YÜKSEK TÜRKÇE (OSMANLICA)

Atalarımızın kullandığı Arap değil İslam alfabesidir bir. Zira onu sadece Araplar değil bütün İslam alemi kullanmıştır ve kullanmaktadır.

İkincisi Osmanlı'nın zirveye çıkardığı lisanın adı Osmanlıca değil YÜKSEK TÜRKÇEDİR. Yüksek Türkçeyi öğrenmek her Türk'ün ideali olmalıdır.

Bırakınız 1928 öncesi yazıyı okumayı, 30 sene önceki kelimeleri bile anlamakta güçlük çeken bir nesil var.

Hatta "nesiller" bile "kuşak" haline geldi. Hâlbuki "kuşak" bele sarılır.

Latin alfabesini anlayan da anlamayan da okur.

Latin alfabesi zihni çalıştırmaz. Latin alfabesini okuyan sadece “okumuş” olur. Anlamak ve idrak etmek bu alfabeyle zordur.

Atalarımızın bin yıldan fazla bereketle ve ferasetle kullanmış olduğu İslam alfabesiyle yazılmış olan Yüksek Türkçeyi (Osmanlıca), zihin tembel ise okuyamaz. Yüksek Türkçeyi (Osmanlıca) okuyabilmek için yüksek bir irfan ve idrak sahip olmak lazımdır.

Tefekkürü, “düşünmeye” çeviren bir zihni yapı ile terakki edilmez.

Zira Hindiler de “düşünür”. Halbuki biz insan olmak istiyoruz ve fikretmek istiyoruz.

Tefekkür eden bir zihin teemmül de eder.

Teemmül, tefekkürün zihnî planda biraz daha derin vadilere intikalidir.

Tefekkür ve teemmülü, “düşün” çaputuna bezeyen zihniyetle sadece uçkur edebiyatı yapılır.

Uçkur edebiyatıyla gelinen nokta belden aşağıdır.

Bunlar, belden yukarıda olan gönül ve kalp gibi ulvi değerlerin mekânına yabancıdırlar.

Bunlar toplumun temeli olan aileye şifasız düşmandırlar. Bunlar sarhoşluğun eşcinselliğin reklamını yaparlar.

Biz yüksek Türkçeyi tercih ediyoruz.

İnsan olmayı ve herkesi insan olarak görmeyi arzu ediyoruz.

Uçkuruna takılıp iki büklüm olmuşların, doğrulmalarını ve gönül dünyalarına uzanmalarını bekliyoruz.

Her insan şereflidir, ama şerefli olduğunu fark etmeleri kaydıyla.

Lisan, milleti meydana getirir. Millet, dil ile yaşar. Sokağa terk edilen lisan çamurlanır.

Yüksek Türkçe ile milletin seviyesi topyekûn irtifa kaydeder.

Öyleyse diyoruz ki,

Ey Türk,

Titre ve kendine dön !

Kökü mazide bir âti olduğunu hatırla !