Muhterem okuyucularımızın, gelişiyle şerefyab olduğumuz mübarek Muharrem Aylarını, 1443. hicri yıllarını ve Aşure Günlerini tebrik eder, Cenâb-ı Haktan bu zaman dilimlerinin hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.

Muhterem okuyucularımızın, gelişiyle şerefyab olduğumuz mübarek Muharrem Aylarını, 1443. hicri yıllarını ve Aşure Günlerini tebrik eder, Cenab-ı Haktan bu zaman dilimlerinin hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.

Bu vesileyle bugün sizlerle akıp giden zamanın değerini anlatan bir şiirimi paylaşmak istedim.

ZAMAN

Eğer merak edersen hayatın tohumunu

Gel tezekkür edelim şu zaman mefhumunu

Hakkın tecellisidir mahiyeti bilinmez

Hissedilir yaşanır, lakin idrak edilmez

Hayat imtihanında zaman çok sırlar taşır

Her zerrede her işte mahlûkatla yarışır

Zamanın yokluğunu düşünemeyiz bir an

İdrakin iki şartı mevcut zaman ve mekan

Fanidir tüm mahlûkat, baki hayat Hakkındır

Zaman izafi varlık, her gelecek yakındır

Mekan tevhide delil, zaman Hakka ayine

İki varlık iki kul, ram olmuş Rablerine

Zamanı putlaştıran çağdaşçılar dehrîler

Bilin! Zaman da bir kul, Rabbinden medet diler

Hazır söz açılmışken akaidden imandan

Yüce Hak münezzehtir zamandan ve mekandan

Malumdur ki Kuran'da yemin vardır zamana

Ne nimet olduğunu ilan eder cihana

Zamana küfretmeyi yasaklıyorken Kuran

Onu ihmal etmenin adını koymuş 'hüsran'

Haddi aşan şımarık hakim olmuş cihana

Kötülük bayraklaştı geldik ahir zamana

Servet bolluk çok olur, fakat bereket kalmaz

Kat be kat mal yığılır, ancak hırs gözü doymaz

Yıllar ay gibi geçer, günler de saat gibi

Dünya serap görülür, sanılır deniz gibi

Hak batılla karışır, ölçü ihlal olunur

Dalalet pirim yapar, isyan basit bulunur

Islah ifsada döner, heba olur ömürler

Sarrafa itibar yok, altın olmuş kömürler

Karga kılavuz olmuş çöplükte gak gak öter

Güle hasret bülbülüm gönülde figan eder

Nice canlar mahvolur duyulmaz feryatları

Sayıları bilinmez zamanın kurbanları

Ölüm gelip çatmadan değerlendir her anı

Asılmadan boynuna mukadderat fermanı

Takdir edilmiş o an, ne ileri ne geri

Değişmedi bu gerçek kalubeladan beri

Ansızın ecel gelir, bakar şaşar kalırsın

Koca ömrünü sanki bir saatçik sanırsın

Zamana veda eden tendeki tatlı candır

Her kulun kıyameti ömrün bittiği andır

Lime lime bitirir zaman ömür törpüsü

Gelip karşına çıkar birden sırat köprüsü

Dur düşün, ne yazdırdın zaman sahifesine

Nasıl bir tedbir aldın nefsinin hilesine

Ömrü uzun sanırsın, ölümü de çok uzak

Mışıl mışıl uyursun, bu gaflet sana tuzak

Sonra kim acır sana kaçırdıysan fırsatı

Ah bir düşün bakalım mahşeri Arasat'ı

Hazır almak var iken kurtuluş beratını

Mahvolarak gitmenin bir düşün feryadını

Resulüllah (s.a.v.) uyardı: İki nimet var uyan!

Biri göz nuru sağlık, bir de sermaye zaman

Her kim takdir ederse onların değerini

Bize de takdir düşer bu hakikat erini

Cahil ve gafil insan Haktan bilmez emanı

Serkeş nefsine uyar, sonra suçlar zamanı

Zaman hedefe doğru, o tersi yönde gider

Ömrünü boşa harcar, sonunda iflas eder

Azap günü gelince niyaz eder Allah'a

'Beni dünyaya gönder isyan etmem billaha

Gönder ki ömür boyu hep ibadet edeyim

Rızan doğrultusunda sebat edip gideyim'

Ama hüküm kesindir: 'Hiç boşuna yalvarma!

İmtihan vakti geçti, sus sesini çıkarma!

Tekrar dünyaya dönsen yine isyan edersin

Nefse hevaya uyar batıl yola gidersin'

Ey kul! Ayık ol düşün, bu sırlar hep zamanda

Yazık etme kendine dünya denen meydanda

Zamanı sermaye bil, fırsat anı bu andır

Vaktini nakit belle, kurtaracağın candır

Aç basiret gözünü, gör sağını solunu

Gel sana anlatayım kurtuluşun yolunu:

Niyetine yerleştir sırf Allah rızasını

Salih amele koyul, sonsuzla çarp karını

Geciktirme tevbe et, engin Hakkın rahmeti

Kurtuluşta tek saik Rahim'in merhameti