler, birkaç gün içerisinde ters yüz olan ve edilen CHP ve tüm yönetim kadrosu, dikkat çekmek istediğim vahametin vitrin boyutudur.

Bir başka deyişle AYSBERG VE YANİ KOALİSYONUN BÜYÜKLÜK VE DERİNLİĞİ, zannedilenlerin de ötesinde olup bir beka sorunu boyutundadır. Sözüm ona kimi basın kuruluşları ve hemen akabinde İmam-oğlu pazarcısı gazeteciler, belediye önleri ve seçim otobüsünden ‘’ Vuruldum ölüyorum ‘’ türü mağdur tiyatrosu, eski ama eskimeyen bir tiyatro sahnesi ve senaryosudur.

Uzunca yıllardır AKP’nin muhafazakar kadroları ve Muhafazakar seçmen kitlesine anlatamadığımız emperyalist oyun, hamleler ve oyuncular gerçeğini şimdi de sözüm ona Mustafa Kemal’in askeri olduğunu, aydın, çağdaş ve antiemperyalist olduğunu iddia eden kitleye anlatma sorunu ile karşı karşıyayız.

Gördük ki mesele bir hak, hukuk, adalet, hakkaniyet, ehliyet ve liyakat meselesi değil de, liderin ve yönetimin kimden ve hangi partiden yana olduğu meselesiymiş. Hiçbir kesim ve kitlenin bir gram bile ders almadığı, gelişip adalet, hakkaniyet, hukuk ve ilkeler bütünüyle büyüyüp gelişmediğinin derin sancısı bir başka yıkıma götürüyor koca ülkeyi.

Koca bir ülke, medyalar eliyle yönlendirilip yönetiliyor. Sihirbazlar eliyle ülke ve milletin algı ve olgu dünyası taciz edilip hürriyet ve iradesi gasp ediliyor. Üstelik bu iki ahlaksız eylem Allah ve İslam, Atatürk ve Laiklik kisvesine bürünmüş Allahsız ve Atatürk düşmanlarınca yapılmaktadır.

Şayet emperyalizm tarafından inşa edilmiş, planlanıp kurgulanmış ve şimdi de aynı senaryo yeni figüranlara giydirilmiş kostümler ile yapılan aldatma, kandırma ve göz boyama ameliyesi milletin feraset ve basiretine takılıp tuz ve buz edilmediği takdir de geçilecek bir başka köprü ve girilip çıkılacak bir başka tünelin olmadığını acıyla feryad ediyorum..