Ülke ve millet olarak gün geçmiyor ki bir zam haberi ile uyanmış olmayalım. Hele hele de yapılan bu zamların en temel ihtiyaç maddeleri olması ve özellikle de alt gelir tabakasını vuruyor olması, haberin üzerine daha bir karabulutlar ekiyor.

Ülke ve millet olarak gün geçmiyor ki bir zam haberi ile uyanmış olmayalım. Hele hele de yapılan bu zamların en temel ihtiyaç maddeleri olması ve özellikle de alt gelir tabakasını vuruyor olması, haberin üzerine daha bir karabulutlar ekiyor. Elektrik, doğalgaz, benzin, motorin, su gibi hayati konularda ardı ardına yapılan zamlar, sokağın tansiyonunu daha bir artırmakta ve Ak parti karşıtlığı günden güne çığ gibi büyümektedir.

Ak parti, yaptığı ve adeta otomatiğe bağladığı bu zamlarla sadece kendisinin değil, gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin de rekorunu egale ediyor. Gerek halkın içerisinde bulunduğu bu durumdan ve bu durumun kendilerine nasıl bir sonuç olarak yansıyacağından gafil olduklarına inanmakta pek olası değil. Bu durum da, ekonominin son derece kötü olduğu sonucunu çıkarmak hiçbir vatandaş için zor olmasa gerek diye düşünüyorum.

Maliye bakanı Sayın Albayrak’ın bir gün evvel ki çizdiği son derece iyimser! tablonun hemen ertesi günü zam haberleriyle uyanmak, bakanın anlattıklarının sadece hikâye olduğu kanısını sokakta ki insanda pekiştirmekten başka bir işe yaramıyor.

Hızla ve hatta son sürat erimeye ve kendi kendisini imha etmeye kilitlenmiş bir Ak parti, mevcut üç küsür yılın çabucak geçeceğini ve bu günlerin de milletin hafızasından silinmeyeceğinden bu denli gafil olmasını nasıl tanımlamak gerek? Doğrusu düşünemiyorum. Her geçen gün hem milletin ve hem de Ak partinin geleceği açısından son derece karanlık izler bırakan bu zamlar ve gelişen olaylar, sürecin sonunda, Ak parti için devasa faturaların çıkacağı bir sona doğru evrileceğinden kimselerin kuşkusu olmasın.

Bu zamların ve yanı sıra yapılan devasa hataların sonucunda değil %40, daha aşağı barajların dahi Ak parti için bir çıkış olmayacağının şimdiden iddiasını güden kişiler arasındayım. Soluksuz ve aralıksız Türk siyasetinde on sekiz yıl iktidarda kalmış ve dolayısıyla gerek yönetme, gerek halkın nabzı ve gerekse her anlam da dopdolu bir tecrübe sahibi bir partinin ardı ardına kendi ayağını baltalıyor oluşu, akla ziyan davranışlar silsilesindedir.

Yıllarca çizilen pespembe tablolar, ekonomiye dair söylenmiş büyük büyük sözler, salt bir algı operasyonu ve gerçeklerin bu denli mahir şekilde gizlenmesinden başka bir anlamı olmayan beyanatlardan mı oluşmaktaydı?

Daha birkaç yıl evveline kadar göğüslerini gere gere getirdikleri ekonomik büyümeden, Milli gelirden fert başına düşen paydan, IMF ile olan bağların kesilmiş olmasından ve kendi kendisine yetebilen bir Türkiye’den dem vuran Ak parti, gelinen bu noktayı millete nasıl anlatacağını/ anlatabileceğini kestirebilene de aşk olsun.

Nireden nireye!

Akıl alır gibi değil gelinen bu nokta. Neresinden baksanız, neresinden tutacak olsanız elinizde kalır cinsten ve izahı mümkün kabilinden bir seyir değil. Bunca zamlara, nefes alamaz duruma gelmiş bunalımlara rağmen, sene sonunda ki büyüme bir kenara, ekonomik daralmanın boyutlarını kestirmenin dahi olanaksız bir sürecin tam ortasındayız.

Ne vatandaşın, ne iş adamı ne sanayicinin yarınlara dair bir gram umut ve heyecan duymadığı ve taşımadığı karanlık ötesi bu durum, nasıl ve ne şekilde aşılacak? Doğrusu, cevapsız sorular kabilinden karşımızda durmaktadır.

Devletin, üretimden tamamen el ve eteğini çektiği, üretime dayalı bir yatırım yapmak bir kenara, olanları da elinden çıkardığı o süreçlerin elbette böylesi bir zaman dilimine gebe olacağını kestirmekte zor bir analiz değildi. Yapılan tüm çağrılar, tüm uyarı ve ikazlar ciddiye dahi alınmamış ve burun dikine gidilen ve güdülen siyaset, nihayete erecek bir dönemle karşı karşıya kalmıştır.

Kendilerine tanına devasa sevgi, saygı, sempati ve açılmış büyük krediyi bu denli hovardaca berhava eden Ak parti, kendi siyasi hayatını bitiren nadir partiler silsilesine girmiştir artık. Kendi kendilerini bitirmiş olmaları evvela kendi sorunları olmasına rağmen, beraberinde halkın umutlarına, heyecanlarına, sevgi, saygı ve kredisine de yapılmış büyük kazık ve ihanetinde bir resmi gibidir.

Millet perperişan. Millet kan ağlıyor ve yarınlarından yana hiçbir umut taşıyacak durumda değil. Gelen son zamlar ile birlikte hepten nefes alamaz duruma gelen halkın artık ne sabrı ne dayanacak gücüde kalmamış durumdadır.

Bütün bu karanlık durumun ve perişan halin iktidar tarafından görülmemiş olması elbette akla yatkın değil. Geriye tek seçenek kalıyor ki, ekonomi berbat ötesi ve gelecek günler bu günlerden daha berbat olacak…